10. Hukuk Dairesi 2011/17860 E. , 2013/1916 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti ile ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacıların vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanaklarından olan 2926 sayılı Yasanın ölüm aylığı koşullarına dair 23. maddesinin 4956 sayılı Yasanın 5073 sayılı Yasa ile değişik 56. maddesinin (d) bendi ile 28.01.2004 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmış,anılan Yasanın 54. maddesi ile 2926 sayılı Yasaya eklenen ek madde 3 ile 1479 sayılı Yasanın ölüm aylığı koşullarına ilişkin 41. maddesi de dahil bir kısım hükümlerinin 2926 sayılı Yasaya tabi sigortalılar hakkında da uygulanacağının belirtilmiştir.
1479 sayılı Yasanın 41. maddesinde yer alan “üç tam yıl prim ödeme” koşulunu “beş tam yıl prim ödeme” olarak değiştiren 619 sayılı KHK’nın 19.maddesinin Anayasa Mahkemesinin iptal kararıyla 08.08.2001 tarihinde yürürlükten kalkmasından sonra, anılan maddenin bu defa 4956 sayılı Yasanın 21. maddesi ile yeniden düzenlenerek ölüm aylığına hak kazanabilmek için “beş tam yıl prim ödeme” koşuluna yeniden yer verilmiş, anılan değişikliğe ilişkin düzenlemenin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe gireceğine dair 4956 sayılı Yasanın 57/b bendi, Anayasa Mahkemesinin 24.6.2004 gün ve 2004/18-89 sayılı kararıyla 1479 sayılı Yasanın 41. maddesinin 1. fıkrasının, 4956 sayılı Yasanın 21. maddesi ile değiştirilen (a) bendi yönünden Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilerek iptal kararının Resmi Gazetede yayımlandığı 23.11.2004 tarihinden başlayarak altı ay sonra 23.5.2005 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Bu şekilde oluşan yasal boşluk 02.07.2005 tarih ve 5389 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 4. maddesi ile 4956 sayılı Yasanın 57. maddesinin (a) bendine "1479 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası, 19," ibaresinden sonra gelmek üzere "21," ibaresinin eklenmiş bulunması ve aynı yasanın yürürlüğe dair 5. maddesinde, anılan 4. maddenin 02.08.2003 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir.
Sıralanan maddi ve hukuki olgulara göre, sigortalının ölüm tarihi 14.11.1997 olup, 2926 sayılı Yasanın 23/a maddesinin ölüm tarihinde yürürlükte bulunan hükmüne göre ölüm aylığı tahsisi için üç tam yıl prim ödeme koşulunun gerçekleşmiş olması gereklidir.
Mahkemece; yazılı talep şartına göre tahsis talebinde bulunulduğu 26.05.2009 tarihinde yürürlükte bulunan yasa hükmü 5510 sayılı Yasanın 32. maddesinin uygulanması gerektiği, anılan yasada öngörülen 5 yıllık süreye ilişkin koşulun gerçekleşmediği için davacılara ölüm aylığı bağlanmasının mümkün olmadığına ilişkin kabul kararı yerinde bulunmamıştır.
Sigortalının 01.05.1995-14.11.1997 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olduğu, sigortalılık süresinin 2 yıl 6 ay 13 gün olmakla üç tam yıl prim ödeme koşulunun gerçekleşmediği açıktır. Sigortalının askerlik süresi olan iki yılın borçlanılması talebinde bulunulduğu, Kurumca borçlanma ve tahsis taleplerinin 5 tam yıl prim ödeme koşulunun bulunulmadığından reddedilmesi üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Yargılama devam ederken Kurum tarafından çıkarılan genelge gereği prim borçlarının ödenmesini takip eden aybaşından aylık bağlandığının bildirilmesi üzerine, Mahkemece; ölüm tarihi itibariyle aylık bağlanması mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmiş, harç, yargılama giderleri ve vekalet ücreti davacı üzerinde bırakılmıştır.
24.04.1945 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 417 ve 426. maddelerinde açıkça belirtildiği gibi yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin yargılama sonunda haksız çıkan tarafa yükletilir. Zira haksız davranışta bulunan bir kimsenin bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması hukukun genel kurallarındandır.
Dava konusu olayda; askerlik borçlanma bedelinin hangi tarihte ödendiğine ilişkin belge dosyada bulunmamakta olup, ödeme tarihi belirlenip, ödemeyi takip eden aybaşından itibaren, davacılardan hak sahibi olduğu belirlenenlere ölüm aylığı bağlanmasına, öte yandan, davanın açılmasına neden olan Kurumun, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinden sorumlu olacağı gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 12.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.