21. Hukuk Dairesi 2015/20933 E. , 2017/627 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı temyizine gelince;
Dava, davacı sigortalının, 18.04.2010 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu meydana gelen sürekli iş göremezliği iddiası ile maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 60.230,29TL maddi tazminatın ve 30.000,00 TL manevi tazminatın 18.04.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. 5510 sayılı yasanın 21/4. maddisine göre ise “... İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Dosya kapsamından, mahkemece alanında uzman bilirkişilerden oluşan heyetten alınan 30.04.2014 tarihli kusur raporunda; olayda otobüs sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunun ve işveren olan davalı şirketin olayın meydana gelmesinde alabileceği bir tedbirin bulunmadığının bildirildiği, mahkemece hükme esas alınan 01.12.2014 tarihli hesap raporunda, işveren %100 oranında kusurlu kabul edilerek hesaplama yapıldığı, hesaplanan gerçek zarardan Kurum tarafından gönderilen tüm peşin sermaye değerlerinin düşüldüğü anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacı için hesaplanan maddi zararlardan rücuya tabi Kurum tahsislerinin düşülmesi gerektiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf; düşülmesi gereken bu Kurum tahsisinin rücuya tabi miktarının belirlenmesinde yaşanmakta olup 5510 Sayılı Yasa"nın 21/4 maddesinde açıkça, iş kazasının üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmesi halinde sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin “yarısının” rücuya tabi olacağı düzenlenmiştir. Burada tartışılması gereken diğer bir husus da üçüncü kişi kavramından neyin anlaşılması gerektiğidir ki; ilgili yasa metni ve başlığından anlaşıldığı üzere işveren dışındaki herkes üçüncü kişidir. Hal böyle olunca iş bu dosyada yargılama konusu iş kazasında kusuru bulunan dava dışı otobüs sürücüsünün üçüncü kişi sıfatını taşıdığı açıktır. Bu kapsamda, davacının hesaplanan maddi zararından Kurum tahsisinin tenzili sırasında 5510 sayılı Yasa"nın 21/4 maddesi de gözetilerek, otobüs sürücüsünün üçüncü kişi olduğu da dikkate alınarak, ilk peşin sermaye değerinin rücuya tabi kısmının düşülmesi gerekmektedir.
Öte yandan; gerekçeli kararın hüküm kısmında olay tarihi olarak 18.04.2014 yazılması da isabetsizdir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı"ya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalı"ya yükletilmesine,
06.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.