
Esas No: 2017/24653
Karar No: 2019/18962
Karar Tarihi: 14.10.2019
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/24653 Esas 2019/18962 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı şirkete ait özel okulda matematik öğretmeni olarak 01.09.2012 tarihinde imzalanan sözleşme ile çalışmaya başladığını iş sözleşmesinin işverence yıl sonu seminerine izinsiz ve mazeretsiz katılmaması nedeniyle haksız feshedildiğini 30.06.2015 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre çıkışının yapıldığını ileri sürerek kıdem tazminatı ile ödenmeyen ücret alacağı ve iş sözleşmesinin 31.08.2015 tarihine kadar imzalanması sebebi ile bakiye süre ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının Haziran ayında üst üste beş gün seminerlere katılmadığını, fesih bildiriminin 01.07.2015 tarih itibari ile yapıldığını, hak etmediği Temmuz ve Ağustos ayı ücretlerini istemeyeceğini, belirtilen tarihlerdeki devamsızlığı nedeniyle sözleşmesinin feshinin hukuka uygun olduğunu, davacının iş sözleşmesi haklı nedenle feshedildiğinden bakiye süre ücret alacağına hak kazanamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 19.11.2015 tarih 89890637-663.07/63 sayılı Soruşturma Raporu kapsamında ifadeleri alınan davalı kurum nezdinde çalışan kişilerin, 15 Haziran tarihi itibarı ile seminer düzenlenmeyeceği ve şehirdışına çıkılmamak kaydıyla öğretmenlerin izne ayrılabileceğinin okul müdürü tarafından iletildiğini belirtmeleri, bu ifadelerin dava dosyası kapsamında dinlenen tanık beyanları ile de teyit edildiği iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden bulunmaksızın feshedildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacının bakiye süre ücretine hak kazanıp kazanmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Bakiye süre ücretinin hukuki dayanağı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 408. maddesi oluşturmaktadır. Bu maddeye göre, “İşveren, işgörme ediminin yerine getirilmesini kusuruyla engellerse veya edimi kabulde temerrüde düşerse, işçiye ücretini ödemekle yükümlü olup, işçiden bu edimini daha sonra yerine getirmesini isteyemez. Ancak, işçinin bu engelleme sebebiyle yapmaktan kurtulduğu giderler ile başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar ücretinden indirilir.”
Bakiye süre ücretinin talep edilebilmesi için iş sözleşmesinin belirli süreli iş sözleşmesi niteliği taşıması zorunludur.
Belirli süreli iş sözleşmesi yapılmasının şartları ise 4857 sayılı İş Kanunu"nun 11. maddesinde “İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir. Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar” şeklinde belirlenmiştir.
Türk hukuk mevzuatında, belirli iş sözleşmelerinin yapılmasını zorunlu kılan veya buna imkan sağlayan düzenlemeler de bulunmaktadır. Örneğin, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 9. maddesinin 1. fıkrasına göre, kurumlarda çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler ile kurucu veya kurucu temsilcisi arasında yapılacak iş sözleşmesi, en az bir takvim yılı süreli olmak üzere yönetmelikle belirtilen esaslara göre yazılı olmak üzere belirli süreli yapılır. Böylece, iş sözleşmesinin özel okul öğretmenler, müdür ve diğer yöneticileri ile yapılacak iş sözleşmelerinin belirli süreli olması ve bir yıldan az süreli olmaması zorunludur.
4857 sayılı Kanun"un 11. maddesinin 2 ve 3. fıkralarında zincirleme yapılan belirli süreli iş sözleşmelerinin esaslı bir sebebe dayanması halinde belirli süreli olma özelliğini koruyacağı; aksi takdirde belirsiz süreli iş sözleşmesi sayılacağı düzenlenmiştir. Belirli süreli iş sözleşmesinin yapılmasının objektif sebebi varsa ve bu sebep devam ediyorsa veya yeni bir sebep ortaya çıkmışsa belirli süreli iş sözleşmeleri yenilenebilir şeklinde değerlendirilmelidir. Zincirleme iş sözleşmelerini belirli süreli niteliğini koruyabilmeleri için her birinde aranan objektif sebeplerin aynı olması da şart değildir.
Somut olayda, matematik öğretmeni olarak çalışan davacının dosyaya sunulan 06.09.2013- 06.09.2014 ve 01.09.2014- 31.08.2015 tarihleri arası imzaladığı sözleşmeler gereği özel öğretim kurumundaki çalışmasının davalı şirketin 01.07.2015 tarihinde gönderdiği fesih bildirimi ile sona erdirildiği anlaşılmaktadır. Davacı, 5580 sayılı Kanun kapsamında belirli süreli iş sözleşmesi ile istihdam edilmiştir. İçtihatların birleştirilmesi talebi üzerine yapılan İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunca 23.02.2018 tarihinde yapılan toplantıda 2017/1 esas ve 2018/2 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştime Kararı ile 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunun 9. maddesinde belirtilen sözleşmelerin belirli süreli olduğu kararlaştırılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının iş sözleşmesinin 30.06.2015 tarihinde sona erdiği kabul edilmekle, davacının Temmuz ve Ağustos aylarına ilişkin ücret alacağı bulunmadığı belirtilmiştir. Halbuki davacı ile davalı şirket arasında en son 01.09.2014- 31.08.2015 tarihleri arası imzalanan iş sözleşmesinin sona erme tarihi olan 31.08.2015 tarihine kadar bakiye süre ücretinin hesaplanması, bu tarihe kadar davacının başka işte çalışarak elde ettiği kazançlar varsa mahsup edilerek davacı lehine bakiye süre ücretine hükmedilmesi gerekir.
Belirtilen yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 14.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.