Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/946
Karar No: 2016/296
Karar Tarihi: 09.03.2016

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/946 Esas 2016/296 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/946 E.  ,  2016/296 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “şikayet” kanun yolundan dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 4. İcra Hukuk Mahkemesince istemin kabulüne dair verilen 04.07.2012 gün ve 2012/627 E., 2012/673 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar-alacaklılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 22.01.2013 gün ve 2012/25819 2013/1558 K. sayılı kararı ile onanmasına karar verilmiş ise de, davalılar-alacaklar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 09.04.2013 gün ve 2013/10894 E., 2013/13376K. sayılı ilamı ile;
    (...Alacaklı tarafından başlatılan ilamlı takibe karşı borçlunun 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun geçici 6.maddesi ve 5393 SK.nun 15.maddesi gereğince uygulanan hacizlerin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun geçici 6.maddesi gereğince hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Kamulaştırma Kanunu"nda değişiklik yapılmasına dair 5999 Sayılı Kanun"un 1. maddesi ile 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu"na eklenen geçici 6. maddede; "Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlar veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek sureti ile malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebi ile malik tarafından ilgili idareden tazminat talebinde bulunulması halinde, öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesi esastır" düzenlemesine yer verilmiş, aynı maddenin son fıkrasında da; "Bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebi ile idarelerin mal, hak ve alacakları haczedilemez."denilmiştir.
    25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 Sayılı Kanun"un geçici 2. maddesinde ise; "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş yıl süre ile geçerli olmak üzere 04.11.1983 tarihli ve 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun geçici 6. maddesi hükmü, 04.11.1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el atma işlemlerine de uygulanır..." hükmüne yer verilmiştir.
    Belirtilen kanun maddeleri uyarınca, sadece kamulaştırmasız el atmadan doğan tazminatın tahsili için yapılan icra takiplerinde idarelerin mal, hak ve alacakları haczedilemeyecektir.
    Somut olayda, takip konusu ilamda kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat alacağına hükmedilmemiş olup, dayanak ilam, belediyenin kamulaştırmasız el attığı taşınmazın kullanımının engellenmesi nedeniyle geriye doğru beş yıllık ecrimisil alacağına ilişkindir. Bu nedenle yukarıda belirtilen hükümler uyarınca borçlu belediyenin mallarının haczinin mümkün olmadığı ileri sürülemez.
    O halde, mahkemece, 5393 Sayılı Belediye Kanunu"nun 15/son maddesi uyarınca araştırma yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, olayda uygulama yeri bulunmayan 2942 Sayılı Kanun"un geçici 6. maddesi ve 6111 Sayılı Kanun"un geçici 2. maddesine dayalı olarak şikayetin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşıldığından alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    İstem; şikayet yoluyla haciz işleminin kaldırılması istemine ilişkindir.
    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kamulaştırmasız el atma nedeniyle hükmedilen ve takibe konu edilen ecrimisil alacağının 6111 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun Geçici 6.maddesi kapsamında haczedilemez nitelikte olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre davacı Belediyenin haczedilmezlik şikayetinin çözümlenmesinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun Geçici 6.maddesi hükmünün mü, yoksa 5393 sayılı Belediye Kanunu"nun 15. maddesi hükmünün mü uygulanması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle icra takibine konu edilen alacağın kamulaştırmasız elatma bedeli olmayıp, ecrimisil alacağına ilişkin bulunması nedeniyle Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, Hukuk Genel Kurulu çoğunluğunca benimsenmiştir.
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından;şikayette bulunan borçlu Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığının kamulaştırma yetkisine sahip olmasına karşın bu yetkisini kullanmayarak davalı- alacaklıların mülkiyet hakkına yasaya aykırı bir şekilde müdahalede bulunduğu, mülkiyet hakkı sahiplerinin ecrimisil alacaklarını yargı kararıyla kesinleştirdikleri, temel insan haklarından olan mülkiyet hakkının Türk Hukuk Sisteminde koruma altına alındığı gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 1 No"lu Ek- Protokolün 1. maddesinde tanımlandığı, AİHM kararlarında da çok geniş bir şekilde yorumlandığı, 5393 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanundaki düzenlemelerin ise mülkiyet hakkını AİHS ve AİHM kararlarına aykırı olacak şekilde kısıtladığı, oysa ki Anayasa"nın 90/5. maddesindeki düzenleme uyarınca temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi halinde çıkabilecek uyuşmazlıklara milletlerarası antlaşma hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu nedenle somut olayda mülkiyet hakkını kısıtlayan yasa hükümlerini uygulama imkanının bulunmadığı, takibe konu alacağın ecrimisil alacağı olmayıp, kamulaştırmasız elatma bedeli dahi olsa kamu idarelerinin mülkiyet hakkının karşılığı olan bu bedeli öncelikle ödemesi gerektiği, böylesi bir durumda bile haczedilmezlik şikayetinin ileri sürülemeyeceği ve yerel mahkeme kararının genişletilmiş bu gerekçe ile bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
    O halde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davalılar- alacaklılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 09.03.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

    KARŞI OY YAZISI

    Davalı belediye, davacıların mülkiyet hakkına hukuka aykırı şekilde el koymuştur. Kamulaştırma yetkisine sahip bir kurum olduğu halde yasal prosedürü uygulamamış ve özel mülke tecavüzde bulunmuş, davacılar bu el koyma nedeniyle ecrimisil (alacak) davası açarak yargı kararı ile alacaklarını kesinleştirmişlerdir. Sorun bu alacağın tahsil yönteminde düğümlenmektedir. Yerel Mahkeme 2942 sayılı kanuna eklenen geçici 6. madde ile 13.02.2011 tarih ve 6111 sayılı kanunun geçici 2. maddesi uyarınca kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminatlar nedeniyle borçlu belediyenin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceğini belirtmiş ve konulan hacizleri kaldırmıştır.
    Yargıtay Özel Dairesi önce hükmü onamış karar düzeltme aşamasında ise 6111 sayılı yasa ile getirilen değişikliğin "kamulaştırmasız el atma tazminatı" olmayıp davacının taşınmazı kullanamadığı için geriye dönük beş yıllık ecrimisil alacağı olduğu bu nedenle burada 6111 sayılı Yasanın uygulanmayıp, 5393 sayılı Yasanın son fıkrasının uygulanmasının gerektiği belirtilerek yerel mahkemenin kararı bozulmuştur.
    Herşeyden önce davacının zarar gören hukuki değeri mülkiyet hakkıdır. Bu hak hukuk sistemimizce koruma altına alınmıştır. Devletimiz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalamıştır. Sözleşmenin 1 No’lu Ek Protokolün 1. maddesinde; Mülkiyet hakkı, her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka harçların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." Biçiminde tarif edilmiştir.
    Burada "mal ve mülk" kavramının iç hukuktaki resmi tanımdan bağımsız olarak özerk bir anlama sahip olduğunu belirtmek zorunluluğu vardır. Bu kavram AİHM kararlarında çok geniş yorumlanmaktadır. Sadece mülkiyet hakkını içine almamakta ayrıca hisseler, patentler, tahkim kararları, emeklilik maaşı hakkı, kira hakları gibi bütün maddi hakları kapsamakta hatta bu haklar bir mesleği icra etmekten de kaynaklanabilmektedir. Bu geniş yorumlama 1 No’lu Ek Protokolün 1. maddesinin Fransızca olan versiyonunda yer alan “biens” kelimesinin kullanılması ile zorunlu bir hale gelmiştir. Fransız hukuk terminolojisinde “biens” kavramı bütün miras yoluyla geçen hakları (örneğin maddi haklar) ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır. Zira gayrimenkul ve menkul mal sahipliğinden başka mesela hisse, telif hakları, kesinleşmiş tahkim kararları ve bir sözleşmeden doğan kiralama hakkına sahip olmak da 1 No’lu Ek Protokolün 1. maddesi kapsamında “mal ve mülk”tür.
    Davacıların bu hakkını yasa koyucu, 5393 sayılı Kanun ve 6111 sayılı Kanun ile kısıtlamıştır. Davacıların yukarıda açıklanan ve meşru bir alacak haline gelen bu hakkı, AİHM"nin uygulamaları ile geniş anlamda bir mülkiyet hakkı olup AİHS ile korunmaktadır. Temel bir insan hakkı olarak kabul edilen kazanılmış bu hak bir yasal düzenleme ile de bu şekilde sınırlanamaz. Anayasanın 90/5 maddesi "”Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır” amir hükmünü içermektedir. Yargı mercileri bunu dikkate almak zorundadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi 2013/2187 sayılı Bireysel Başvuru sonucu verilen 19/12/2013 tarihli Sevim AKAT EŞKİ kararında "Bu durumda, uyuşmazlığı karara bağlayan derece Mahkemelerinin, AİHS ve diğer uluslararası insan hakları andlaşmaları ile çatışan 4721 sayılı Kanun"un 187. maddesini kararlarına esas almayarak, başvuru konusu uyuşmazlık açısından Anayasa"nın 90. maddesi uyarınca uygulanması gereken uluslararası sözleşme hükümlerini dikkate alması gerektiği sonucuna varılmaktadır." şeklindeki açıklaması ile, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/2-889 esas, 2015/2011 karar sayılı ilamında " Bu durumda başta yargı mercileri olmak üzere, birbiriyle çatışan temel hak ve özürlüklere ilişkin bir uluslararası antlaşma hükmü ile bir kanun hükmünü önlerindeki olaya uygulamak durumunda olan uygulayıcıların, kanunu gözardı ederek uluslararası antlaşmayı uygulama yükümlülükleri vardır. " şeklindeki tesbitleriyle de bu zorunluluğu vurgulamışlardır. Bu nedenle somut olayada davacıların kazanılmış haklarını bertaraf eden ilgili yasa maddelerinin uygulanma olanağının bulunmadığını düşünmekteyim.
    Bu nedenle, mahkeme kararının belirttiğimiz biçimde genişletilmiş gerekçe ile bozulması gerektiğinden, sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi