Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/834
Karar No: 2016/292
Karar Tarihi: 09.03.2016

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/834 Esas 2016/292 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/834 E.  ,  2016/292 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesince davalı ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne dair verilen 19.06.2008 gün ve 2006/435 Esas 2008/169 Karar sayılı kararın incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 19.11.2009 gün ve 2009/1055 Esas 2009/13029 Karar sayılı ilamı ile;
    (…Davacı, davalılardan ... aleyhine açtığı elatmanın önlenmesi, tahliye ve haksız kullanım bedelinin ödetilmesine ilişkin davada, ... vekili olan diğer davalı ...’ün mahkemeye verdiği cevap dilekçesinde yer alan sözlerin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu ileri sürerek davalıların manevi tazminat ile sorumlu tutulmalarını istemiştir.
    Davalılardan ... ise, davalı ...’ün dava dışı eşi Mustafa Bülbül tarafından davacıya taşınmaz satışı yapıldığını, satışın danışıklı (muvazaalı) olduğunu anlatmak amacıyla yer verilen sözlerin savunma kapsamında kaldığını belirterek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Yerel mahkemece, dava konusu dilekçenin yazımında ve sözlerin kullanılmasında katkısı bulunduğunun kanıtlanamadığı ve dilekçedeki sözlerin savunma kapsamında kaldığı gerekçesiyle davalılardan ... hakkındaki istem reddedilmiş; avukatlık görevinin kötüye kullanıldığı, sadakat ödevinin yerine getirilmediği gerekçesiyle diğer davalı ... hakkındaki istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalılardan Niyazı Öztürk tarafından temyiz olunmuştur.
    Dosyadaki bilgi, belge ve açıklamalardan; davacı ...’ın davalılardan ...’ün dava dışı eşi Mustafa Bülbül ile tanışıklığının olduğu, Mustafa Bülbül’ün davacı ...’a daire satarak tahliye taahhüdünde bulunduğu, taahhüdün yerine getirilmemesi üzerine, davalılardan ... ve dava dışı eşi Mustafa Bülbül aleyhine elatmanın önlenmesi, tahliye ve haksız kullanım bedelinin ödetilmesine ilişkin dava açıldığı, davalılardan ...’ün diğer davalı ... vekili olarak dava dosyasına sunduğu 10.10.2005 günlü dilekçede ”…davacı ve diğer davalının tanıştıktan kısa bir süre sonra aralarında şimdilik gizledikleri, ancak meşru olmayan bir ilişki başladığı…”, “…bu arada davacı ile diğer davalı boş durmamış, aralarındaki gizli ilişkiye dayanarak muvazaalı bir şekilde dava konusu taşınmazı diğerine devretmiştir. Bununla da yetinmemiş, son derece kötü niyetli ve haksız olarak huzurdaki dava danışıklı dövüş olarak açılmıştır…”, ”…davacı ve davalının gizli emellerini gerçekleştirmek için haksız ve vicdansızca müvekkilim ve çocuklarını tamamen hayatından silmeye yönelik danışıklı dövüşten ibarettir…” biçimindeki sözlere yer verilmiştir.
    Dava dışı eş Mustafa Bülbül’ün, davacı ...’a 07.01.2005 gününde taşınmaz sattığı, 14.02.2005 günü de davalı eşi ... aleyhine boşanma davası açtığı; boşanma davası içeriğinden, dava dışı Mustafa Bülbül’ün eşi ...’e karşı sadakatsizliğinin olduğu, evi terk ettiği, eşinden bağımsız olarak taşınmaz satışı yapmasının Medeni Yasa"nın 2. maddesine aykırılık oluşturduğu saptanarak boşanmaya karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Diğer yandan, dava konusu edilen sözler nedeniyle “hakaret” suçundan yargılanan davalılardan Avukat ... hakkında, dilekçede yer alan sözlerinin savunma sınırı içinde kaldığı gerekçesiyle beraet kararı verildiği de görülmektedir.
    Şu durumda, davacının, davalılardan ...’ün dava dışı eşi Mustafa Bülbül ile tanışıklığının bulunması, boşanma davasından önce davacıya taşınmaz satışının yapılması ve diğer davalı ...’ün ceza yargılamasında beraet etmiş olması gibi olgular birlikte değerlendirilerek, davalı ...’ün dilekçede yer verdiği sözlerinin, vekil edeni aleyhine açılan davaya karşı ileri sürülen savunma amaçlı iddialar olduğu ve davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı sonucuna varılmalıdır.
    Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek istemin tümden reddedilmemiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir…)
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava; manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davalı ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı ... vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
    Mahkemece, davalı sanık ... hakkında hakaret suçundan verilen beraat kararının temyiz edildiği, Yargıtay 2 Ceza Dairesinin bozma ilamı ile sanık avukatın dilekçesindeki cümlelerin, 5237 Sayılı TCK" nun 128. maddesinde düzenlenen iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında değerlendirilemeyeceğinin anlaşılması karşısında yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile sanık hakkında beraat kararı verilmesinin yolsuz olduğu gerekçesi ile hüküm kurulduğu, mahkemece bozmaya uyularak 17.12.2013 tarihinde yeniden hüküm kurularak sanık avukatın TCK" nın 125/2 maddesi yollamasıyla para cezasına mahkum edilmesine ve miktarı itibariyle verilen para cezasının kesin olmasına karar verildiği, böylece hakaret suçundan davalı vekilin mahkumiyetinin söz konusu olduğu belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararını davalı ... vekili temyize getirmiştir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı ...’ün davaya konu dilekçesinde yer verdiği sözlerinin, vekil edeni aleyhine açılan davaya karşı ileri sürülen savunma amaçlı iddialar olup olmadığı ile bu sözlerin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturup oluşturmadığı noktalarında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte bozma öncesi kararda yer verilmeyen yeni bir gerekçeye dayalı yeni bir hüküm olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
    Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun"un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi).
    Başka bir anlatımla; mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez (Hukuk Genel Kurulu’nun 26.06.2013 gün ve 2012/9-1892 E., 2013/881 K.; 26.03.2014 gün ve 2013/18-632 E., 2014/394 K.; 22.04.2015 gün ve 2013/11-2205 E. 2015/1257 K., 29.01.2015 gün ve 2014/12-185 E. 2016/113 K, 06.11.2015 gün ve 2014/13-167 E. 2015/2486 K. sayılı ilamları).
    Somut olayda ise; yerel mahkemece, temyize konu ilk kararının gerekçesinde yer verilmeyen ve dolayısıyla Özel Daire tarafından değerlendirilmeyen “davalı sanık ... hakkında hakaret suçundan verilen beraat kararının ilgili Özel Dairece sanık avukatın dilekçesindeki cümlelerin, iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bahisle bozulması, mahkemece bozmaya uyularak sanık avukatın cezalandırılmasına karar verilmesi, böylece hakaret suçundan davalı avukatın mahkumiyetinin söz konusu olması” gerekçesine yer verilip, yeni bir hukuki gerekçeye dayalı olarak "direnme" olarak adlandırılan karar verilmiştir.
    Mahkemenin "direnme" olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
    Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
    Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı ... vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 4. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 09.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi