11. Hukuk Dairesi 2018/3145 E. , 2019/4759 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/02/2017 tarih ve 2015/44 E. - 2017/60 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 03/05/2018 tarih ve 2017/1656- 2018/496 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin 2012/85396, 2012/92036 sayılı ve "STADIUM", "STADIUM" ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki 2013/71481 sayılı "STADIUM S+Şekil" ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, anılan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, anılan ibarenin gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, başvurunun müvekkiline ait markalarla karıştırılma ihtimali bulunacak düzeyde benzer olduğunu, davalının kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunduğunu ileri sürerek 2014-M-16032 sayılı YİDK kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili; kurumun karar tarihinde şartlara göre değerlendirme yaptığını, açılan davaların sonucu bekleme yönünde yasal bir zorunluluğun bulunmadığını, davacının itiraza mesnet markalarının hükümden düşmüş olmaları nedeniyle tescil başvurusuna engel olamayacağını, kötü niyetin ispatlanamadığını, kurum kararının hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Mehmet Nuri Zülfikar vekili; kötü niyetin ispatlanamadığını, müvekkilinin markalarını tescilli sınıflarında kullandığını, kurumun karar tarihinde duruma göre karar verdiğini, müvekkilinin 2006/66843 sayıl markasına ilişkin mahkeme kararının kesinleşmediğini, müvekkilinin dava konusu “STADIUM” ibaresi üzerinde dava dışı 2012/110567 ve 2013/71484 sayılı markaları ile de kazanılmış haklarının bulunduğunu, kurum kararının yerinde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu marka işaretlerinin tescilli olduğu 34. sınıftaki emtiaların benzer olduğu, dava konusu ibareler arasında işitsel, görsel ve anlamsal olarak benzerlik olduğu, ancak davacının benzerlik iddiasına esas 2012/85396 ve 2012/92036 sayılı markalarının gerek Markalar Dairesi Başkanlığının karar verdiği tarihte, gerekse davaya konu YİDK kararının verildiği tarihte müddet durumda olup, davacının tescilli markasal haklarının bulunmadığı, davacının markasına ilişkin tanıtım faaliyetlerine 2011 yılı sonunda tanıtım Bulgaristan"da başladığı ancak sunulan delillerin 2011-2012 dönemi ile sınırlı olduğu, kullanımın Ülkemizde olmadığı, 12.10.2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve 26.9.2014 tarihine kadar yürürlükte kalan Sarmalık Kıyılmış Tütün Mamullerinin Üretimi, Ambalajlanması ve Piyasaya Arzına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik"in 6 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca sigara filtresi (makaron) ve sarma kağıdının (yaprak sigara kağıdı) Ülkemizde tek başına piyasaya arzının mümkün olmadığı, ancak aynı marka sarmalık kıyılmış tütün mamulü ile birlikte piyasaya arzının mümkün olduğu, bu süre zarfında da STADIUM markası ile piyasaya arz edilen tütün mamulü olmadığı, 26.09.2014 tarihinden sonra da sigara filtresi (makaron) ve sarma kağıdının (yaprak sigara kağıdı) Türkiye"de piyasaya arz edilmediği, ayrıca 4207 sayılı Kanun gereği de Ülkemizde söz konusu ürünün reklam ve tanıtımının yapılamayacağı, davalı markasının tescilinde 556 sayılı KHK "nın 8/1-b maddesi anlamında tescil engeli bulunmadığı, davacı markalarının dosya kapsamı itibari ile 556 sayılı KHK"nın 8/4 maddesi anlamında tanınmış marka olmadığı, başvurunun kötü niyetli olduğunun söylenemeyeceği, kurum kararının iptal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin istinaf başvurusunun, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 24/06/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.