10. Hukuk Dairesi 2013/1179 E. , 2013/1828 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2010/475-2012/727
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 9, 10, 26. maddesidir. Mahkemece bozma kararı öncesi makine, fizik ve elektrik-elektronik mühendisi iş güvenliği uzmanı bilirkişi heyetince tanzim edilen 01.08.2006 tarihli kusur raporu esas alınarak hüküm kurulmuş ise de, olayın oluş şekli itibariyle, sigortalıyı gece vakti ağır ve tehlikeli işlerde iş güvenliği konusunda eğitmeden ve denetim altında bulundurmadan çalıştıran işverenin baskın kusurlu olduğunun belirgin bulunması karşısında, anılan kusur raporu hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece, bozma sonrası alınan kusur raporları da gözetilerek, iş kazasının oluşumunda işverenin kusur durumu saptanarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
3-Kabule göre de;
A)Davalının, sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değeri yönünden, Kurumun onay tarihi olan 28.02.2005 tarihinden itibaren, geçici iş göremezlik ödeneği yönünden de ödeme tarihi olan 20.05.2004 tarihinden itibaren faizle sorumlu tutulması gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu geçici iş göremezlik ödeneği yönünden faizin başlangıç tarihinin 28.02.2005 tarihi olarak belirlenmesi;
B)Yargılama aşamasında davalı tarafından ödenen 8000,00 TL.’nin gelirin onay tarihi olan 28.02.2005 tarihinden ödeme tarihine kadar geçen süreye yönelik yasal faiz miktarından davalının sorumlu olduğunun düşünülmemesi;
C)506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” ibareleri, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas, 2006/106 Karar numaralı kararı ile iptal edilmiş olup, Anayasa’nın 152 ve 153. maddelerinde öngörülen düzenleme uyarınca, Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanması zorunludur.İptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı tarihten sonra Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76’ncı maddesi gereğince, yürürlükteki kanunları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve Yargıtay’ın, iptal kararı ile yürürlükten kalkan bir kanun maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkisi de bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davacının talep ettiği tazminat miktarının 79.028,01 TL. olup, Mahkemenin kabulüne göre ilk peşin sermaye değerli gelirin ve geçici iş göremezlik ödeneğinin kusur karşılığının 63.683,38 TL. olması, bu tutarın 8000,00 TL.’sinin yargılama aşamasında davalı tarafından ödenmesi nedeni ile bu tutar yönünden davanın konusunun kalmaması ve buna göre ret edilen 15.344,63 TL.’nin 11.099,07 TL.’sinin Anayasa Mahkemesi iptal kararı nedeniyle, 4245,56 TL.’sinin ise davalının kusuru nedeniyle ret edildiğinin anlaşılması karşısında, dava tarihi itibarıyla yürürlükteki mevzuat ve içtihatlara uygun olarak açılan davada, söz konusu iptal hükmü nedeniyle reddine karar verilen miktar yönünden tarafların sorumluluğu bulunmamasına karşın, mahkemece, davalının kusuru nedeniyle ret edilen 4245,56 TL. dikkate alınarak, davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu; Anayasa mahkemesi kararı gereği, ret edilen miktar ile, davalının ödemesi sonucu konusuz kalan miktar da dikkate alınarak, davacı Kurumun, vekil ile temsil olunan davalı lehine vekalet ücretiyle sorumlu tutulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.