20. Ceza Dairesi Esas No: 2017/6388 Karar No: 2019/7293 Karar Tarihi: 17.12.2019
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2017/6388 Esas 2019/7293 Karar Sayılı İlamı
20. Ceza Dairesi 2017/6388 E. , 2019/7293 K.
"İçtihat Metni"
Mahkeme : İSTANBUL 60. Asliye Ceza Mahkemesi Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma Hüküm : Mahkûmiyet
Dosya incelendi. GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 1-Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” karar verilmesinde zorunluluk bulunduğundan; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin belirlenmesi için sanığın adli sicil kaydının, hakkında açılan davalara ilişkin UYAP çıktısının dosyaya konulması ve ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığı ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğü kanalıyla araştırma yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde eksik araştırma ile hüküm kurulması, 2-Kabule göre; a-Suç tarihinde yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK"nın 191. maddesi ile hüküm tarihinden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"la değişik TCK"nın 191. maddesi hükümlerinin bir bütün halinde ayrı ayrı değerlendirilip karşılaştırma yapılması, sonucuna göre lehe kanun tespit edilerek sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, sadece hapis cezasının miktarı bakımından karşılaştırma yapılarak hüküm kurulması, b- Tebligat Kanunu"nun 10. maddesi uyarınca sanığın bilinen en son adresine tebliğ yapılamaması halinde muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin en son adresi olarak kabul edilerek tebliğin bu adrese yapılması gerektiği gözetilmeksizin; 12/06/2013 tarihli uyarılı müzekkeresinin sanığın 02/02/2012 tarihli celsede alınan ifadesinde “yerleşim yeri” olarak bildirdiği adrese herhangi bir tebligat yapılmadan, sanığa ait olduğu iddia edilen başka bir adrese tebliğ edildiği, bu haliyle tebliğin usulsuz olduğu, uyarı müzekkeresinin tebliğinin usulsuz olması nedeni ile Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği"nin 44/3. maddesinde belirtilen "Yükümlünün uyarılmasının ardından bir yıl içerisinde ikinci ihlalin tespit edilmesi " şartının gerçekleşmemesi nedeniyle infaz dosyasının kapatılmasının yönetmeliğe aykırı olduğu anlaşılmakla, sanığın, denetimli serbestlik tedbirini ihlal ettiğinden söz edilemeyeceğinden, söz konusu tedbirin infazı için dosyanın yetkili denetimli serbestlik şube müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi gerektiği halde, tedbirin gereklerine aykırı davrandığı gerekçe gösterilerek, yazılı şekilde sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması, Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 17.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.