5. Ceza Dairesi 2015/6379 E. , 2017/1212 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : ... (rüşvet alma, görevi kötüye kullanma), ... (rüşvet alma), ..., ..., ... (rüşvet verme)
HÜKÜM : Sanıklar ... ve ...in zincirleme rüşvet suçundan mahkumiyetlerine, sanık ..."in görevi kötüye kullanma, diğer sanıkların atılı suçlardan beraatlerine
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Mağdur kavramı gibi kanunda açıkça tanımlanmamış olan "suçtan zarar görme" kavramının, gerek Ceza Genel Kurulu, gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında; "suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali" olarak anlaşılıp uygulandığı, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği, bu hususun, Ceza Genel Kurulunun 11/04/2000 gün ve 65–69, 22/10/2002 gün ve 234–366, 04/07/2006 gün ve 127–180, 03/05/2011 gün ve 155–80, 21/02/2012 gün ve 279–55 ile 15/04/2014 gün ve 599-190 sayılı kararlarında; “dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edildiği ve Ceza Genel Kurulunun 25/03/2003 gün ve 41–54 sayılı kararında da “tazminat ödenmesi, itibar zedelenmesi ve güven kaybı” gibi dolaylı zararlara dayanarak kamu davasına katılmanın olanaklı olmadığının kabul edilmesi karşısında; iddianame içeriğine göre atılı suçlardan müdahil sıfatını alabilecek surette doğrudan zarar görmesi söz konusu olmayan ...Denizcilik ve Ticaret A.Ş., ... Liman İşletme A.Ş.,... A.Ş.’nin usulsüz olarak müdahilliklerine karar verilmesi hükümleri temyiz hakkı vermeyeceğinden,
vekilinin temyiz taleplerinin CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, incelemenin Maliye Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı adına Hazine vekili, sanıklar .. ve... müdafiilerin temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanıklar ..., ... ve ... haklarında kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Gerekçeli karar başlığında hatalı yazılan sanık ... müdafiin bilgilerinin mahallince düzeltilmesi olanaklı görülmüş, 5237 sayılı TCK"nın 6352 sayılı Yasa değişikliği öncesinde rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde “rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır.” denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlanmasının veya kişilerin bu şekildeki iş için kamu görevlisine çıkar temin etmelerinin rüşvet tanımından çıkarılması, UYAP kayıtlarında yapılan incelemede Tekirdağ C.Başsavcılığının 2008/4344 soruşturma sayılı dosyası ile ... hakkında açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/11/2010 gün ve 2010/159 sayılı kararıyla sanığın beraatine karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin 16/12/2010 tarihinde kesinleştiğinin anlaşılması, Gemi Sörvey Kurulu Uzmanı... . tarafından kurum müfettişliğine yazılan 16/04/2008 günlü cevabi yazı içeriği nazara alındığında, bu durumda diğer koşulların ve sübutun varlığı halinde sanıkların üzerine atılı eylemin görevi kötüye kullanma ve iştirak suçunu oluşturabileceği, görevi kötüye kullanma suçunun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı itibariyle 5237 sayılı TCK"nın 66/1-e maddesine göre 8 yıl asli zamanaşımı süresine tabi olduğu, sanıkların ilk savunmalarının alındığı 22/09/2008 tarihi ile inceleme günü arasında belirtilen sürenin gerçekleştiği, başkaca zamanaşımını kesen sebebin bulunmadığı anlaşıldığından ve temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322/1 ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri uyarınca açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE,
Sanık ... hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle hakkında verilen beraat hükmü usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
Sanıklar ... ve ... hakkında rüşvet suçundan kukullanıldığının anlaşıldığı, 22/04/2013 günlü bilirkişi raporunda; “1. Martaş limanında palamar botunun batmasında sanıkların sorumluluklarının bulunmadığı, işlenen fiillerde somut olarak herhangi bir usulsüzlük görülmediği, 2. Çok küçük ebattaki palamar botunun gemilerin yanaştırılmasında sadece halat alıp verme işlemini yapmış olduğu, gemileri yanaştırmak veya kaldırmak için kesinlikle itme gücüne sahip olmadıkları anlaşılmakla, bu fiilde de herhangi bir usulsüzlük öngörülmediği, 3. Martaş iskelesindeki doldurulmuş alana yapılan 5. Nolu iskele olarak anılan rıhtımda, gemilerin tahliye ve yükleme yapmayıp sıra beklemek amacıyla bekletildiklerinin” mütalaa edildiği, Tekirdağ Liman Başkanlığının 02/07/2013 gün ve 586 sayılı yazısında bilirkişi raporunun birinci ve ikinci maddesindeki konulara ilişkin itirazlarının olmadığının ancak üçüncü maddede belirtilen tespitin hatalı olduğunun, usulsüz kullanım olduğunun ve kamu zararı teşkil etmediğinin belirtildiğinin anlaşılması karşısında, öncelikle iddia edilen eylemlere ilişkin olarak sanık ...’in sorumluluğunun ve mevzuat gereğince yapması gereken uygulamaların ne olduğunun açıklığa kavuşturulması, rüşvet suçunun kanıtı kabul edilen telefon kayıtlarındaki sözlerin yorumu gerektirmeyecek biçimde rüşvet suçunun anlaşma da dahil tüm unsurlarını ne şekilde ortaya koyduğu açıklanıp, para verme fiiline ilişkin ilk görüşme tarihinin 14/04/2007 olduğu nazara alındığında, 19/05/2007 tarihinde (kullanım amacına aykırı şekilde gemi çektirilirken) batan palamar botu için yasal işlem yapmama karşılığında 2.500 TL nakit parayı banka aracılığıyla alma fiilinin bu eylemle örtüştürülemeyeceği gözetilip, bütün deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle görevin gereklerine aykırı hareket edilmesi için hangi iş ve işlem nedeniyle menfaat temin edildiği ya da rüşvet anlaşmasına varıldığı karar yerinde denetime imkan verecek biçimde gerekçeleriyle gösterilerek sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik soruşturma ve yetersiz gerekçelerle, dava konusu suç nedeniyle haklarında soruşturma yapılarak şüpheli olarak beyanları alınan tanıkların yemin verilmeden dinlenilmeleri gerektiği gözetilmeden 5271 sayılı CMK"nın 50/1-c maddesine de aykırı hareket edilerek yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması,
Kabule göre de;
Ayrı ayrı rüşvet anlaşması yapılmadığı müddetçe başlangıçta kararlaştırılan menfaatlerin farklı zamanlarda sağlanmasının birden fazla rüşvet suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden, rüşvet anlaşmalarının farklı zamanlarda yapıldığına ilişkin delillerin nelerden ibaret olduğu açıklanmadan sanıklar hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini,
Katılan sıfatını alabilecek surette doğrudan zarar görmesi söz konusu olmayan ...Denizcilik ve Ticaret A.Ş.,...Liman İşletme A.Ş., ... A.Ş.’nin usulsüz olarak kamu davasına katılmasına ve lehlerine vekalet ücreti takdirine karar verilmesi,
Sanık ... hakkında TCK’nın 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilirken infaz edilecek süre belirlenmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı kararın Resmi Gazetenin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş
olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafiileri ve katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.