Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/18113
Karar No: 2013/1683

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2011/18113 Esas 2013/1683 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2011/18113 E.  ,  2013/1683 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi


    Dava, davalılardan işverene ait işyerinde 1998 yılı Ekim ayından 16.02.2007 tarihine kadar en son aylık net 1000,00 TL kazançla çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı ve davalılardan Kurum avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, hükmü temyiz eden taraf vekillerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur.Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer taraftan, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
    Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1998 yılı Ekim ayından 16.02.2007 tarihine kadar en son aylık net 1000,00 TL ücretle çalıştığının tespitini istemiş; Mahkemece, 02.07.1999 – 02.01.2001 tarihleri arasında asgari ücret ile çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
    Davacı için, 30.12.1998 tarihi ve öncesinde davadışı işyerinden sigorta bildirimi yapılmış olup; 01.01.1999 tarihi öncesi döneme ilişkin çalışılmadığı hususu ile, asgari ücreti aşan kazanç iddiasının da ispat edilemediği gözetildiğinde, Mahkemenin bu yönlere ilişkin kabulü yerinde bulunmuş; Ancak, 01.01.1999 tarihi ve sonrası süreye ilişkin hükmün eksik incelemeye dayalı olduğu anlaşılmıştır.
    Davacı için, davalılardan işverene ait işyerinden 29.04.2005 – 30.04.2005 tarihleri arasında iki günlük sigorta bildirimi bulunmaktadır. Davalı, çalışmanın fiili olmadığını, davacı ile arkadaş olan oğlu tarafından muhasebecinin yönlendirilmesi ile hatıra dayalı bildirildiğini, durumu öğrendiğinde de sigortalılığı hemen sonlandırdığını beyan etmiştir. Sigortalılığın iptali yönünde herhangi bir işlem yapılmamıştır.
    Davacı tanıkları çalışmanın varlığını, davalı tanıkları ise, çalışmayıp, boyacılık yapan davacının kişisel ilişki nedeniyle işyerini irtibat bürosu gibi kullandığını beyan ettikleri; beyanları hükme esas alınan bordro tanığı ...’nun çalışmasının 02.01.2001 tarihinde sona erdiği, diğer tanıklardan bir kısmının taraflarla akrabalık ilişkisinin bulunduğu, beyanların hüküm kurmaya yeterli olmadığı görülmüştür.
    Mahkemece, 01.01.1999 tarihi ve sonrası döneme ilişkin olarak, sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, tespiti istenen dönemde davalı işyerinde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, davalı işyerinden bildirilen bordro tanıkları ile komşu işyeri sahipleri ve bunların bordrolara geçmiş çalışanları, ayrıca tarafların sunacağı tanıklar ile gerektiğinde resen belirlenecek tanıklar dinlenerek beyanlarına başvurulmalı; yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
    3- Kabule göre de; davacının sadece kabul edilen sürede çalıştığının esas alınması durumunda, tespitine karar verilen çalışmanın sona erdiği 2001 yılının sonundan itibaren beş yıl geçtikten sonra dava açılmış olacağından, hak düşürücü sürenin gerçekleşmiş olacağının gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davacı ve davalılardan Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 08.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi