22. Hukuk Dairesi 2017/24495 E. , 2019/18990 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı Bakanlığın ihale ile temizlik hizmeti satın aldığı değişen alt işveren şirketlerin işçisi olarak ... Adliyesinde temizlik elemanı olarak 02.02.2005 - 24.10.2014 tarihleri arasında asgari ücretle çalıştığını, 16.10.2014 tarihli bildirimle iş akdinin sona erdirileceğinin bildirildiğini, iş akdinin haklı neden olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik ücret alacaklarına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Bakanlık vekili, husumet ve zamanaşımı def’inde bulunmuş,davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı şirket vekili, iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini beyanla, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususunda uyuşmazlık mevcuttur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta; davacı işyerinde her gün 07:00-17:00 arası çalışarak fazla mesai yaptığını ancak karşılığının ödenmediğini iddia etmiş, davalı taraflar ise fazla çalışma yapılmadığını ileri sürmüşlerdir.Davacı tanığı ...; 2013 yılına dek 07:00-17:00 arası, 2014 sonrası ise 08:00-17:00 arası çalıştıklarını, Abdullah Asrat ise; 07:30-17:00 arası ve bazı hafta sonlarında da çalışıldığını beyan etmişlerdir.
Dosyaya sunulan 04.04.2014-24.10.2014 tarihleri arasındaki işyeri giriş çıkış kayıtlarına göre, davacının ortalama giriş ve çıkış saatlerinin 08:00-17:00 saatleri aralığında olmasına karşın, sistemde davacının 2014 Nisan ayında 26 saat, Mayıs ayında 39 saat, Haziran ayında 26 saat, Temmuz ayında 10,5 saat, Ağustos ayında 30 saat, Eylül ayında 33 saat, Ekim ayında ise 12,5 saat fazla mesai yaptığı görülmekte olup, davacının hafta içi 5 gün çalışma yapmasına ve ortalama işyerine giriş-çıkış saatlerine göre, söz konusu fazla çalışma sürelerinin hatalı belirlendiği anlaşılmaktadır.Zira; örneğin 21.07.2014-25.07.2014 tarihleri aralığındaki işyerine giriş çıkış kayıtları incelendiğinde; Pazartesi 07:49-16:50 (9 saat), Salı 07:59-16:51 (8 saat 50 dakika), Çarşamba 08:11-16:51 (8 saat 40 dakika), Perşembe 09:08-16:54 (7 saat 40 dakika), Cuma 07:50-17:51 (10 saat )olmak üzere, yaklaşık 45 saat olan işyerinde bulunulan süreden, 5 saat ara dinlenme süresinin düşümü ile yaklaşık 40 saat fiili çalışma süresinin bulunduğu tespit edilmesine karşın, sistemde davacının 5 saat 51 dakika fazla çalışma yaptığı görülmektedir. Bu tespite göre, mevcut sisteme göre belirlenen fazla çalışma sürelerinin gerçek durumu yansıtmadığı anlaşıldığından,kayıtlarda görünen işe giriş çıkış saatlerine göre işyerinde geçen sürelerden, ara dinlenme sürelerinin düşülerek ve davacının haftalık 45 saatin üzerinde çalışması bulunup bulunmadığının haftalık bazda ayrı ayrı hesap edilerek yeniden değerlendirme yapılması lüzumu bulunmakla, eksik incelemeye dayalı şekilde verilen karar isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacının yıllık izin ücret alacaklarının belirlenmesi hususunda uyuşmazlık mevcuttur.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü, işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile ispatlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı işyerinde 9 yılı aşkın çalışması olduğu tespit edilen davacının tüm çalışma süresi boyunca hak ettiği yıllık ücretli izin süresinin 150 gün olduğu belirlenmiş ve davacının iş akdinin devamı sırasında 15 gün ücretli izin hakkından yararlandığı belirtilerek 135 gün yıllık izin ücretine hak kazanabileceği kabul edilerek yapılan hesaplamaya göre karar verilmiştir. Davacının 9 yıl boyunca sadece 15 gün yıllık ücretli izin kullanarak çalışması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; Mahkemece, davacı asil çağrılarak yıllık izinlerle ilgili beyanının alınmasından sonra sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre karar verilmelidir.
4-Davalı ..."nın Harçlar Kanunu"nun 13/j. maddesi uyarınca harçtan muaf olduğu dikkate alınmaksızın mahkemece davalı Bakanlık aleyhine harca hükmedilmesi hatalı olup bir diğer bozma sebebidir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.