20. Hukuk Dairesi 2016/8503 E. , 2018/3989 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : ... ve Ark.
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli ....ili, ...ilçesi, ... mahallesi 337 parsel (yeni 135 ada 1941 parsel) sayılı 11.500 m² (yeni 11.500,78 m²) yüzölçümündeki taşınmaz, “tarla” niteliğiyle tapuda kayıtlıdır. Tapu kaydının beyanlar hanesinde “Parselin 1550 m²’lik kısmı orman tahdit sınırı içinde kalmaktadır”, “Kısmen orman alanı”, “3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi uygulamasına tabidir” “6306 sayılı kanun kapsamında rezerv yapı alanı içerisinde kalmaktadır” şerhleri bulunmaktadır.
Davacı Orman Yönetimi, dava konusu taşınmazın öteden beri kısmen kesinleşen Devlet ormanı olduğunu, bu nedenle özel mülkiyete konu olamayacağını belirterek taşınmazın orman alanında kalan kısmının iptali ile orman vasfında Hazine adına tesciline, davalıların taşınmaza müdahalelerinin men"ine karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece davanın kabulüne, mülkiyeti davalılara ait ....ili, ...ilçesi, ... köyü, ... mevkiinde kain 11.500,78 m² yüzölçümlü eski 337 parsel (yeni 135 ada 1941 parsel) sayılı taşınmazın orman alanında kalan, 04/04/2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunda (A) harfi ile işaretli 1833,92 m²"lik kısmının tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline, kalan 9666,86 m²"lik (B) işaretli kısmın tashihen davalılar adına tesciline, karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşmiş orman tahdidine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede arazi kadastrosu 1976 yılında, orman kadastrosu 1973 yılında yapılmış, 6831 sayılı Orman Kanununun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B maddesi uygulama çalışmalarına 05/08/1991 tarihinde başlanmış, askı ilânı ile 25/05/1993 tarihinde kesinleşmiştir.
Dosya kapsamından; genel arazi kadastrosu sırasında 337 parsel (yeni 135 ada 1941 parsel) sayılı taşınmazın dava dışı Yaşar Öztürk adına tespit edildiği, tapuda ise halen ..., ..., ... ve ... adına kayıtlı olduğu, Orman Yönetiminin, dava dilekçesinde ..., ..., ... ve ölü ... mirasçılarını göstererek davayı açtığı, daha sonra 18/02/2013 havale tarihli dilekçe ile tapu maliklerinden ..."ın aslında sağ olduğunu, isim ve baba ismi benzerliğinden dolayı sehven yanlış ..."ın mirasçılarının davalı olarak gösterildiğini belirterek tapu maliki olan doğru ..."ın kimlik ve adres bilgilerini mahkemeye bildirerek dava dilekçesindeki maddi hatayı düzelttiklerini belirttiği, ancak mahkemece tapuda malik olarak görünen ve maddi hata sonucu dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen ..."ın davaya dahil edilmeyerek davaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 124. maddesinde, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edileceği, yine dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin,
-2-
2016/8503 -2018/3989
kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde, hâkimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceği öngörülmüştür. Dava dilekçesine davalının isminin yanlış yazılması durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan gerçek taraflara karşı davaya devam edilmelidir (H.G.K. 11.09.2013 gün 2013/612-1297 E. K.).
Usul Hukukunun amacı yargı önüne gelen dava ve taleplerin hukuka uygun bir biçimde karara bağlanmasını sağlamaktır. Usul, maddi hakka ulaşmaya yardımcı bir araçtır.
Bu açıklamalar ışığında, somut uyuşmazlığa bakıldığında; davacı tarafın yargılamayı uzatmak amacı veya yargılamanın uzamasında hukukî yararı bulunmadığına göre, tapu maliki olan ..."ın isim ve baba isminin benzerliği sebebiyle sehven davalı olarak gösterilemediği, bu hususun maddi bir hatadan kaynaklandığı ve dürüstlük kuralına aykırı olmadığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece maddi hata sonucu dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen tapu maliki ..."ın davaya dahil edilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, aksi düşünce ile davaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 28/05/2018 günü oy birliği ile karar verildi.