Hukuk Genel Kurulu 2015/101 E. , 2016/301 K.
"İçtihat Metni"##########
MAHKEMESİ :##########Asliye Hukuk Mahkemesi
##########
##########
##########
##########
Taraflar arasındaki “kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ....Asliye Hukuk Mahkemesince davanın usulden reddine dair verilen 05.12.2013 gün ve 2012/50 E., 2013/647 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay ...Hukuk Dairesinin 08/05/2014 gün ve 2014/3815 E.-2014/8571 K. sayılı ilamı ile;
(…Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının paydaşı olduğu Çakış Köyü 47 parsel sayılı taşınmazın batı kesiminden geçmekte olan Köprüçay ırmağının yatak değiştirerek taşınmazın ortasından geçtiğini ve taşınmazı ikiye böldüğünü, davalı idarenin taşkını önleme görevini yerine getirmeyerek, taşınmazın ırmak yatağına dönüşmesine neden olduğunu belirterek taşınmazın su altında kalan bölümünün bedeli olarak 50.000 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiş; mahkemece davalı idarenin, dava konusu taşınmaza fiili olarak el atmadığı, uyuşmazlığın idarenin hizmet kusurundan kaynaklanması nedeniyle idari yargıda çözülmesi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin ve özellikle fen bilirkişi raporu ile krokisinin incelenmesinde, kadastro çalışmaları yapılır iken Köprüçay Irmağının, ... Köyü ile ... İlçesi arasından akış yönü ve durumu kadastro paftası üzerinden değerlendirildiğinde, kroki üzerinde Siyah renkli yazı ile gösterilen yerden geçtiği, ancak keşif tarihi itibarı ile ... Irmağının krokide (A) harfi ve Mavi renk ile boyalı olan 21400.00 m²"lik alan üzerinden batı-güneydoğu yönünde aktığının tespit edildiği belirtilmiş ise de hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulu raporunda Köprüçay ırmağının yatak değişikliğinin sürekli nitelikte olup olmadığı ile ilgili bir değerlendirme yapılmamıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 715. maddesinde, sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu, aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerlerin ve bunlardan çıkan kaynakların hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamayacağı düzenlenmiştir.Yargıtay"ın yerleşik içtihatlarına göre de akarsular, nehirler, ırmaklar, çaylar kişisel mülkiyetin dışında bırakılmıştır. Bunlar üzerindeki kadim haklar ve teamüller saklı tutulmaktadır.
Bu durumda mahkemece, konusunda uzman bilirkişi heyeti ile mahallinde keşif yapılarak, akarsu yatağındaki değişikliğin sürekli nitelikte olup olmadığı tereddüte mahal bırakmayacak şekilde saptanarak, akarsu yatağındaki değişikliğin sürekli nitelikte olması durumunda, özel mülkiyete konu olamayacağı göz önünde bulundurularak, taşınmazın kalıcı olarak su altında kalan bölümünün bedelinin 2942 Kamulaştırma Kanunundaki esaslar çerçevesinde tespiti ile davacıya verilmesine, yatak değişikliğinin geçici nitelikte olması durumunda ise idarenin hizmet kusurunun bulunduğunun kabulü ile uyuşmazlığın idari yargıda çözülmesi gerektiğinden mahkemenin görevsizliğine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir,...)
gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
##########
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkilin hissedarı bulunduğu tarla vasfındaki taşınmazda 1963 yılında kadastro çalışmalarına başlandığını, dava konusu taşınmaza ilişkin yapılan kadastro tespitine itiraz davasının ise 01/12/2010 tarihinde kesinleşerek hükmen tapuya tescil edildiğini, kadastro davasının devamı sırasında taşınmazın batı kesiminden geçmekte olan Köprüçayı ırmağının yatak değiştirerek taşınmazın ortasından geçtiğini ve taşınmazı ikiye böldüğünü, taşınmazın yaklaşık 20.000m²"lik kısmının ırmak yatağı haline geldiğini, taşınmazın fiili bu durumunun sürdüğünü, davalı ..."nin taşkını önlemek için tesis meydana getirmesi gerekirken, tesisi yapmadığını ve idarenin kusuru nedeniyle taşınmazın bütünlüğünün bozulduğunu, 2942 sayılı yasanın geçici 6. maddesi uyarınca uzlaşmak için davalı tarafa başvuruda bulunmalarına karşın görüşmeye davet edilmediklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; davanın süresinde açılmadığını ve zamanaşımına uğradığını, davalı idarenin bir kusurunun bulunmadığını, kusurun kabul edilmesi durumunda idari yargının görevli olduğunu, taşınmazın dere yatağı haline gelmesi ve ırmak yatağının Maliye Hazinesine ait olması nedeniyle husumetin Hazineye yönetilmesi gerektiğini ileri sürülen iddiaların, mücbir sebep olduğunu savunmuştur.
Mahkemece; davacının hissedarı bulunduğu taşınmazın bir kısmının, ... ırmağının yatak değiştirmesi nedeniyle dere yatağı haline geldiği ve taşınmazı ikiye böldüğü, yapılan araştırmada davalı idarenin dava konusu taşınmaza el atmasının olmadığı gibi kamulaştırma yönünde bir iradesinin de bulunmadığı, bu haliyle davanın hukuki dayanağının idarenin hizmet kusuruna dayalı tazminat davası olduğu ve bu nitelikteki davanın idari yargı mercilerinde görülmesi gerektiği, adli yargının hizmet kusuru nedeniyle idareden talep edilecek tazminat davalarında görevli olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, taşınmaza davalı idare tarafından fiili olarak bir el atmanın bulunmadığı, davalı kurumun bir kamu kurumu olduğu ve sunduğu hizmetler nedeniyle meydana gelen zarardan dolayı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca idari yargıda dava açılabileceği, ortada bir hizmet kusuru iddiasının bulunduğu, hizmet kusuruna ilişkin davaların herhangi bir taşınmazla ilgili olsun veya olmasın idari yargının görev alanına girdiği, taşınmazın tapudaki mülkiyetinin terkini yapılmadığı için kamulaştırma hukukunun uygulanamayacağı, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün 2005/13 Esas 2005/35 Karar sayılı ilamında; Yeşilırmak ıslah çalışmaları sonunda dere yatağı haline fiili olarak dönüşen taşınmaz nedeniyle kamulaştırma işlemi yapılmadığından ....Asliye Hukuk Mahkemesi ile ... İdare Mahkemesi arasında çıkan görev uyuşmazlığı konusunda "kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin, hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğunun bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2.maddesinde, idari dava türleri arasında sayılan idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası kapsamında idari yargı yerlerince yapılacağı ve bu nedenle idare mahkemesince çıkarılan olumsuz görev uyuşmazlığının reddine" karar verilerek idari yargının görevli olduğunun tespit edildiği, davaya konu olayda hizmet kusurunun dava edildiği, adli yargı mahkemelerinin bu konuda görevsiz olduğu, bir zararın bulunup bulunmadığını denetleme görevinin idari yargıya ait olduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davacı vekili temyiz etmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, ırmağın yatak değiştirmesi nedeniyle davacının taşınmazının bir kısmının dere yatağı haline geldiği ve taşınmazın iki parçaya bölündüğü belirtilerek uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan eldeki davada, idari yargı yerinin mi yoksa adli yargı yerinin mi görevli olduğu noktasında toplanmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun “Sahipsiz yerler ve yararı kamuya ait mallar” başlıklı 715.maddesi;
“Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz.
Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların kazanılması, bakımı, korunması, işletilmesi ve kullanılması özel kanun hükümlerine tâbidir.”
Hükmünü içermektedir.
Yine 6200 sayılı ...nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun “Vazife ve salahiyetle” başlıklı 2.maddesinin a bendi;
“Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğünün vazife ve salahiyetleri şunlardır:
a)Taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirmek,…” düzenlenmesine haizdir.
Yukarıda belirtilen madde hükümleri dikkate alındığında, sahipsiz taşınmazların hiçbir şekilde özel mülkiyette değerlendirilemeyeceği, bahsi geçen taşınmazların kazanılması, bakımı, korunması, işletilmesi ve kullanılmasının özel kanun hükümlerine tâbi olduğu kabul edilmekle birlikte, meydana gelebilecek su taşkınları ve sellere karşı özel mülkiyette bulunan taşınmazların korunması amacıyla yapılması gereken her türlü işlemden ... Genel Müdürlüğünün sorumlu olacağı açıktır.
Dosya içeriği ve toplanan deliller ile özellikle 15.05.2013 tarihli keşif zaptının incelenmesinde; dava konusu taşınmazın bir kısmında meyve ağaçlarının olduğu, taşınmazın üzerinden ise ... Irmağının geçtiğinin mahkeme gözlemi olarak tutanak altına alındığı, başka bir deyişle dava konusu taşınmazın akarsu yatağındaki değişikliğin sürekli nitelikte olduğu ve bu kapsamda dava konusu taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacağı gözönünde bulundurularak, taşınmazın kalıcı olarak su altında kalan bölümünün bedelinin 2942 Kamulaştırma Kanunundaki esaslar çerçevesinde tespitinin gerektiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Özel Daire bozma ilamında belirtilen, “uzman bilirkişi heyeti ile mahallinde keşif yapılarak, akarsu yatağındaki değişikliğin sürekli nitelikte olup olmadığı tereddüte mahal bırakmayacak şekilde saptanarak” şeklindeki yazılı ifadelerin ve “yatak değişikliğinin geçici nitelikte olması durumunda ise idarenin hizmet kusurunun bulunduğunun kabulü ile uyuşmazlığın idari yargıda çözülmesi gerektiği” şeklinde yazılı ifadelerin ilamdan çıkartılması gerekmiştir.
Buna göre, direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır,
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının bozma ilamından ""uzman bilirkişi heyeti ile mahallinde keşif yapılarak, akarsu yatağındaki değişikliğin sürekli nitelikte olup olmadığı tereddüte mahal bırakmayacak şekilde saptanarak"" ve ""yatak değişikliğinin geçici nitelikte olması durumunda ise idarenin hizmet kusurunun bulunduğunun kabulü ile uyuşmazlığın idari yargıda çözülmesi gerektiği"" ifadeleri çıkarılmak suretiyle ve yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine 09.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.