12. Ceza Dairesi 2019/13730 E. , 2020/3136 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/09/2016 tarih, 2016/79-2016/330 sayılı hükmünün kaldırılarak, davacının davasının kısmen kabulü ile 38.706,76 TL maddi, 210.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/09/2016 tarih, 2016/79-2016/330 sayılı hükmünün kaldırılarak, davacının davasının kısmen kabulü ile 38.706,76 TL maddi, 210.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin 05/05/2017 tarih, 2016/342-2017/1565 sayılı kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Davanın niteliğine göre, davacı vekilinin duruşmalı inceleme talebinin 5271 sayılı CMK"nın 299/1. maddesi gereğince reddine karar verilmekle;
Tazminat davasının dayanağını oluşturan İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/155-2015/359 sayılı ceza dava dosyası kapsamında davacının, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, silahlı terör örgütüne üye olmak, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme, sayı ve nitelik bakımından vahi olan silah veya mermileri satın almak, taşımak, bulundurmak suçlarından beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz edilmeyerek 19/11/2015 tarihinde kesinleştiği, davacının belirtilen dosyanın konusunu oluşturan eylemden ötürü 22/04/2009-27/01/2014 tarihleri arasında gözaltında ve tutuklu kaldığı, davanın işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanunun 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, dava için kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla;
Hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mevzuata göre davacı lehine takdir edilen vekalet ücretinde bir isabetsizlik görülmemiş, tebliğnamede bozma öneren düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekili ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar yasal faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda eksik manevi tazminata hükmolunması,
2-Maddi tazminatın, davacının tutuklu kaldığı döneme ilişkin net asgari ücret üzerinden hesaplanan "38.103,79" TL yerine, "38.706,76" TL olarak tayin edilmesi suretiyle, davacı lehine fazla maddi tazminata hükmolunması,
Kanuna aykırı olup, davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 05/05/2017 tarih, 2016/342-2017/1565 sayılı hükmünün 5271 sayılı CMK"nın 302/2. madde ve fıkrası uyarınca BOZULMASINA; bozma kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere 5271 sayılı CMK"nın 7165 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8. maddesi ile değişik 304/2-b. maddesi uyarınca, dosyanın gereği için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine, iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE; 08/06/2020 tarihinde 1 nolu bölüm yönünden oybirliği 2 nolu bölüm yönünden oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Olayımızda; tutuklandığı tarihte emekli binbaşı olan davacının suç isnadıyla tutuklanıp toplam 1735 gün tutuklu kaldığı, neticeten atılı suçlardan beraatine karar verildiği ve yasal süresi içerisinde 5271 sayılı CMK’nın 141-144. maddelerinde zikredilen koruma tedbirleri nedeniyle tazminat talebinde bulunduğu izlenmiştir.
5271 sayılı CMK’nın 141/1-e maddesinde “Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen ... kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.” hükmüne yer verilmiştir. Burada maddi tazminat ödenebilmesinin koşulu olarak uğranılan zarar kıstası getirilmiştir.
Dairemizin istikrar kazanmış içtihatlarında da “Haksız tutuklama nedeniyle gerçek maddi zararın saptanmasında, sübjektif taktir yerine, somut delillere dayanılarak zarar miktarı belirlenmelidir. Gerçek zarardan maksat, zarara uğrayanın halen mevcut mal varlığı ile uygulanan koruma tedbiri olmasaydı bu mal varlığının olacağı hal arasındaki farktan ibarettir. Eğer zarara uğrayan, zarar miktarını belirleyebilecek herhangi bir bilgi ve belge sunamamışsa, maddi zarar, tutuklu kalınan dönemde geçerli net asgari ücret üzerinden hesaplanmalı, (davacı maaş karşılığı çalıştığını beyan etmiş ama belge sunmamıştır) asgari ücret üzerinden hesaplanmasında da hafta sonu, dini ve milli bayram tatilleri nedeniyle indirim yapılmamalıdır. Davacının, fiilen çalışmayacak bir konumda olmuş olması halinde de, maddi bir kaybının olduğu kabul edilerek tazminat miktarı, geçerli net asgari ücret üzerinden belirlenmelidir.” kriterlerine yer verilmiştir.
Davamızda ise davacı emekli binbaşıdır. Emekli olması nedeniyle kendisine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından emekli aylığı bağlanmıştır. Dairemizin koyduğu kriterlere göre davacının uğradığı maddi kayıpları belgelendirmesi gerekmektedir. Davacı, Dairemizin maddi zarar kapsamında değerlendirmediği bir takım gider belgeleri dışında, tutuklanmadan önce bir işe girdiği, gelir elde ettiği yönünde bir belge de sunmamıştır. Sadece bir işe girebileceğini ve bu işten gelir elde etme ihtimalinin bulunduğunu iddia etmiştir.
Durum bu iken; emekli binbaşı olup, tutuklanması nedeniyle emekli maaşında bir azalma meydana gelmeyen davacıya “tutuklanmasa idi çalışıp gelir elde etme ihtimali vardı” varsayımıyla hareket ederek emekli aylığını almaya devam eden davacıya tutuklu kaldığı her ay için ayrıca asgari ücret miktarınca maddi tazminat ödenmesine hükmedilmesi hukuka ve daire içtihatlarıyla konan temel prensiplere aykırıdır.
Asgari ücret üzerinden maddi tazminat hesabı yapılabilmesi için geçinmesi için gerekli olan asgari gelirinden mahrum kalması gereklidir. Sosyal Güvenlik Kurumu davacı tutuklandıktan sonrada emekli maaşını ödemeye devam ederek ilgilinin geçim standardını korumaya devam etmiştir.
Bu itibarla;
Dairemiz ilamının (2) numaralı bölümündeki bozma gerekçesinin yerinde olmadığı görüşüyle sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmiyorum.