11. Hukuk Dairesi 2018/3371 E. , 2019/4760 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bergama 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 13/04/2017 tarih ve 2016/306 Esas - 2017/211 Karar sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 03/05/2018 tarih ve 2017/1661-2018/488 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin 29186/94925, 2010/76268 ve 2015/17118 sayılı "BAHAR", "BAHAR+Şekil”, "MUTLU BAHAR" ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin anılan markalarla karıştırılma ihtimali bulunacak derecede benzer 2014/107824 sayılı "GÜLBAHAR" ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince marka başvurusuna yapılan itirazın nihai olarak YİDK kararıyla reddedildiğini, müvekkilinin markalarının tanınmış olduğunu ve başvurunun bu markalarla karıştırılma ihtimali bulunacak düzeyde benzer olduğunu, itiraza konu marka ile müvekkilinin markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, "BAHAR" ibaresi geçen markalarda üstün ve gerçek hak sahibi olduğunu, tescilli markaya tali unsur eklenerek ayırt edicilik kazandırılmayacağını, başvurunun kötü niyetle yapıldığını ileri sürerek YİDK’nın 2016-M-5583 sayılı kararının iptalini, tescili halinde başvuru markasının hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili; markaların benzer olmadığını, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, “BAHAR” ibaresinin ayırt edici niteliğinin düşük olduğunu, davalıya ait markadaki “GÜLBAHAR” ibaresinin farklı anlamı olduğunu, kötü niyete dair somut dayanağın bulunmadığını, kurum kararının hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili; markaların farklı olduğunu, anlamsal farklılığın bulunduğunu, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi koşullarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; markaların 30. sınıf mallar bakımından benzer oldukları, markaların anlamsal olarak farklı olduğu, davacı markalarının ayırt ediciliğinin zayıf olduğu, telaffuzlarının farklı olduğu, markaların 556 sayılı KHK"nın 8/1-b bendi anlamında iltibasa yol açacak kadar benzer olmadıkları, aynı KHK’nın 8/4 maddesinin uygulanamayacağı, kötü niyetin ispatlanamadığı, kurum kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin istinaf başvurusunun, iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 24/06/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.