(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 2016/18142 E. , 2018/10639 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı ile davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, Müdürlüğünce kültür mantarcılığı projesinde kullanılmak için davalı ile 04/08/2003 tarihinde imzalanan taahhüt senedi gereğince kredi kullandırıldığını, davalının kredi taahhüdünde şartları ve yükümlülükleri yerine getirmediğini, 6111 sayılı kanun hükümlerine göre borçların yeniden yapılandırılması kapsamında davalı ile 13/09/2011 tarihinde sözleşme imzalandığını ve borcun yapılandırılarak yeniden taksitlendirildiğini, davalının bu sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşmede belirtilen taksitlerden vade süresinde ödenmeyen veya eksik ödenmesi nedeniyle 6111 sayılı kanun hükümlerinde yararlanma hakkını kaybedeceği ve ilk yapılan taahhüt sözleşme hükümlerine geri dönüleceği ve uygulanacağının belirtildiğini, bu kapsamda davalının yükümlülüklerini yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi nedeniyle 6111 sayılı kanun kapsamında verilen yapılandırma ve taksitlendirme haklarını kaybettiğini, davalının yapmış olduğu kısmi ödemelerin imzalanan taahhüt şartlarına göre ortadan kalktığını, davalının yapmış olduğu kısmi ödemelerin imzalanan taahhüt şartlarına göre mahsup edildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi nedeniyle davalı hakkında takip yapıldığını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini itirazının iptali ile takibin devamına ve %40"tan az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, almış olduğu kredinin toplamının 8.000,00 TL olduğunu, bu borcunun 2.706,00 TL"sini hakkında icra takibi yapılmadan önce ödediğini, geriye 6.294,00 TL borcunun kaldığını, bu borcunu zamanında ödeyemediği için hakkında İcra takibi yapıldığını, yapılandırma yasası gereğince Orman idaresi Müdürlüğünce 13/09/2011 tarihinde yeniden taksitlendirme yapıldığını, bu taksitlendirmeye göre kendisinin idareye kalan 6.294,00 TL borcunun faizi ile birlikte 12.705,25 TL olarak belirlendiğini ve 5 taksit yapıldığını, bu taksitlerden 2.541,05 TL"sini 30/12/2011 tarihinde 2.000,00 TL"sini de 08/05/2014 tarihinde ödediğini bu nedenle kendisinin Orman idaresine kalan borcunun 8.164,00 TL olduğunu, bu borcunu inkar etmediğini ve kabul ettiğini, kendisinin İcra Müdürlüğündeki takip dosyasına itirazının 14.877,00 TL işlemiş faiz talebine olduğunu, çünkü İcra takibinin esas alacak ile birlikte toplam 22.877,00 TL olduğunu, esas borcuna itiraz etmediği için hakkında açılan alacak davasını ve İcra İnkar Tazminatı Talebini kabul etmediğini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davalının icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 6.294,00 TL asıl alacak, 17.696,67 TL işlemiş faiz olmak üzere (daha önce yapılan tahsilatın mahsubu ile) toplam 19.449,66 TL üzerinden devamına ve asıl alacak miktarı üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dava, kültür mantarcılığı projesi için kullandırılan krediden kaynaklı alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK yazılı yargılama usulünde 5 aşamaya yer vermiştir. Bunlar; davanın açılması ve dilekçeler aşaması, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hüküm aşamalarıdır.
Tahkikatın sonlandırılması ve sözlü yargılama aşamasına geçiş ise 6100 sayılı HMK’nın 186. maddesinde düzenlenmiş olup buna göre mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. Somut olayda, mahkemece, 08/07/2015 tarihli celsede davacı vekilinin mazeret dilekçesinin reddine karar verilerek aynı celse davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; tahkikatın bitirilip sözlü yargılama aşamasına geçilmesi için herhangi bir tebligatta bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Savunma hakkı Anayasanın 36.maddesinde güvence altına alındığı gibi, 6100 sayılı HMK.nun 27.maddesi hükmüne göre de, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, başka bir anlatımla, taraflara dosya içerisindeki bilgi ve belgelere karşı savunma hakkını kullanma olanağı verilmeden hüküm kurulamaz. Aksi halde savunma hakkı kısıtlanmış olup, bu husus kamu düzenine ilişkindir.
HMK"nın 27. maddesinde belirtildiği üzere davanın taraflarının, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakları mevcut olup, bu hak çerçevesinde tarafların açıklama ve ispat hakkını kullanabilmeleri gerekmektedir. Yine HMK nun 280. maddesinde bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edileceği, 281/1. maddesinde ise tarafların bilirkişi raporunun tebliğinden itibaren iki hafta içinde raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu açıklamalar ışığında; somut olayda mahkemece bilirkişi raporunun davacı tarafa tebliğ edilmeden ayrıca davacı vekilinin mazeret bildirdiği celsede mazeretinin reddedildiği, bu durumda sözlü yargılama için gün belirlenip taraflara tebligat çıkarılmadan karar verilmek suretiyle yukarıda bahsedilen usul hükmüne uyulmaması hukuki dinlenilme hakkını kısıtlayıcı niteliktedir. O halde, bilirkişi raporunun usulüne uygun şekilde davacı vekiline tebliği ile savunma hakkı tanındıktan ve sözlü yargılama ile ilgili HMK."nun 186.maddesinde gösterilen usule riayet edilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenle davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 135,20 TL harcın davacıya, 107,50 TL harcında davalıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde davalı yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.