Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/14672
Karar No: 2016/17240
Karar Tarihi: 20.12.2016

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/14672 Esas 2016/17240 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2016/14672 E.  ,  2016/17240 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Katkı, Katılma ve Değer Artış Payı Alacağı, Kişisel Eşyanın İadesi

    ... ile ... aralarındaki katkı, katılma ve değer artış payı alacağı, kişisel eşyanın iadesi davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine ve kısmen karar verilmesine yer olmadığına dair Ankara 8. Aile Mahkemesi"nden verilen 08.04.2014 gün ve 1105/418 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş ise de, duruşma isteği pul yokluğundan red olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:


    KARAR

    Davacı ... vekili, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla evlilik birliği içinde tamamı davacının parası ile satın alınarak davalı adına kaydedilen bir adet araç yönünden 5.000,00 TL, davacının bankada değerlendirdiği birikimleri ve davacının babası tarafından bağış olarak ödenen para da dahil olmak üzere satın alınarak davalı adına tapuya tescil edilen bir adet ev yönünden 15.000,00 TL, taşınmaz satın alındıktan sonra davacının annesinin de katkısı ile satın alınan ev eşyaları yönünden 1.0000,00 TL, babası tarafından davacıya hediye edilen kişisel eşyalar olan altın kolye ve bileklik yönünden aynen iadeleri, bu mümkün olmadığı takdirde ise 500 TL olmak üzere toplam 21.500,00 TL alacağın tahsilini talep etmiştir. 18.06.2013 tarihli usulüne uygun harcını yatırdıkları ıslah dilekçesi ile 347.135,37 TL olarak talep miktarını arttırmışlardır.
    Davalı ... vekili, davacının davalıda kalan herhangi bir ziynet eşyasının bulunmadığını, davaya konu ev ve arabanın davalının kendi geliri, ailesinin yardımı ve düğün takılarının bozdurulması, ev eşyalarının ise davalının kendi geliri ve ailesinin yardımı ile satın alındığını davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuş ve müşterek hesaptan davacı tarafça çekilen paraların takas ve mahsubunu talep etmiştir.
    Mahkemece; dava konusu taşınmazın her ne kadar alım tarihi itibariyle edinilmiş mal niteliğinde olduğu görülmekte ise de, davalıya davacı tarafından bağışlandığının ve davalının kişisel malı olduğunun kabulü gerektiği ve ayrıca davacı tarafından bağıştan rücu"yu öngören usulüne uygun olarak açılmış bir dava ve istek bulunmadığı, rücu koşullarının oluştuğunun da iddia ve ispat edilmediği, taşınmazın davalının kişisel malı olduğu, davacının katılma alacağı isteme hakkı olmadığından talebin reddine, otomobile ilişkin talebin kabulü ile 7.195,44 TL nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, ev eşyaları yönünden talebin kabulü ile 1.375 TL nin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, bileklik ve kolye yönünden davacı tarafından bu altınların varlığına ilişkin hiç bir fotoğraf veya somut bir kanıt sunulmadığı,yerleşik Yargıtay ./.



    İçtihatlarında tarafların kişisel malı olan ve kolayca taşınabilen takıların kendileri üzerinde olduğu veyahut evden ayrılırken beraberlerinde götürülmesinin hayatın olağan akışına uygun düştüğü kabul edildiğinden ve aksini iddia edenin bunu kanıtlama yükümlülüğü bulunduğundan dosyada bu hususun kanıtlanamaması sebebiyle reddine, davalının takas talebi konusunda usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin tüm ve davacı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2-Davacı vekilinin taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince;
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 285.maddesine göre bağış (hibe), bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak kazandırma yapması olarak tanımlanmıştır. Öğretide ise, bağışlayanın bir karşılık (ivaz) almaksızın, bağışlananın malvarlığında bir artış sağlamak, zenginleştirmek amacıyla malvarlığından belirli değerleri ona vermesi olarak tarif edilmiştir (Aydoğdu, Murat/Kahveci, Nalan: Türk Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, İzmir 2013, s. 344,Yavuz, Cevdet: Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 6. B., İstanbul 2002, s. 222). Her somut olayın özelliğine göre, bağış iradesi açıkça ortaya konulabileceği gibi gizli (örtülü) şekilde de yapılabilir. Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de kazandırmanın salt bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez. Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi de bağışlama sayılmaz (TBK 285/3).
    Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancının hakim olduğu düşüncesiyle, ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla, beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmaları bağış olarak değerlendirilemez. Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esastır. Gelecekte aile üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır.
    Bu açıklamalar nedeniyle, devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir.
    Bağışlamanın yukarıda açıklanan öğeleri gözetildiğinde, bir eşin diğer eşe ait bir malvarlığına yaptığı her katkının ya da kazandırmanın bağışlama olmayacağı kabul edilmektedir (Gümüş, M. Alper: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na göre Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C. 1, 3. B., İstanbul 2013, s. 205; Zeytin, Zafer:Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Tasfiyesi, 2.B., Ankara 2008, s. 144).
    Somut olaya gelince; taraflar, 14.01.1996 tarihinde evlenmiş, 06.12.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 28.06.2006 tarrihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m). Davaya konu 21 nolu mesken evlilik birliği içerisinde ilk olarak eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 02.05.2002 tarihinde davacı adına tescil edilmiş olup, 17.07.2002 tarihinde ise davacıdan satış yolu ile davalı adına tescil edilmiştir. Davacı taraf taşınmazın kendi birikimleri ve babasının katkısı ile alındığını savunarak alacak talebinde bulunmuş, yapılan devrin bağış olduğunu çağrıştıracak bir kavram, kelime veya söze dosya kapsamında rastlanılmamıştır. Davacı eşin bedelsiz olarak bağış amacıyla davalı kadın adına tescil edildiğine ilişkin irade açıklaması bulunmamamaktadır. Mahkemece, taşınmazın davalının edinilmiş malı olduğunun kabulü ile edinilmiş mallara katılma rejimi hükümleri uyarınca toplanan taraf delilleri gözetilerek talep hakkında bir karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uymayan gerekçeyle talebin reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.



    3-Davacı vekilinin araca yönelik temyiz itirazlarına gelince;
    Davaya konu araç 23.05.2000 tarihinde davalı adına satın alınıp tescil edilmiştir. Dosya kapsamından araç satın alınırken tarafların ... nezdindeki müşterek hesabından çekilen paranın kullanıldığı anlaşılmaktadır. Mahkeme tarafından aracın alımında tarafların müşterek hesaptan çekilen paranın kullanıldığına ilişkin kabul yerinde ise de hükme esas alınan hesaplamanın incelenmesinden hatalı olduğu anlaşılmaktadır. Müşterek hesap açılırken bankaya aksine bir anlaşma sunulmamışsa, bankadaki müşterek hesabın, aktif teselsüllü müşterek hesap olduğu kabul edilmektedir. Müşterek hesaptaki paylar, aksi ileri sürülüp kanıtlanmadıkça birbirine eşittir. Ne var ki yapılan hesaplamada hatalı bir şekilde tarafların katkı oranlarının tespitine çalışıldığı ve sonucuna göre davacı lehine %42.83 katkı oranı kabulü ile katkı payı alacağının hesaplandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, aracın dava tarihi itibariyle tespit edilen değerin yarısı oranında davacı lehine katkı payı alacağına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) ve (3) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin tüm ve davacının diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının ...liğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 147,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine ve aşağıda dökümü yazılı 147,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 438,44 TL"nin temyiz eden davalıdan alınmasına, 20.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi