16. Hukuk Dairesi 2016/312 E. , 2019/666 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda ... İlçesi, ... Köyü çalışma alanında bulunan 123 ada 30 ve 31 parsel sayılı 394.654,90 ve 324.234,22 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar mera niteliği ile sınırlandırılmıştır. Davacı ..., ..., ... ve ..., taşınmazların vergi kaydı, tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların mera kaydının iptali ile hisseleri oranında davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, keşif mahallinde davacıların dayandığı vergi ve tapu kayıtları yöntemince uygulanmadan, taşınmazın sınırları yerel bilirkişilerden sorularak zapta geçirilmiş ve bu beyanlara göre kayıtların taşınmazlara uyduğunun anlaşıldığı ve davacıların kadimden bu yana çayır vasfıyla kullandığı, taşınmazların kadim ya da tahsisli mera olmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ancak; davacıların dayandığı tapu ve vergi kayıtları ile mahkeme ilamı, taşınmazlar başında yapılan keşifte yöntemince uygulanmamış; dayanılan kayıtlarda malik olarak görünen kişilerle davacılar arasındaki akdi yada ırsi ilişki saptanmamış; kayıtların sabit mi yoksa gayri sabit mi olduğu diğer bir anlatımla sınırları itibariyle mi yoksa miktarı itibariyle geçerli olacağı tartışılmamış, miktarıyla geçerli olduğu taktirde geri kalan miktarlar yönüyle davacıların ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunup bulunmadığı araştırılmamış, davacılar lehine 3402 sayılı Kadastro Kanun"un 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinilebilecek 40-100 dönüm sınırlamasının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmemiş; komşu 123 ada 27 parsel hakkında da başkaca kişiler tararfından aynı tapu ve vergi kaydına dayalı olarak Kadastro Mahkemesinde dava açıldığı (Mahkemece verilen kararların Yargıtay 20. Hukuk Dairesince araştırma ve incelemeye yönelik olarak bozulduğu tutanak sureti üzerinde bulunan dosya numarasından yola çıkılarak UYAP üzerinden yapılan inceleme ile tespit edilmiş olmakla) halde eldeki dosya ile birleştirilmesinin gerekip gerekmediği değerlendirilmemiş olduğundan yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Böylesine eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez.
Hal böyle olunca; öncelikle yöreye ait tespitten önce 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş streoskopik hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı"ndan, dayanılan tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren tedavülleriyle birlikte Tapu Müdürlüğü ve gerektiğinde Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı ve ardından taşınmaz başında fen bilirkişisi ile, 3 kişilik ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenilecek davada yararı bulunmayan komşu köylerden seçilmiş 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıklarından davacıların dayandığı tapu ve vergi kayıtları ile mahkeme ilamı yöntemine göre uygulanmalı, okunan sınırların zeminde nerede bulunduğu tereddütsüz belirlenmeli, dayanılan kayıtlarda malik olarak görünen kişilerle davacılar arasındaki akdi ya da ırsı ilişki saptanmalı, taşınmazların öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, kadim mera olarak kullanılıp kullanılmadığı, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, fen bilirkişisinden keşifi izlemeye elverişli, zeminde gösterilen sınırların renkli uydu fotoğrafı ile kadastro paftasının çakıştırılmak suretiyle düzenlenecek harita üzerinde gösterilmesi istenilmeli, zirai bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın niteliği ve kullanım durumun, öncesinde mera olup olmadığı, diğer taşınmazlarla ya da davacılar tarafından bir bölümünün kullanıldığının belirlenmesi halinde kalan bölümlerle arasında ayırıcı sınır bulunup bulunmadığını, meradan kazanılmış olup olmadığını kesin olarak belirleyen taşınmazı değişik yönlerden gösteren renkli fotoğraflarla desteklenmiş raporlar alınmalı, daha sonra dosya jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye tevdi edilerek (bölgede uzman birikişi bulunmaması halinde talimat yoluyla büyükşehirlerdeki Adli Teşkilatlardan istenebileceği) dosyaya getirtilen tüm hava fotoğrafları üzerinde inceleme yaptırılmalı, kadastro paftası ile hava fotoğrafları çakıştırılmak suretiyle taşınmazların tamamı ya da bir bölümü üzerinde ekonomik amaca uygun bir kullanımın bulunup bulunmadığı, varsa kullanımın ne zaman başladığı husularında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli şekilde rapor hazırlattırılmalı, kayıtların sabit sınırlı mı, yoksa gayri sabit sınırlı mı olduğu, diğer bir anlatımla kapsamının sınırları itibariyle mi yoksa miktarı itibariyle geçerli olacağı, miktarıyla geçerli olduğu taktirde geri kalan miktarlar yönüyle davacıların ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunup bulunmadığı, davacılar lehine 3402 sayılı Kadastro Kanun"un 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinilebilecek 40-100 dönümlük miktar sınırlamasına göre durumunun ne olduğu, komşu 123 ada 27 parsel hakkında aynı kayıtlara dayanılarak Kadastro Mahkemesinde açılan davanın akıbetinin ne olduğu eldeki dosya ile birleştirilmesi gerekip gerekmediği hususu değerlendirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece belirtilen yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 05.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.