Esas No: 2015/2348
Karar No: 2016/285
Karar Tarihi: 09.03.2016
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/2348 Esas 2016/285 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
##########
MAHKEMESİ :##########İş Mahkemesi
##########
##########
##########
Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ..... İş Mahkemesince mahkemenin yetkisizliğine dair verilen 18.03.2014 gün ve 2013/408 E. 2014/95 K. sayılı kararın incelenmesi .........tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay ..........Dairesinin 15.09.2014 gün ve 2014/11828 E. 2014/17436 K. sayılı ilamı ile;
“…Dava, iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, yetkisizlik kararı verilerek dava dosyasının davalı şirketin yerleşim yeri olan Çekmeköy/İstanbul adresi itibariyle ....... Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, yetkili mahkemenin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 447/2.maddesine göre "Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır" hükmü gereğince uyuşmazlığın 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 5 ve 15. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun yetkiye ilişkin hükümleri doğrultusunda çözüme kavuşturulması gerekir.
HMK"nın "Genel Kural" başlıklı 5. maddesine göre mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir. Yetkiye ilişkin hükümleri saklı tutulan Kanunlardan birisi de 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"dur. 5521 sayılı Kanun"un 5. maddesinde "İş Mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikâmetgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşmeler muteber sayılmaz" hükmü yer almaktadır. Kanun"un 15. maddesinde ise bu Kanunda sarahat bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı bildirilmiştir. Genel yetki kuralı dışında düzenleme öngörülmemiş olması karşısında, HMK"da yer verilen özel yetkiye ilişkin düzenlemelerin İş Mahkemelerinin yetkisinin belirlenmesinde dikkate alınması gerekmektedir.
HMK"nın "Haksız Fiilden Doğan Davalarda Yetki" başlıklı 16. maddesine göre haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
5521 sayılı Kanun"un 5. maddesinde, bu maddeye aykırı sözleşmenin muteber olmadığı belirtilmek suretiyle yetkinin kesin ve kamu düzenine ilişkin olduğu belirtilmiş ise de iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davalarda HMK"nın 16. maddesinin uygulanma yeri olup olmadığının tartışılması gerekmektedir.
İş Hukuku Yargılama Kurallarının, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Mevzuatının temel prensibi olan "işçinin korunması temel ilkesi" ne uygun düşecek biçimde yorumlanması Anayasa"nın 2. maddesinde tanımını bulan Sosyal Hukuk Devleti"nin gereğidir. 5521 sayılı Kanun"un 5. maddesinde yer alan yetki kuralı ve sözleşme yasağı; işçilerin çalışmalarından doğan alacak ve tazminat haklarını en az giderle ve mümkün olan süratle elde etmelerine ve sözleşmelere işçi aleyhine yetki kuralı konulmasına engel olmaya yönelik olup diğer yasalar ile işçiler yararına getirilen düzenlemelerin uygulanmasına engel olacak biçimde veya genele yönelik getirilen bir hakkın işçiler yönünden uygulanma imkanını ortadan kaldıracak biçimde dar yorumlanması doğru değildir.
1086 sayılı HUMK"un 21. maddesinde yer almayan ve zarar görene haksız fiilden doğan davasını zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da yerleşim yeri mahkemesinde açma imkanı veren HMK"nın 16. maddesi 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup önceden planlaması veya iradesi olmaksızın zarara uğrayan mağdurun kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava açmak suretiyle hak araması kolaylaştırılmak istenmiştir.
İş Mahkemelerinde açılacak davalarda özel Kanun niteliğindeki 5521 sayılı Kanun"un yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanma önceliği bulunmakta ise de; yine aynı Kanun"un 15. maddesine göre bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde uygulanma yeri olan ve genel Kanun niteliğinde bulunan 6100 sayılı HMK"nın 16. maddesi ile sonradan getirilen ve 01.10.2011 tarihinden itibaren haksız fiil sonucu zarara uğrayanlara haksız fiilden kaynaklanan davalarını yerleşim yeri mahkemelerinde açma imkanı tanıyan hükmün; özel Kanun ile getirilen seçimlik yetkiyi Sosyal Hukuk Devleti"nin gereklerine ve "işçinin korunması temel ilkesi" ne uygun ve karşılaştırmalı hukuktaki benzerlerinde olduğu gibi işçi yararına genişlettiği kabul edilerek HMK"nın 16.maddesinin, 5521 sayılı Kanun"un 5. maddesi ile tanınan seçimlik yetki kuralının yanında (ilaveten) uygulanması gerektiği kabul edilmelidir.
Somut olayda, davacının yerleşim yeri Akdeniz/Mersin olduğundan davacının seçimlik hakkını HMK"nın 16. maddesine göre yerleşim yerinin yargı çevresi olarak bağlı bulunduğu Mersin İş Mahkemesi"nde dava açarak kullanması hukuka uygun olup, mahkemece davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...”
gerekçesiyle oyçokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
##########
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, kaynak ustası olan davacının davalılardan asıl işverene ait Denizli-Sarayköy adresindeki işyerinde çalışırken iş kazası geçirdiğini belirterek maddi ve manevi tazminatın davalılar asıl ve alt işverenden müşterek ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılardan alt işveren Mekanik Ltd Şti vekili, İş Mahkemeleri Kanunu"nun 5. maddesi gözetilmek suretiyle şirketlerinin ticaret sicil memurluğu kayıtlarında da yer alan yerleşim yeri adresinin İstanbul Çekmeköy"de olması nedeniyle İstanbul Anadolu İş Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuş, diğer davalı asıl işveren Zorlu AŞ vekili davacı ile aralarında işçi işveren ilişkisi bulunmaması nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı işverenin ticaret sicilinde de kayıtlı yerleşim yeri adresinin Çekmeköy-İstanbul olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine, dosyanın İstanbul Anadolu İş Mahkemesine gönderilmesine dair verilen karar davacının temyizi üzerine Özel Daire tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle oyçokluğuyla bozulmuş, mahkemece önceki gerekçeler tekrarlanmak suretiyle mahkemenin yetkisizliğine ilişkin kararda direnilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 5. maddesinde yer alan yetki kuralının kesin yetki olup olmadığı, iş kazasından kaynaklanan tazminat davaları yönünden 6100 sayılı Kanun"un özel yetki kurallarının uygulama yeri bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)"nun "Genel Kural" başlıklı 5. maddesine göre,
“Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir.”
Buna göre anılan madde ile özel kanunlardaki yetkiye ilişkin hükümler saklı tutulmuştur. Yetkiye ilişkin hükümleri saklı tutulan özel kanunlardan olan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5. maddesi uyarınca;
“İş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz.”
Öte yandan anılan Kanunun 15. maddesi;
“Bu Kanunda sarahat bulunmıyan hallerde Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
5521 sayılı Kanun"un 5. maddesinde, bu maddeye aykırı sözleşmenin muteber olmadığı belirtilmek suretiyle yetkinin kesin ve kamu düzenine ilişkin olduğu belirtilmiş ise de anılan Kanunun 15. maddesi uyarınca 5521 sayılı Kanun"da iş mahkemelerinin yetkisinin belirlenmesinde genel yetki kuralı dışında düzenleme öngörülmemiş olması karşısında, HMK"da yer verilen özel yetkiye ilişkin düzenlemelerin de dikkate alınması gerekmektedir.
Bu aşamada uyuşmazlığın çözümünde iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davalarda HMK"nın 16. maddesinin uygulanma yeri olup olmadığının da ayrıca tartışılması gerekmektedir.
Bu yönde belirtilmelidir ki iş hukuku yargılamasına ilişkin kuralların İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Mevzuatının temel prensibi olan işçinin korunması temel ilkesine uygun düşecek biçimde yorumlanması Anayasa"nın 2. maddesinde tanımını bulan sosyal hukuk devletinin gereğidir. 5521 sayılı Kanun"un 5. maddesinde yer alan yetki kuralı ve sözleşme yasağı; işçilerin çalışmalarından doğan alacak ve tazminat haklarını en az giderle ve mümkün olan süratle elde etmelerine ve sözleşmelere işçi aleyhine yetki kuralı konulmasına engel olmaya yönelik olup işçiler yararına getirilen düzenlemelerin uygulanmasına engel olacak veya genele yönelik getirilen bir hakkın işçiler yönünden uygulanma imkanını ortadan kaldıracak biçimde dar yorumlanması doğru değildir.
Nitekim 1086 sayılı HUMK"un 21. maddesinde yer almayan ve zarar görene haksız fiilden doğan davasını zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da yerleşim yeri mahkemesinde açma imkanı veren HMK"nın 16. maddesi 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup önceden planlaması veya iradesi olmaksızın zarara uğrayan mağdurun kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava açmak suretiyle hak araması kolaylaştırılmak istenmiştir.
Buna göre iş mahkemelerinde açılacak davalarda özel kanun niteliğindeki 5521 sayılı Kanun"un yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanma önceliği bulunmakta ise de; yine aynı Kanun"un 15. maddesine göre bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde uygulanma yeri olan ve genel kanun niteliğinde bulunan 6100 sayılı HMK"nın 16. maddesi ile sonradan getirilen ve 01.10.2011 tarihinden itibaren haksız fiil sonucu zarara uğrayanlara haksız fiilden kaynaklanan davalarını yerleşim yeri mahkemelerinde açma imkanı tanıyan hükmün seçimlik hakkı sosyal hukuk devletinin gereklerine; işçinin korunması temel ilkesine uygun ve karşılaştırmalı hukuktaki benzerlerinde olduğu gibi işçi lehine genişlettiği kabul edilerek HMK"nın 16.maddesinin, 5521 sayılı Kanun"un 5. maddesi ile tanınan seçimlik yetki kuralının yanında (ilaveten) uygulanması gerektiği kabul edilmelidir.
Yukarıdaki açıklamaların ışığında somut uyuşmazlığın incelenmesinde, davacının yerleşim yeri Mersin olduğundan seçimlik hakkını HMK"nın 16. maddesine göre yerleşim yerinin yargı çevresi olarak bağlı bulunduğu Mersin İş Mahkemesinde dava açarak kullanması hukuka uygun olduğundan yerinde olmayan gerekçeyle yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, kanun koyucunun her durumda 5521 sayılı Kanun hükümlerinin geçerli olduğunu, diğer kanunlardaki yetki kurallarının uygulanmayacağını belirtmek istediğini; ayrıca 5521 sayılı Kanunda yetki konusu düzenlenmiş olduğuna göre, yetki bakımından HMK ya gitmeye gerek bulunmadığını aksi halde 15. maddenin anlamsız hale geleceğini; iş hukukunun işçiyi koruma işlevinin, açık bir düzenleme bulunmadıkça, kıyas veya yorum yoluyla iş yargılamasında da uygulanmasını gerektirmemesi nedeniyle Mersin mahkemelerinin yetkili olmadığı gerekçesiyle direnme kararının onanması gerektiği yönünde görüş bildirilmiş ise de bu görüş yukarıda açıklanan gerekçelerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Bu durumda tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre davacının seçimlik hakkını 6100 sayılı HMK"nın 16. maddesine göre yerleşim yerinin yargı çevresi olarak bağlı bulunduğu Mersin İş Mahkemesinde dava açarak kullanması hukuka uygun olup, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 09.03.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
...........
KARŞI OY
Somut olayda davacı işçi, alt işveren olan davalı Mekanik Taahhüt Grubu İnşaat San.ve Tic.Ltd.Şti. ye ait Denizli’deki işyerinde çalışmakta iken, iş kazası geçirmiştir. Davalı alt işveren ile asıl işveren olduğu iddia edilen davalı Zorlu Endüstriyel Enerji Tesisleri İnş Tic.A.Ş.nin merkezleri İstanbul’dadır. Dava, davacının yerleşim yerinin bulunduğu ....iş mahkemesinde açılmıştır.
.iş Mahkemesi, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesine göre yetkili mahkemenin İstanbul veya Denizli olduğu, davanın yetkisiz yer mahkemesinde açıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Özel Daire, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16.maddesi gereğince haksız fiilden zarar grenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğu, işçi olan davacının avantajlı olan bu yetki kuralından yararlanması gerektiğinden söz edilerek kararı bozmuştur.
Kanunun ifadesinden, kanunda belirtilen yer veya yerler dışında başka bir yerde açılamayacağı anlaşılan davalarda yetki kuralları kesin yetki kurallarıdır. Kesİn yetki olarak tek bir mahkeme öngörülebileceği gibi birden fazla mahkeme de öngörülmüş olabilir(PEKCANITEZ, Hakan/ATALAY, Oğuz/ÖZEKES,Muhammet, Medeni Usul Hukuku, 14.Bası, Ankara 2013, s.172). Kesin yetki kuralları bulunan bir dava yalnız kesin yetkili mahkemede açılabilir (PEKCANITEZ/ATALAY/ÖZEKES, s.175; ARSLAN, Ramazan/YILMAZ, Ejder/AYVAZ TAŞPINAR, Sema, Medeni Usul Hukuku, 1.Bası, Ankara 2016, s.220).
İş mahkemelerinde yetki 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiştir. Buna göre “İş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz”.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 17.02.2010 gün ve 2010/9-52-89 sayılı kararında da belirtildiği üzere 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun gerekçesinde mahkemenin yer itibariyle yetkisi konusundaki hükmün kamu düzenine ilişkin olduğu maddenin gerekçesinde açıkça ifade edildiğine ve 5.maddede belirtilen yetki kuralına aykırı sözleşmelerin geçersiz olduğu belirtildiğine göre kanun koyucu iradesine ters düşecek ve sözü edilen hükmün ihlali anlamına gelebilecek yorumlara değer verilemez. Kamu düzenine ilişkin ve kesin olan yetki kuralına aykırı sözleşme yapılamaz. Mahkeme yetkisizliğini her zaman kendiliğinden gözetir. Taraflar da duruşma bitinceye kadar yetki itirazında bulunabilirler.
Yargıtay 5521 sayılı Kanunun 5.maddesinde öngörülen yetki hükmünün kamu düzenine ilişkin olduğunu kabul etmiştir (HGK. 27.3.2968 ve 193-192, 17.02.2010 ve 2010/9-52-89; 7.HD 06.05.2013 ve 2013/13387-2013/8053; 9.HD 26.03.2009 ve 2007/37169-2009/8055, 07.06.2011 ve 2011/26233-2011/16980 ;22.HD 08.05.2012 ve 2011/16162-2012/9158, 22.12.2004 ve 2014/34325- 2014/36391 sayılı kararlar).
Türk Hukuk Öğretisinde de sözü edilen yetki kuralının kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle sözleşme ile sadece ikametgâh veya işyeri mahkemesinin yetkisinin kaldırılmasının değil, bunların yetkilerine dokunmaksızın bir başka yer mahkemesinin yetkili kılınmasının da bu kurallara aykırılık oluşturacağı kabul edilmektedir ( KURU Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Bası, İstanbul 2001, s.1022; MOLLAMAHMUTOĞLU Hamdi, İş Hukuku, 3.Bası, s.134; SÜZEK Sarper, İş Hukuku, 3. Bası, İstanbul 2006, s. 92; ŞAHLANAN Fevzi “İş Mahkemeleri ve İş Yargılaması”, Cumhuriyetin 75. Yılında Endüstri İlişkilerinde ve Emek Piyasalarının Düzenlenmesinde Devletin Rolü ve İşlevleri, TEİD, III. Uluslar arası Endüstri İlişkileri Kongresi, 14-16 Ekim 1998, s.121; TUNCAY, Can, İş Mahkemelerinin Yetkisi ve Sözleşme Yasağı, IHD, C.I, Eylül 1969, S.9. sh.765).
5521 sayılı Kanunun 15.maddesinde yer alan; “Bu Kanununda sarahat bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümleri uygulanır” kuralından hareketle, İş Mahkemelerinin yetkisi konusunda yapılacak sözleşmelerin geçerli olacağı kabul edilemez. Çünkü iş mahkemelerinin yer bakımından yetkisi konusu 5521 sayılı Kanunda açık ve kesin bir şekilde düzenlenmiştir. İş Mahkemeleri Kanununun düzenlediği özel yetki kurallarında, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanmasını gerektirir bir boşluk veya belirsizlik bulunmamaktadır (HGK.24.04.2013, 2012/9-1435, 2013/569).
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, özel kanunlardaki kesin yetki kurallarını ortadan kaldırmamış; diğer kanunlarda yetkiye ilişkin kuralların saklı olduğunu açıkça belirtmiştir(HMK.m.5).
İş kazası işverenin haksız fiili olarak da nitelendirilebilir ise de, aynı zamanda işverenin gözetme borcuna aykırı davranışından kaynaklandığından sözleşmeye aykırılık da söz konusu olmaktadır. Başkasını zarara uğratan olay, hem sözleşmeden doğan hem de haksız eylemden doğan sorumluluğun koşullarını içerebilir. Davacı, hem sözleşmeye hem de haksız fiile dayanabileceğinden sözleşmeden doğan hak ile haksız fiilden doğan hakların yarışması söz konusu olmaktadır(TANDOĞAN, Haluk,Türk Mes’uliyet Hukuku (Akıt Dışı ve Akdi Mes’uliyet), Ankara,1961, s.529-530).
Hakların yarışmasında zarar gören ister sözleşmeden doğan haklarını, isterse haksız fiilden doğan haklarını isteyebilir. Ancak her iki hukuki sebebe dayanarak çifte tazminat isteyemez. Hakların yarışması söz konusu olduğunda işçi dilerse haksız fiile dilerse sözleşme sorumluluğuna dayarak zararını isteyebilecektir. Ancak ister haksız fiile ister sözleşme sorumluğuna dayansın yetkili mahkeme 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununda öngörülen kesin yetki kurallarına göre belirlenmelidir. Zira, anılan Kanunun 5.maddesinde “iş mahkemelerinde açılacak her dava” denilmek suretiyle, davanın hukuki sebebine göre yetkili mahkemenin belirlenmesine imkan tanımamıştır.
Kaldi ki, davacı dava dilekçesinde haksız fiile değil, sözleşme sorumluluğuna dayanmıştır. Davacı işçinin sözleşme sorumluluğuna göre tazminat talebinde bulunması zamanaşımı, ispat yükü ve asıl işverenin sorumluluğu bakımından daha lehinedir. Davacının haksız fiilden doğan hak talebinde bulunduğunu açıkça belirtmediği durumda, aleyhine olan hukuki sebebe göre uygulama yapılması mümkün değildir. Böyle bir durumda, mahkemenin yetkisi ve maddi hukuka ilişkin uyuşmazlığın haksız fiil hükümlerine göre çözümlenmesi doğru olmaz.
Özel Dairenin mahkemenin yetkisini haksız fiil hükümlerine göre, maddi hukuka ilişkin uyuşmazlığı ise sözleşme sorumluluğuna ilişkin kurallara çözümlemesi durumunda ciddi bir çelişki ve hukuka aykırılık söz konusu olacaktır.
Kesin yetki kuralı taraflardan birinin zayıf olduğu düşüncesiyle bertaraf edilemez. Anayasamızın 142.maddesinde öngörülen mahkemelerin işleyiş ve yargılama usullerinin kanunla belirleneceğine ilişkin hüküm, usul kuralları konusunda hâkime takdir yetkisi tanımamıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, işçi lehine yorum ilkesi usul hukukunda değil, maddi hukuk alanında uygulanan bir ilkedir.
İş Mahkemeleri Kanununda öngörülen yetki kuralının zarar gören bakımından kesin olmadığı kabul edilirse, işverenin de zarar gören olarak işçi aleyhine kendi yerleşim yerinde dava açması mümkün hale gelecektir. Böyle bir uygulama ise işçinin mağduriyetine yol açacaktır.
Sonuç olarak, işçi veya işveren arasında iş sözleşmesinden veya kanundan doğan hak uyuşmazlıklarında, 5521 sayılı Kanunun 5.maddesinde öngörüen kesin yetki kuralına göre yetkili mahkemenin belirlenmesi gerekir. İş kazalarından doğan tazminat davaları yönünden sözü edilen kesin yetki kurallarına aykırı olarak, 6100 sayılı Kanunda yer alan yetki kuralları uygulanamaz. Somut olayda Mersin iş mahkemesi yetkisiz olup, yetkili mahkeme Denizli veya İstanbul iş mahkemeleridir. Mahkemenin direnme kararının yerinde olduğu, onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan Sayın Çoğunluğun aksi yönündeki kararına katılamıyoruz.
##########
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.