10. Hukuk Dairesi 2013/310 E. , 2013/1582 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu geçici iş göremezlik durumuna giren sigortalıya yapılan sosyal sigorta yardımları sebebiyle uğranılan zararın, 506 sayılı Yasanın 26"ncı maddesi hükümü gereğince davalıdan tazminine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, ilamında belirtildiği şekilde, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava rücuen tazminat istemine ilişkin olup, Dairemizin 03.02.2011 tarih ve 2009/10211 Esas, 2011/1404 Karar sayılı bozma ilamı öncesinde yapılan yargılama neticesinde; işkazasının % 40 oranında kaçınılmaz olduğu, işverenin % 30, işçinin % 30 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek, davanın kabulüne karar verilmiştir. Anılan bozma ilamında; davacı Kurum vekilinin temyizi üzerine, “Öngörülebilir sonuçlar karşısında kaçınılmazlık yönünde değerlendirme yapılamayacağı, işverenin iş güvenliği açısından tüm önlemleri alması halinde kazalanma olasılığının tamamen kaldırılabileceği” belirtilerek, yeniden kusur raporu alınması gerektiğinden bahisle hüküm bozulmuştur.
Bozma sonrasında alınan hükme esas kusur raporunda ise; kazanın oluşumunda % 50 oranında işçinin kusurlu olduğu, olayda % 50 oranında da kaçınılmazlık bulunduğu belirtilmiş; Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla, ilamda belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar. Bozma dışında kalan yönler ise kesinleşir. Bu ilkenin sonucu olarak, oluşturulacak yeni hükümde usuli kazanılmış hak ihlal edilerek karşı taraf aleyhine hüküm verilemez. Bu kural, mahkemece verilen hükmün, taraflardan biri tarafından temyiz edilmemesi halinde de uygulanır. Hüküm aleyhine hüküm verilen tarafça temyiz edilmediği taktirde temyiz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve lehine hüküm verilen taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar.
Mahkemece, usuli kazanılmış hakka ilişkin bu durum dikkate alınmaksızın son olarak alınan kusur raporuna göre davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Hal böyle olunca; 506 sayılı Yasanın 26 ncı maddesine ve olay tarihi itibariyle yürürlükte olan mevzuata uygun olarak, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerekeceği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığı yönlerinin yargısal denetime elverişli biçimde irdelendiği çelişkiden uzak ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden açıklanan esaslar çevresinde, bozma ilamı öncesinde alınan raporda yer alan ve davalının %30 kusurlu bulunmasına ilişkin kabule karşın; davalının hükmü temyiz etmemesi nedeniyle kurum lehine oluşan usulü kazanılmış hak durumu da gözetilerek, kusur raporu alınıp sonucuna göre karar verilmelidir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında Mahkemece, yanılgılı değerlendirme, eksik inceleme ve araştırma neticesi hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.