11. Hukuk Dairesi 2018/3352 E. , 2019/4764 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 15/03/2018 tarih ve 2017/366-2018/169 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacılar vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkillerinin murisi ..."ın davalı Banka şubesinden kredi kullandığını, bu kapsamda hayat sigortası poliçesi düzenlendiğini, bu kredi düzenli olarak geri ödenirken ..."ın 01.07.2014 tarihinde vefat ettiğini, bunun üzerine müvekkillerinin bu kredinin hayat sigortası kapsamında ödenmesini talep ettiklerini, ancak taleplerinin haksız olarak reddedildiğini, gerekçe olarak murisin kalp yetmezliğine ilişkin hastalığının bildirilmemesinin ileri sürüldüğünü, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek müvekkillerinin murisleri ..."dan kalan kredi nedeni ile davalılara borçlu bulunmadıklarının, kalan borçtan davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...Ş. vekili; sigortalının sigortalanmadan önce var olan kalp yetmezliği hastalığının ölümüne yol açtığının tespit edildiğini, sigortalının 2005 yılı ve öncesinden bu yana kalp damar hastalığı nedeni ile tedavi gördüğünü ve dolayısı ile müvekkili şirkete gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, poliçe başlangıcının 19.10.2012 olduğunu, anılan poliçenin ikinci yıl primi yatırılarak yenilendiğini ancak davacıların murislerinin yine gerçeğe aykırı beyanda bulunarak kalp hastalığını belirtmediğini, müvekkilinin bu sebeple poliçe ve kanun hükmü nedeniyle sigorta sözleşmesinden caydığını, sözleşmeyle bağlı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı banka vekili; husumet itirazında bulunarak müvekkilinin sorumlu olmadığını,
sigorta şirketince ödenmesi gereken tazminatın bankaya olan borcun mahsubundan kalan meblağın mirasçılara ödenmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; davacıların murisinin 01.07.2014 tarihinde vefat ettiği, müteveffa hakkında daha önce 25.12.2006 tarihinde kalp yetmezliği, 21.05.2009 tarihinde esansiyel (primer) hipertansiyon teşhisi konulduğu, 11.05.2011 tarihinde I10-Esansiyel (primer) hipertansiyon, I25.9-kronik iskemik kalp hastalığı tanılarıyla ilaç muafiyet raporu verildiği, 29.01.2014 tarihinde E78.2-hiperlipidemi karma, E11.6-İnsülin bağımlı olmayan diyabetes mellitüs hastalığının tanımlanmış olduğu, müteveffanın Tüketici Kredilerine Yönelik Hayat Sigortası Başvuru Formunun sağlık beyanı bölümünde bulunan "kalp hastalıkları, kanser, böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği, felç, beyin, damar hastalıkları, sinir sistem hastalığı veya benzeri yaşamsal risk taşıyan herhangi bir hastalığınız bulunuyormu?, bu tür hastalıklarla ilgili olarak ameliyat oldunuz mu? veya yatarak tedavi gördünüz mü?" şeklindeki sorulara hayır cevabı verdiği, müteveffanın ikinci yıl priminin ödenmesine ilişkin ihtar mektubu gönderimini takiben müteveffa tarafından sigorta şirketine ibraz edilen 08.01.2014 tarihli sağlık beyanında "aşağıda belirtilen hastalık veya hastalıklara maruz kaldınız mı?, cevabınız evet ise lütfen işaretleyiniz" bölümünde hiçbir işaretleme yapmadığı, müteveffa tarafından imzalanan aynı beyanda "verdiğim cevapların tam ve doğru olduğunu, poliçemin kabulünü etkileyecek herhangi bir bilgiyi saklamadığımı, aksi anlaşıldığında sigorta sözleşmemin hükümsüz kalacağını kabul ve beyan ediyorum" ifadesinin yer aldığı, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda ""kişinin ölüm sebebi ve mekanizması tespit edilemediğinden mevcut hastalıklarının ölüm olayında etkisi ve katkısı bulunup bulunmadığı hususunda değerlendirme yapılamadığının"" rapor edilmiş ise de dinlenen tanık beyanları ve Adli Tıp Kurumunca düzenlenen rapor birlikte değerlendirilerek müteveffanın sigorta yaptırırken kendisinde bulunan kalp hastalıklarını gizlediği, ölümünün anılan hastalıktan meydana geldiğinin kabulünün gerektiği, gerçekleşen risk ile beyan edilmemiş hastalık arasındaki illiyet bağı nedeniyle davalı sigorta şirketinin sigorta poliçesinden dolayı vefat tazminatı ödemekle yükümlü bulunmadığı, diğer davalı yönünden de poliçe kapsamında ödenmesi gereken tazminatın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 24/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.