Hukuk Genel Kurulu 2014/874 E. , 2016/295 K.
"İçtihat Metni"##########
MAHKEMESİ :##########Ticaret Mahkemesi
##########
##########
##########
##########
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ......Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 01.02.2012 gün ve 2010/21 E., 2012/37 K. sayılı kararın incelenmesi ........ tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay .......... Dairesinin 19.02.2013 gün ve 2012/4637 E. - 2013/1975 K. sayılı ilamı ile;
“...Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının müvekkiline ait aracın kasko sigortacısı olduğunu, 23.08.2008 tarihinde gerçekleşen kazada aracın hasarlandığını, araç hasar bedelinin davalı sigorta şirketinden talep edilmesine rağmen, kaza tarihinde poliçenin yürürlükte olmadığı gerekçesiyle ödemenin yapılmadığını ileri sürerek 42.000 TL araç hasar bedelinin 02.09.2008 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, poliçenin hasar tarihinden iki gün sonra 25.08.2008 tarihinde düzenlendiğini, bu nedenle kaza tarihinde sigorta sözleşmesinin mevcut olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; poliçenin 25.08.2008 tarihinde düzenlendiği, hasarınsa 23.08.2008 tarihinde gerçekleştiği, prim peşinatı ödenmeden önce davalının sorumluluğunun başlamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava, davacı sigortalının, davalı kasko sigortacısından araç hasar bedelinin tazmini isteminden ibarettir.
Taraflar arasında akdedilen 195999408 nolu kasko poliçesinin tanzim tarihi 25.08.2008, poliçe başlangıç tarihi 30.06.2008, bitiş tarihi ise 30.06.2009"dur. Kaza ise 23.08.2008 tarihinde meydana gelmiş, mahkemece kazanın poliçe tanzim tarihinden önce meydana geldiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyada davacı tarafın delil olarak sunduğu 07.07.2008 tarihli, 2.950 TL bedelli, 26.03.2009 vade tarihli çek bordrosu fotokopisi mevcuttur. Anılan çek davacı tarafından, poliçeyi tanzim eden Cengizhan Sigorta Ltd.Şti."ne verilmiş ve söz konusu çek bordrosu fotokopisi 07.07.2008 tarihinde düzenlenmiştir. Bordronun üzerinde "195999408 nolu poliçenin ödeme makbuzudur" ifadesi yer almaktadır. Buna göre davacının, görüldüğünde ödenecek senet niteliğinde olan ve poliçe prim peşinatını karşılayacak meblağda olan çeki yetkili acenteye vererek poliçe peşinat priminin yatırılmasına ilişkin yükümlüğünü kaza tarihinden önce yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Zaten anılan poliçe davalı sigorta şirketinin ticari defter kayıtlarında da tespit edilmiş, acentenin davalı sigorta şirketine olan prim borçlarına karşılık ödeme olarak cari hesaba kaydedildiği bildirilmiştir. Anılan çek, yetkili acente tarafından alındıktan sonra hangi borcun karşılığı olarak davalı şirkete verildiği hususu onların iç ilişkilerini ilgilendirmekte olup davacıyı bağlamaz. Zaten sigorta poliçesinin başlangıç tarihi de 30.06.2008"dir. O halde poliçe yürürlük tarihleri arasında ve poliçe prim peşinatının yatırılmasından sonra gerçekleşen kazanın poliçe teminatı kapsamında kaldığının kabulü ile işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Bozma kapsam ve nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir…”
gerekçesi ile oyçokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
##########
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kasko sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkiline ait aracın davalı sigorta şirketine kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, 23.08.2008 tarihinde gerçekleşen kazada aracın hasarlandığını, araç hasar bedelinin davalı sigorta şirketinden talep edilmesine karşın kaza tarihinde poliçenin yürürlükte olmadığı gerekçesiyle ödemenin yapılmadığını, ancak kaza tarihinden önce 07.07.2008 tarihinde çekle prim borcunun ödenmiş olduğunu ileri sürerek araç hasar bedelinin tazminini talep etmiştir.
Davalı Anadolu Türk Sigorta A.Ş. vekili, kaza tarihinde müvekkilinin sorumluluğunun başlamadığını, ilk primin ödenmediğini, kaza tarihinden sonra poliçenin düzenlenmiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yerel mahkemece; davacıya ait aracın kasko sigorta poliçesinin 25.08.2008 tarihinde acentası tarafından düzenlendiği, tazminata konu hasarın ise 23.08.2008 tarihinde gerçekleştiği, prim peşinatının 26.03.2009 keşide tarihli çek ile ödendiği davacı tarafından iddia edilmesine karşın çekin dava dışı şirket tarafından davalı sigorta şirketine 27.03.2009 tarihinde dekont ile teslim edildiğinin anlaşılması bakımından TTK’nın 1295/3. Maddesi gereğince prim ilk taksitinin ödenmeden davalının sorumluluğu başlamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacıya ait aracın hasarlandığı 23.08.2008 tarihi itibariyle davalı sigorta şirketi tarafından kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alınmış olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Yapılan görüşmeler sırasında, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1294. maddenin 2. fıkrası gereğince prim borcunun para ile ödeneceğini ancak ödeme için senet verilmesi halinde senet bedelinin tahsil edildiği tarihte ödeme yapılmış sayılacağı, dürüstlük kuralı ilkesi gereğince rizikonun gerçekleştiği tarihte keşidecinin hesabında çek karşılığının bulunup bulunmadığının araştırılarak sonucuna göre değerlendirme yapılabileceği ve bu yönde değişik gerekçe ile bozma yapılması gerektiği yönündeki görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 09.03.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
................
##########