Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4119
Karar No: 2020/3339
Karar Tarihi: 17.06.2020

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/4119 Esas 2020/3339 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2019/4119 E.  ,  2020/3339 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
    No : 2019/547-2019/905
    İlk Derece
    Mahkemesi : Zonguldak 1. İş Mahkemesi
    No : 2017/342-2018/459

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince; istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
    Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili duruşmalarda da içeriğini tekrar ettiği dava dilekçesinde özetle, sigortalı ..."ın davalıya ait iş yerinde çalışırken 02/10/2015 tarihinde iş kazası geçirmesi sonucu vefat ettiğini, sigortalının iş kazası sonucu vefat etmesinde davalı işverenin kusurlu olduğunu ve sigortalının vefatı nedeni ile davacı kurumca sigortalının hak sahiplerine toplamda 411.990,94 TL gelir bağlandığını belirterek iş kazası sonucu vefat eden sigortalı ..."ın hak sahiplerine bağlanan gelir yönünden rücu alacağının tespiti ile şimdilik 2.000,00 TL peşin değerli gelirin onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı TTK vekili duruşmalarda da içeriğini tekrar ettiği cevap dilekçesinde özetle, davanın zamanaşımına uğradığını, iş kazasının maydana gelmesinde davalının kusuru bulunmadığını belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI:
    İlk derece Mahkemesi tarafından,
    “Davanın kabulü ile;
    1-Davacının davasının kabulü ile,
    Davalının %70 kusurlu olduğu anlaşılmakla, davacının davalıdan hak sahibi ..."a bağlanan gelirden kaynaklı isteyebileceği alacağının 145.031,59 TL, hak sahibi ..."a bağlanan gelirden kaynaklı isteyebileceği alacağının 27.249,20 TL, hak sahibi ..."a bağlanan gelirden kaynaklı isteyebileceği alacağının 20.834,28 TL, hak sahibi ..."a bağlanan gelirden kaynaklı isteyebileceği alacağının 48.456,34 TL, hak sahibi ..."a bağlanan gelirden kaynaklı isteyebileceği alacağının 46.822,25 TL olduğu anlaşılmakla birlikte taleple bağlı kalınarak;
    Hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinden kaynaklı alacak olarak 2.000,00 TL"nin gelirin onay tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine...” şeklinde karar verilmiştir.
    Davacı SGK vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan kusur raporunun 5510 sayılı Yasanın 21. İş Kanunu"nun 77. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Maden ve Taş Ocakları İşletmelerinde tünel yapımında alınacak işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerine ilişkin tüzüğe uygun hazırlanmadığını, alınan raporda işverenin %70 kurum sigortalısının %30 oranında kusurlu olduğunun belirtildiğini, işverenin %100 oranında kusurlu olduğu, hesap raporu alınarak zararın tamamının belirlenmesinin Anayasa Mahkemesi kararına aykırı olduğunu, alınan hesap raporunda malul kalan sigortalının 60 yaş sonrası yaşı için zarar hesabı yapılmadığının belirtildiğini ve hesaplama yapılırken PFM tablosu kullanılması gerektiğini, 60 yaş sonrası için kazanç kaybı hesabının yapılmamasının yerinde olmadığını, 50-60 yaş emeklilik dönemine ait kazançların netleştirilmesinde destek primi, gelir vergisi ve damla pulu kesintisi yapılmaması gerektiğini belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
    Davalı işveren vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Meydana gelen olayda işverene kusur verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, faizin olay tarihinden başlatılması halinde zararın olay tarihi itibariyle sermayeleştirilmesi gerektiğini, fiili gün ortalaması tespit edilirken sadece fiilen çalışan günlerin esas alınması gerektiğini, 50-60 yaş arası yılın tamamında düzenli olarak asgari ücretle çalışarak geçireceği varsayımı ile yapılan hesaplamanın ülke gerçeklerine uygun olmadığını, sağ kalan eşin evlenme olasılığının hatalı tespit edildiğini, evlenme olasılığı hesaplanırken rapor tarihinin dikkate alınmasının yanlış olduğunu belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
    Bölge Adliye Mahkemesi tarafından,
    Davacının ve davalının istinaf başvurularının HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine” karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Taraf vekilleri istinaf gerekçelerini tekrarla kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Dava, 02.10.2015 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu oluşan Kurumun zararının rücuan tazmini istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 21. maddesidir.
    5510 sayılı Kanunun iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin sorumluluğunu düzenleyen 21’inci maddesinde, sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuan tahsili koşulları düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Buradan, işverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı rücuan sorumlu olduğu sonucu çıkarılmaktadır.
    Bilindiği üzere, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77 maddesinde; “her İşveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlüdür.” hükmü yer almaktadır. Anılan madde, 30.06.2012 tarih ve 28339 sayılı R.G.de yayımlanan 6331 sayılı Kanunun 37. maddesiyle, 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe girmek üzere yürürlükten kaldırılmış olup, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işverenin sağlık ve güvenlik önlemlerini alma yükümünü daha ayrıntılı bir biçimde düzenlemiştir.
    İşverenin çalışanlarla ilgili sağlık ve güvenliği sağlama yükümünün genel çerçevesi, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4. maddesinde çizilmiştir. Bu çerçevede işverenin, “çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü” olduğu belirtildikten sonra, yapacağı ve uymakla yükümlü bulunacağı birtakım esaslara yer verilmiştir. Bunun gibi 5. maddede, işverenin anılan yükümlülükle gerçekleştireceği korunma sırasında uyacağı ilkeler belirlenmiştir. 10. maddede ise, işyerinde sağlık vegüvenlik sağlanırken, işverenin yapacağı risk değerlendirmesi çalışmasında dikkate almakla yükümlü bulunduğu hususlar belirlenmiştir. (Prof. Dr. Tankut Centel, İşverenin İşyerinde Sağlık ve Güvenliği Sağlama Yükümü, Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası, cilt: 27 sayı: 3 Mayıs 2013)
    Meydana gelen iş kazasında kusuru olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığında sorumludur. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, tazminat davasında verilen kararın güçlü delil oluşturduğu hususu ile ceza davasında belirlenen maddi olguların bağlayıcı olacağı hususu da gözetilmek suretiyle, bu davalardaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde sigortalı ile davalıların ve varsa dava dışı kişilerin kusur oran ve aidiyetleri konusunda rapor alınması gereklidir. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığını ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6331 sayılı Kanun çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.
    Somut olayda, Kurum sigortalısı ...’ın davalı işverenin ... İşletme Müdürlüğünde 2. ocak 2. kat ayak içi 7. sarmaya kazmacı ustası olarak yedeği ... isimli işçi ile birlikte tertip edildiği, kazalının, ...’i tahkimat malzemesi almaya gönderdiği sırada tek başına sarmanın dibinden başlamak suretiyle çalışmaya başladığı,bu sırada 7. sarmanın dibinde oluşan ani akmaya müdahale etmeye çalışırken tavandan akan postanın altında kalarak vefat ettiği anlaşılmaktadır.
    Mahkemece karara esas alınan her iki kusur raporunun ise kaza tarihinde yürürlükte olan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde yapılan değerlendirmeye dayalı hazırlanmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece yapılacak iş, söz konusu Kanun çerçevesinde tarafların kusur oran ve aidiyetleri, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilerden oluşa uygun bilirkişi raporu alınmak suretiyle saptanmalıdır.
    Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurularının esastan reddine dair kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi