Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2011/19492 Esas 2013/1797 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/19492
Karar No: 2013/1797

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2011/19492 Esas 2013/1797 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir. Mahkeme, davayı kısmen kabul etmiştir ancak eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu için karar bozulmuştur. İş mahkemesinde görülen davada sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılabileceği vurgulanmıştır. Davacının çalışmalarının gerçekliği için gerekli unsurların araştırılması gerektiği belirtilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi ve 5510 sayılı Kanununun 86. maddesidir. 506 sayılı Kanunun 6. maddesinde ve 5510 sayılı Kanununun 92. maddesinde ifade edildiği üzere, \"sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.\"
10. Hukuk Dairesi         2011/19492 E.  ,  2013/1797 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi


    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkeme, ilâmda belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi ve 5510 sayılı Kanununun 86. maddesidir. 506 sayılı Kanunun 6. maddesinde ve 5510 sayılı Kanunun 92. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
    Somut olayda, davacının, davalı işveren nezdinde 06.05.2005-10.10.2008 tarihleri arasındaki çalışmalarının tespitini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; davalı işverenin Kurum işyeri dosyası olup olmadığı açık ve net sorulmadan, davalı işverenin vergi kayıtları celbedilmeden, işin ve işyerinin kapsam ve niteliği tespit edilmeden, mahkemece hüküm kurulması eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
    Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında, davacının iddia ettiği çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; davalı işverenin açık kimlik bilgileri belirtilerek Kurum işyeri kaydı olup olmadığı sorularak Kurum işyeri dosyası ve davaya konu döneme ilişkin bordrolar celbedilmeli; davalı işverenin vergi kayıtları ile muhtasar beyannameleri celbedilmeli; davalı işyerinin inşaat olduğu dönem ilgili Belediyeye sorularak tespit edilmeli; dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile, aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler saptanarak re’sen bilgi ve görgülerine başvurulmalı; yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği ile iddia olunan çalışmanın gerçek ve fiili olup olmadığı nazara alınmalı; böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
    Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.