Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2300
Karar No: 2013/1971

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2012/2300 Esas 2013/1971 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Dava, iş kazası sonucu sürekli işgöremezlik durumu oluşan sigortalının gelir ve harcamalarının tazmini istemine ilişkindir. Mahkeme, davalının kusuru olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak, hizmet akdinin ayırıcı özelliklerinin zaman ve bağımlılık unsurları olduğunu vurgulayan kararda, somut olayda davalı ile kazalı arasındaki ilişkinin hizmet ilişkisinin unsurlarını taşıdığına dikkat çekilmiş ve kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiği gerekçesiyle bozulması gerektiği belirtilmiştir. Kanunlar ise şu şekildedir:
- 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 26. madde
- 4857 sayılı İş Kanunu, 8. madde
- Borçlar Kanunu, 313. madde
- İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü, 2. madde ve devamı maddeleri
10. Hukuk Dairesi         2012/2300 E.  ,  2013/1971 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi


    Dava, işkazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan harcama ve ödemelerin 506 sayılı Yasanın 26.maddesi uyarınca rücuan tazmini istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde, davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Dava, 22.10.2007 tarihinde davalının özel bina inşaatında, malzemeleri çatıya çıkarmak için kurulan asansör ayağını söken ...’un asansörle birlikte zemine düşerek yaralanması nedeniyle sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan harcamaların rücuan tazmini istemine ilişkin olup, Mahkemece; davalının, binanın kalıp ve duvar işini yapması konusunda piyasada serbest olarak çalışan kazalı ile sözlü olarak anlaştığı, ricası üzerine sigorta bildiriminin yapıldığı, davalının işveren olmayıp emekli bir kişi olduğu, kazalının serbest çalışan olarak gerekli tedbirleri almaması nedeniyle %100 kusurlu olup, davalının kusuru bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
    Mülga 506 sayılı Kanunun 2. maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların sigortalı sayılacağı belirtilmiştir. Anılan Kanun kapsamında sigortalı sayılmanın koşulları; hizmet akdine göre çalışma, sözleşmede öngörülen edimin (hizmetin) işverene ait iş yerinde veya iş yerinden sayılan yerlerde görülmesi, kanunda açıkça belirtilen sigortalı sayılmayacak kişilerden olunmamasıdır. 4857 sayılı İş Kanununun 8. maddesinde, “iş sözleşmesi” tanımına yer verilmiş ise de, her iki kanunun amacı, ortaya koyduğu ilkeler ve dayandığı hukuksal normlar farklılık gösterdiğinden, bu tanımın 506 sayılı Kanun yönünden bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Pozitif hukukumuzda hizmet akdi Borçlar Kanununun 313. maddesinde tanımlanmış olup, her ne kadar tanımda, “ücret” unsuruna yer verilmiş ise de, 506 sayılı Kanunun sistematiği ve takip eden diğer maddelerin düzenleniş şekli, anılan unsurun sigortalı niteliğini kazanabilmek için zorunlu olmadığını ortaya koymaktadır. Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre, hizmet akdinin ayırıcı ve belirleyici özelliği, “zaman” ve “bağımlılık” unsurlarıdır. Zaman unsuru, çalışanın iş gücünü belirli veya belirsiz bir süre içinde işveren veya vekilinin buyruğunda bulundurmasını kapsamaktadır ve anılan sürede buyruk ve denetim altında (bağımlılık) edim yerine getirilmektedir.
    Bağımlılık ise, her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır.
    Hizmet akdi, çoğu kez, Borçlar Kanununun 355. maddesinde tanımlanan istisna akdi (eser sözleşmesi) ile karıştırılabilmekte, ikisinin ayırt edilebilmesi bazı durumlarda güçleşmektedir. Çalışan, iş gücünü belirli veya belirsiz bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulundurmakla yükümlü olmayarak, işveren buyruğuna bağlı olmadan sözleşmedeki amaçları gerçekleştirecek biçimde edimini görüyorsa, sözleşmenin amacı bir eser meydana getirmekse, çalışma ilişkisi istisna akdine dayanıyor demektir. Hizmet akdinde ise, çalışan, emeğini iş sahibinin emrine hazır bulundurmaktadır ve ücret, faaliyetin meydana gelmesinin sonucu için değil, bizzat yapılan faaliyetin karşılığı olarak ödenmektedir. Öte yandan; 313. madde hükmünün açıklığı gereği, çalışanın kendi aletleri ile çalışması veya götürü hizmet sözleşmelerinde ücretin, yapılacak işe göre toptan kararlaştırılması olanaklı bulunduğundan, tarafların belli bir fiyat üzerinden anlaşmaları istisna akdinin varlığını göstermediği gibi, götürü sözleşmelerde, bir süre için hizmet etme borcunun mu, yoksa, önceden belirlenmiş bir sonucun meydana getirilmesi borcunun mu yüklenildiğinin şüpheli bulunduğu durumlarda, araştırma yapılarak tarafların amacı, durumu ve yaşam deneyimleri gözetilip hukuki ilişki saptanmalıdır.
    Bu açıklamalar ışığı altında, dava konusu somut olayda, davalı ile kazalının binanın kalıp ve duvar işinin yapılması için anlaştığı, kazalının işe başlama tarihinin kuruma 14.09.2007 olarak bildirildiği , kazanın 22.10.2007 tarihinde meydana geldiği, Kurum müfettişi tarafından yapılan araştırma sonucu, olayın iş kazası olduğunun belirlendiği ve işverenin 506 sayılı Yasanın 26.maddesine göre sorumlu olduğunun belirtildiği anlaşılması karşısında Mahkemece; davalı ile kazalı arasındaki ilişkinin hizmet ilişkisinin unsurlarını taşıdığı gözetilmeksizin, davaya konu sigorta olayın meydana geldiği iş kolunda, iş güvenliği ve işçi sağlığı konularında uzman bilirkişilerden, 506 sayılı Kanun’un 26, 4857 sayılı Kanun’un 77, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün 2 ve devamı maddelerine uygun olarak düzenlenmiş kusur raporu alınarak, ilgililerin kusur oran ve aidiyetlerinin yeniden, gerçeğe uygun olarak tespit edilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi