10. Hukuk Dairesi 2012/22367 E. , 2013/1755 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkeme, bozma ilamına uyduktan sonra yaptığı yargılama sonucu .... hakkında karar verilmesine yer olmadığına; davalı ... hakkında davanın kabulüne, davalı ... San. Tic. AŞ. hakkında davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve davalılardan ... San. Tic. A.Ş. avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve özellikle; davalı ... San. Tic. AŞ. nin karar başlığına yanlış yazılmasına ilişkin maddi yazım hatasının, HMK. nın 304. maddesi uyarınca mahallinde herzaman düzeltilmesinin mümkün olmasına göre, sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
Mahkemenin uyma kararı verdiği Dairemizin bozma kararı gereği yerine getirilmemiştir.
1-)Dairemizin bozma kararında açıklandığı üzere; Davalı işverenin sorumluluğunun dayanağı 506 sayılı Kanunun kusursuz sorumluluk ilkesini içeren 10. maddesi olup, kusurlu davalılar ile zarardan birlikte sorumluluğu ise Borçlar Kanununun 51.maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmaktadır.
Borçlar Kanununun 51. maddesindeki, “Müteaddit kimseler muhtelif sebeplere (haksız muamele, akit, kanun) binaen mesul oldukları takdirde haklarında birlikte bir zarar vukuuna sebebiyet veren kimseler hakkındaki hükümlere göre muamele olunur.” düzenlemesi; birden çok kişinin, gerek haksız eylem, gerek sözleşme ve gerekse kanun gibi sebeplerden ve aynı zarar için zarara uğrayana karşı sorumluğu durumunda, bunlar arasında BK. 50. maddesinde yer alan bir zarara ortaklaşa sebep olanlar hakkındaki sorumluluğa ilişkin kuralların uygulanma gereğine yer vermiştir. Ancak davalıların sorumlu olacağı miktarın tespiti, 506 sayılı Kanunun 10 ve 26. maddeleri yönünden farklılık gösterdiğinden, bu yönün açıklığa kavuşturulması gerekir.
506 sayılı Kanunun 10. maddesine dayalı tazmin sorumluluğu hâlinde; aynı Kanunun 26. maddesine ilişkin davalardaki tazmin sorumluluğundaki gibi sosyal yardım zammıda dahil olmak üzere haksahiplerine bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değeri ile yapılan masraf ve ödemeler toplamının tazmin sorumlularının kusurlarının karşılığı miktarla sınırlanması kuralının kıyas yoluyla uygulanması gerektiği, ancak 10. maddenin öngördüğü sorumluluk hâlinin 26. maddeye oranla farklı ve daha ağır bir sorumluluk hâlini öngörmüş olması nedeniyle işverenin, 506 sayılı Kanunun 9 ve 10. maddesi kapsamındaki sorumluluk sınırını oluşturan miktar belirlenirken, işkazasında işverenin kabul edilmesi gereken % 100 oranında kusurundan, BK. 43, 44. maddeleri uyarınca sigortalının müterafik kusurunun % 50 sinden az olmayacak şekilde bir hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle hesaplama yapılması, Yargıtay’ın konuya ilişkin yerleşik içtihatlarının gereğidir. Ayrıca davanın Borçlar Kanununun 51. maddesinde düzenlenen teselsül hükümleri doğrultusunda açıldığı hâllerde; birlikte sorumlu olanların müşterek kusurla hareket etmemiş olmaları nedeniyle, kusurlu üçüncü kişinin, 506 sayılı Kanunun 26/2. maddesine uygun olarak, kusur sorumluluğu dahilinde belirlenen sosyal yardım zammıda dahil olmak üzere ilk peşin değer ile masraf ve ödeme toplamından sorumlu olacağı, münhasıran 10. maddeden kaynaklanan sorumluluğun ise işverene ait olacağı; tüm kusurun üçüncü kişide olması veya olayın tümüyle kaçınılmazlık sonucu ortaya çıkması hâlinde dahi işverenin 10. madde uyarınca ve yukarıda belirlenen ilkeler doğrultusunda oluşan Kurum zararının takdir edilecek bir oranıyla sorumlu tutulması zorunluluğu göz önünde tutulması gerekip, davaya konu işkazasında 506 sayılı Kanunun 10. maddesine göre sorumlu olduğu belirgin olan davalı işveren şirketin; Kurum alacağından sorumlu olduğu miktar bu çerçevede değerlendirilip tespit edilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
2-)Harçlar Kanunu’nun 8. maddesindeki, “Bir hükmün bozulmasını müteakip verilecek hükümlerden yeni bir hüküm gibi karar ve ilam harcı alınır ve bozulan hükümden evvel alınmış olan karar ve ilam harcı, müteakip hükme ait harçtan mahsup olunur.” düzenlemesi gözetilerek karar ve ilam harcına ilişkin karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda değerlendirme yaparak sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3-)Kabule göre, hakkında açılan davanın kısmen reddine karar verilen ve kendisini avukatla davada temsil ettiren davalı ... Tic. AŞ. yararına avukatlık ücretine karar verilmemiş olması, isabetsizdir.
O hâlde, davacı ve davalılardan ... San. Tic. AŞ. avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... San. Tic. AŞ."ye iadesine, 11.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.