Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/1532
Karar No: 2019/8642
Karar Tarihi: 03.12.2019

Sahte fatura düzenlemek - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/1532 Esas 2019/8642 Karar Sayılı İlamı

11. Ceza Dairesi         2019/1532 E.  ,  2019/8642 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Sahte fatura düzenlemek
    HÜKÜM : Düşme

    A) 2006 yılında sahte fatura düzenlemek suçundan açılan davaya ilişkin verilen düşme kararına yönelik katılan vekilinin temyiz talebinin incelenmesi:
    213 sayılı Kanun"un 367. maddesine göre dava şartı olan mütalaa yokluğu nedeniyle düşme kararı verilmişse de; zamanaşımının olumsuz bir muhakeme şartı olarak kovuşturmaya engel olduğu cihetle, sanığa yüklenen “2006 takvim yılında sahte fatura düzenlemek” suçunun suç tarihinde yürürlükte bulunan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359/b-1 maddesinde öngörülen cezasının miktarına göre, tabi olduğu 5237 sayılı TCK"nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve katılan vekilinin temyiz talebi üzerine, sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak sanık hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK"nin 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK"nin 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE, başkan vekili ..."in karşı oyu ile oy çokluğuyla,
    B) 2007, 2008 ve 2009 yıllarında sahte fatura düzenlemek suçundan açılan davalara ilişkin verilen düşme kararına yönelik katılan vekilinin temyiz talebinin incelenmesi:
    Yapılan yargılama sonucunda, mütalaa yokluğundan bahisle düşme kararı verilmiş ise de; iddianameye konu olan 2007, 2008 ve 2009 takvim yılında sahte belge düzenlemek suçu yönünden öncelikle durma kararı verilerek, bu suça yönelik 213 sayılı VUK"nin 367. maddesi gereğince dava şartı olan mütalaanın verilip verilmeyeceğinin Vergi Dairesi Başkanlığından sorulması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz talebi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebepten dolayı, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    KARŞI OY
    Bilindiği üzere 5271 sayılı CMK’nin 170. maddesine göre kamu davasını açma görevi Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir. Ancak kamu hizmetinin işleyişinde aksamalara sebebiyet verilmemesi kamu otoritesinin saygınlığının zedelenmesine yol açmaması bakımından kamu görevlilerini asılsız isnat ve iftiralardan korumak için bunların görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında 4483 sayılı Kanun gereğince idarece bir inceleme yapılarak sonucuna göre olayın adli mercilere intikal ettirilmesi veya bazı özel ceza yasalarında belirtilen suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma ilgili kurumun yazılı bildirimine ya da yazılı başvurusuna tabi kılmıştır. Bunun gibi gerekçesi farklı da olsa Vergi Usul Hukukundaki suçlar için dava açılması da vergi idaresinin mütalaasına tabi tutulmuştur. VUK’na göre yapılan denetimlerde uygulamada birkaç yılı kapsayan vergi incelemeleri yapılmakta ve raporlarda bazı yıllar veya eylemler nedeni ile soruşturma yapılması gereken bir durum bulunmadığı belirtilmekte, mütalaa verilen eylemlerin ise hangi suç ve yıl için verildiği açıklanmaktadır.
    Yargıtay 11. Ceza Dairesi eski kararlarında doğru olarak zamanaşımı dolsa bile mütalaa alınmadan yapılan yargılama ve verilen kararları bozmakta iken bu kararından “dosya yerel mahkemeye gittiğinde, ilgili idarenin, dosya içeriğine göre mütalaa verilecek bir durum olmasa bile yıllarca süren yargılama ve ortada mütalaa istenmesi yönünde bir Yargıtay kararının varlığı nedeni ile mütalaa vermemezlik edemeyeceği, öte yandan mütalaa verilmesede sonucun değişmeyeceği nasılsa düşme kararı verileceği veya verilen mütalaa üzerine mahkeme başkaca hiçbir işlem yapmadan düşme kararı verileceği” gibi gerekçelerle dönmüş ise de kanaatimizce önceki kararları Vergi Hukukundaki düzenlemelerin mantığına ve hukuka daha uyun düşmektedir.
    Şöyle ki; Vergi Usul Hukukunda sahte belge kullanma ve sahte belge düzenleme suçları TCK’nin 204. maddesinde düzenlenen sahtecilik suçlarından farklı olup birbirinin seçimlik hareketi niteliğinde değildir. Bu suçların işleniş şekilleri farklı olduğu ve VUK’na göre her bir eylem farklı suç olarak düzenlendiği için her bir eylem yönünden vergi idaresinden VUK’nin 367. maddesi gereğince ayrı mütalaa alınması gerekmektedir. Mütalaa alınması gerekliliği VUK 367. maddesinin gerekçesinde “Hileli vergi suçları kamu davasına tahrik salahiyeti vatandaşın mali emniyet mülahazası ile bazı kayıtlara bağlanmıştır. Maliye Müfettişleri, Hesap Uzmanları ve Muavinleri ile Defterdarlar haricinde kalan inceleme yetkisine haiz memurların tetkik neticelerine bağlı bulundukları Defterdarın mütalaası ile birlikte savcılığa bildirmeleri ve savcının muttali olacağı belli hileli vergi suçları için, alakalı Defterdarlıktan inceleme istemesi bu sebep ve mülahaza ile yerinde görülmüştür. Diğer taraftan adalet cihazının tetkikine ve yetkisine tevdi olunan hileli vergi suçları için mali cezaların tatbiki gerekli olduğu da bir fıkra halinde belirtilmiştir." şeklinde açıklanmıştır.
    Görüldüğü gibi kanun koyucu bu suçlar yönünden genel usullerden ayrılma nedenini "vatandaşın mali emniyet mülahazası" yani mali güvenlik gerekçesine dayandırmıştır. Dava şartı olan mütalaanın verilmesi için süre öngörülmediğinden, yetkililer örneğin suçun zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile mütalaa vermekten de çekinemezler. Bu yollara başvurulmadan, mütalaanın dışında başka bir suçtan dava açılıp hüküm kurulması halinde, davanın erken sonuçlanması nedeni ile adil yargılamadan da söz edilemez. Sanığın belkide hakkında mütalaa verilmeyip hiç dava açılmayacak bir eylemi yönünden idarenin takdir yetkisini elinden almak, "nasıl olsa mütalaa verilir" varsayımıyla hareket etmek veya açılan davada verilen mütalaanın olaya ilişkin olup olmamasına bakılmaksızın düşme kararı vermek VUK.nin 367. maddesinde düzenlenen "mütalaa" kurumunun amacına, aykırı olacaktır. Çünkü bu suçlarda soruşturma evresinde toplanan kanıtlarla suç vasfı belirlendiği, dava açıldıktan sonra hemen hemen hiç vasıf değişikliği olmadığı için davanın hatalı açılması halinde haksız yargılamalara sebebiyet verilmesi ve davaların gereksiz yere uzamasına yol açılması nedeniyle adil yargılama ilkesine aykırılık oluşturacaktır. Bu nedenle mükellef vatandaş lehine konulan hükümler, davanın çabuk bitmesi gerekçesi ile gözardı edilemezler. Mütalaa alınmadan dosya içeriğini yansıtmayan ve usule aykırı düzenlenmiş iddianamedeki nitelemeye dayanılarak, farklı bir suç olan sahte fatura kullanma suçunun tarihi, düzenleme suçunun tarihi olarak kabul edilip zamanaşımının dolduğu dolayısı ile olumsuz muhakeme şartının gerçekleştiğinden bahisle Yargıtay tarafından davaların düşürülmesi vatandaşın mali güvenliğinin bertaraf edilmesi gibi bir durumun ortaya çıkması tehlikesini doğuracaktır.
    Zamanaşımı olumsuz bir muhakeme şartı ise de açıklanan nedenlerle usulüne uygun açılmış bir dava olmadığında yani iddianamede belirtilen suçun, vergi suçu raporu ve buna uygun düzenlenmiş mütalayaa uygun olmaması nedeni ile iddianame dosya içeriğini yansıtmadığından sanığın iddianamede belirtilen suçunun zamanaşımına uğradığından bahsedilemez. Çünkü, Vergi Usul Kanununda düzenlenen sahte belge kullanma suçunun suç tarihi ile düzenleme suçunun tarihleri her zaman farklılık arzetmektedir. Bunlar birbirinden bağımsız suçlar olduğu ve birbirine dönüşmeyeceği için kullanma suçunun tarihi düzenleme suçuna, düzenleme suçunun tarihi de kullanma suçuna esas alınamaz. VUK’na göre iddianameden önce mütalaa alınması bu nedenle dava şartı kabul edilmiştir. Dava şartı gerçekleşmemiş ise CMK 223/8-son cümle gereğince soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının dosyayı vergi dairesine göndererek hangi suçtan mütalaa verildiğini sorması ve verilen mütalaya uygun dava açması, mütalaa verilmez ise, kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermesi gerekirmektedir. Kovuşturma aşamasında mütalaaya uygun dava açılmadığı tespit edildiğinde ise henüz dava şartı gerçekleşmemiş olduğundan bu kez mahkemece durma kararı verilerek, iddianamede belirtilen suça uygun mütalaa verilip verilmeyeceğinin vergi idaresinden sorulması ve iddianamedeki suçtan dolayı sanığın yargılanmasına izin verilmesini sağlayan mütalaa alındıktan sonra yargılamaya devam edilmesi, mütalaa verilmez ise yine CMK 223/8. maddesi gereğince davanın düşürülmesi gerekmektedir.
    İnceleme konusu olayda vergi idaresince iddianame düzenlenmeden önce sahte belge düzenleme suçundan verilmiş mütalaa olmadığından, mütalaa bulunan sahte belge kullanma suçu da sahte belge düzenleme suçuna dönüşemeyeceğinden kullanma suçundan verilen mütalaaya konu suç tarihi de düzenleme suçunun tarihi olarak alınamaz. Bu nedenle iddianamede anlatılan sahte belge düzenleme suçunun suç tarihinin ne olduğu bilinmemektedir. Burada yerel mahkemece sahte belge düzenleme suçuna mütalaa verilip verilmeyeceği vergi idaresinden sorularak mütalaa verilmesi halinde suç tarihinin mütalaa ve ona dayanak olan belgeye göre tespit edilmesi gerekmektedir. Düzenleme suçundan verilecek mütalaaya göre belkide suç tarihinin tamamen değişmesi ve suçun zamanaşımına uğraması söz konusu olmayacaktır.
    Açıklanan nedenlerle öncelikle dava şartı olan mütalaa istenmesi, bilahare zamanaşımının değerlendirilmesi gerekmektedir. Mütalaa verilmeyipte dava şartının gerçekleşmeyeceği anlaşılırsa öncelikle bundan dolayı CMK 223/8 gereğince davanın düşürülmesi gerekir. Böylece hem gereksiz belkide haksız davalarla vatandaşların ekonomik yönden lekelenmesinin önüne geçilecek, yani ekonomik güvenliği sağlanacak hem de teknik bir konuda yanlış değerlendirme sonucu muhakeme şartının ortadan kalktığı gerekçesi ile davanın düşürülmesi nedeni ile suç işlemiş olan kişilerin yargılanmasının önünün kapatılması önlenecektir.
    Bu nedenlerle sayın çoğunluğun suçun zamanaşamına uğradığı ve kovuşturma engelinin oluştuğu gerekçesi ile davanın düşürülmesi kararına katılmadığımı saygı ile arz ederim.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi