Konut dokunulmazlığını ihlal - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2018/1007 Esas 2019/10948 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
18. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/1007
Karar No: 2019/10948
Karar Tarihi: 19.06.2019

Konut dokunulmazlığını ihlal - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2018/1007 Esas 2019/10948 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Mahkeme, konut dokunulmazlığını ihlal suçundan şikayetçi olan müştekinin vefatından sonra mirasçılarıyla sanık arasındaki uzlaşmanın sağlandığı belirtilerek davanın düşürülmesine karar veren yerel mahkemenin kararını bozdu. Mahkeme, CMK'nın 243. maddesinde yer alan düzenleme ile ölüm halinde katılmanın hükümsüz kaldığını ancak şahsa sıkı sıkıya bağlı olan ve ölüm nedeniyle hukuki sonuç doğuran şikayet hakkının hükümsüz hale getirilemeyeceğini belirtti. Kanuna aykırı olan yerel mahkeme kararı, dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderildi.
Kanun Maddeleri:
- TCK 73. madde: Kamu adına takibi mümkün olmayan suçların şikayete bağlı olduğunu belirtir.
- TCK 131/2. madde: Şikayetle takip edilen suçların ölüm halinde mirasçılara intikal edebileceğini belirtir.
- CMK 237 vd: Suçtan zarar görenlerin katılma hakkını düzenler.
- CMK 234. madde: Katılmayan şikayetçilerin bile tanıkların davetini isteme hakkına sahip olduğunu ancak kanun yollarına başvurma hakkının katılmaya bağlı olduğunu belirtir.
- CMK 243. madde: Katılmanın, katılanın şikayetinden vazgeçmesi veya ölmesi halinde hükümsüz kalacağını ve mirasçıların kat
18. Ceza Dairesi         2018/1007 E.  ,  2019/10948 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Konut dokunulmazlığını ihlal
    HÜKÜM : Düşme

    KARAR

    Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    Şikayet ile kamu davasına katılma, birbiriyle ilişkili, ancak farklı kavramlardır. Şikayet TCK’nın 73. maddesinden yola çıkıldığında, kamu adına takibi mümkün olmayan suçlar bakımından bir soruşturma ve kovuşturma şartı olup, fiile ilişkin ve kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Dolayısıyla kural olarak mirasçılara intikal etmez. (istisnası TCK"nın 131/2. maddesinde kabul edilmiştir). Takibi şikayete bağlı suçlar yönüyle, eksikliği soruşturmaya (bu nedenle de olası bir kovuşturmaya) engeldir. Katılma ise (CMK 237 vd), suçtan (doğrudan doğruya) zarar gören, mağdur veya malen sorumlunun ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikayetçi olduklarını bildirmeleri suretiyle, Cumhuriyet Savcısı"nın yanında ancak ondan bağımsız olarak bireysel iddia makamını işgal etmelerini ifade eder. Kanuna göre katılma ancak kovuşturma evresinde mümkün olup, muhattabına davaya ilişkin çeşitli hak ve yollar tanımaktadır. Katılma hakkının kullanılmaması, şikayeti ortadan kaldırmamakta ancak yargılama sürecine ilişkin bazı hak ve yetkilerini kullanılamamasına neden olmaktadır. Örneğin CMK’nın “mağdur ile şikayetçinin hakları” başlıklı 234. maddesindeki düzenlemelere göre, şikayetçi davaya katılmasa da tanıkların davetini isteme hakkında sahip olmasına karşın, davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma hakkı davaya katılmış olma koşuluna bağlıdır.
    Katılma hakkından vazgeçmek ve katıldıktan sonra bu hakkın geri alınması da mümkündür. Yukarıda da belirtildiği üzere şikayet ile katılma farklı olduklarından, aksinin talep edildiği anlaşılmıyorsa, katılma hakkından vazgeçme şikayet hakkını düşürmez. Ancak şikayete bağlı suçlar açısından, katılmayla birlikte şikayet de geri alınmış ise kovuşturma şartı kalmayacağı için, kamu davası da sona erer. Şikayet hakkı geri alınmamış ise dava devam eder (ONURSAL Sami, Kamu Davasına Müdahale, İstanbul, 1968’den aktaran CENTEL Nur/ZAFER Hamide, Ceza Muhakemesi Hukuku, İstanbul, 2010, s. 810)
    CMK"nın 243. maddesinde yer alan “Katılan, vazgeçerse veya ölürse katılma hükümsüz kalır. Mirasçılar, katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilirler.” şeklindeki düzenleme ise; katılma kararından sonraki bir süreçte katılanın şikayetinden vazgeçmesi veya ölmesi halinde katılmanın hükümsüz kalacağına ilişkindir. Ayrıca mirasçıların da katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilecekleri öngörülmüştür. Görüldüğü üzere bu düzenlemeyle şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olan şikayet hakkının ölümle sona ermeyeceği, ancak şikayetçinin ölüm halinin katılma kararını hükümsüz hale getireceği ifade edilmektedir.
    Bu açıklamalar doğrultusunda, inceleme konusu somut olayda, müşteki ...’nun kollukta vermiş olduğu ifadesinde, sanık ...’ndan şikayetçi olduğunu, uzlaşmak istemediğini beyan etmiştir. Suçtan zarar gören müşteki ...’nun vefat etmeden önce özgür iradesi ile ortaya koyduğu şikayetçi olduğuna ve uzlaşmak istemediğine ilişkin beyanı hukuken geçerli olup, ölüm nedeniyle yok hükmünde sayılamayacağı gibi ayrıca mirasçılarına yönelik uzlaşma girişiminde bulunulması da gerekmemektedir. TCK’nın 131/2. maddesindeki düzenlemenin somut olayda uygulanma yeri olmadığı gibi, CMK’nın 243. maddesindeki husus da katılmaya ilişkindir. CMK’nın 243. maddesine göre ölüm halinde katılma hükümsüz kalacaktır. Bu durumun şahsa sıkı sıkıya bağlı olan ve ifade edildiği tarihte hukuki sonuç doğuran şikayet hakkını hükümsüz hale getirmeyeceği gözetilmeden anılan Kanun maddesi yanlış yorumlanarak, sanık hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan müştekinin mirasçısı ile sanık arasında uzlaşmanın sağlandığı belirtilerek yazılı biçimde davanın düşürülmesine karar verilmesi,
    Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısı"nın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 19/06/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.










    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.