Esas No: 2020/3967
Karar No: 2022/8759
Karar Tarihi: 29.03.2022
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/3967 Esas 2022/8759 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, bir kişiyi silahla tehdit ettikten sonra halkın genel güvenliğini kasten tehlikeye soktuğu ve başka bir kişiye hakaret ettiği suçlardan mahkum edilmiştir. Ancak, silahla tehdit suçu için en ağır ceza verilmesi gerektiği halde sadece genel güvenliği tehlikeye sokma suçu için de hüküm kurulmuştur. Ayrıca, hakaret suçundan sanık mağdurların sayısı kadar ayrı ceza verilmiştir, oysa bu, zincirleme suç olarak değerlendirilerek tek bir cezayla yetinilmesi gerektiği anlamına gelmektedir. Mahkeme ayrıca haksız tahrik hükümlerinin yanlış uygulandığını ve hak yoksunluğunun uygulanamayacağını belirtmiştir. Kanun maddeleri olarak TCK'nın 106/2-a, 170/1-c, 43/1. ve 53/1-b maddeleri belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Tehdit, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, hakaret
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak,
1- Sanığın, katılan ...’yi silah doğrultarak tehdit ettikten sonra tüfekle havaya ateş etmesi şeklinde gerçekleşen eyleminin bir bütün halinde TCK'nın 106/2-a maddesinde tanımlanan silahla tehdit ve aynı Kanunun 170/1-c maddesinde tanımlanan genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarını oluşturduğu, bu durumda TCK'nın 44. maddesi uyarınca en ağır cezayı gerektiren silahla tehdit suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi gerekirken, ayrıca genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan da yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Hakaret suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde ise,
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu'nun ...esas, .... karar sayılı ve ... tarihli kararında da kabul edildiği üzere TCK'nun 43. maddesinin ikinci fıkrası; "Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır" hükmünü içermekte olup, zincirleme suçtan farklı bir müessese olan ve aynı neviden fikri içtima olarak kabul edilen bu durumda, fiil yani hareket tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Burada, hareket tek olduğu için, fail hakkında bir cezaya hükmolunacağı, ancak bu cezanın kanunun 43/1. maddesine göre artırılacağı öngörülmüştür. Ancak burada kastedilen, fiil ya da hareketin, doğal anlamda değil hukuki anlamda tekliğidir. Hakaret suçunun farklı mağdurlara karşı tek fiille gerçekleştirildiğinden söz edilebilmesi için hakaretin mutlaka ortak söz veya davranışlarla gerçekleştirilmiş olması şart değildir. Her bir mağdura veya mağdurlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek hakaret içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile objektif bir gözlemcinin bakış açısıyla bakıldığında failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşılması durumunda, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmelidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, sanığın katılan ...’ye hakaret ettikten sonra katılan ...’ye de hakaret etmesi biçimindeki eylemlerinin, aynı kasıt altında ve kısa aralıklarla her iki müştekiye karşı işlenen tek bir hakaret suçunu oluşturduğu ve hakaret suçundan bir kez mahkumiyetine karar verilerek cezasından TCK'nın 43. maddesi uyarınca arttırım yapılması gerektiği gözetilmeden, mağdur sayısınca hükümlülüğüne karar verilmesi,
3- Taraflar arasındaki kavganın tanığının olmaması, olayın çıkış sebebine dair tarafların birbirlerini suçlaması ve dosya kapsamına göre ilk haksız hareketin kimden geldiğinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edilemediğinde sanıklar hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22/10/2002 tarih ve 2002/4-238-367 E-K sayılı kararı karşısında, haksız tahrik hükümlerini düzenleyen TCK’nın 29. ve 129. maddeleri kapsamında bir değerlendirme yapılmadan sanık hakkında hükümler kurulması,
4- TCK'nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesi'nin ... tarihli ve ... sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulama olanağının ortadan kalkmış olması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafisinin temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye uygun olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 29/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
..
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.