10. Hukuk Dairesi 2012/22885 E. , 2013/1557 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, işe giriş bildirgesine istinaden sigorta başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı işe giriş bildirgesine istinaden sigorta başlangıç tarihinin 24.04.1977 olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Davanın reddine ilişkin ilk kararın bozulması üzerine yapılan yargılama sorununda Mahkemece, fiili çalışma olgusunun “dört yıl boyunca toplanan delillerle” ispat edilemediği gerekçesiyle yeniden istemin reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanunun 108’inci maddesidir. Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davalar kamu düzeni ile ilgili olup, ispatı için özel bir usul öngörülmemiştir. Resmi belge veya yazılı delil esas ise de; somut bilgilere dayanması ve inandırıcı olmaları koşuluyla tanık beyanları ile de ispatı mümkündür. Bu kapsamda, davalı Kuruma bildirilen dönem bordrolarındaki tanıklar veya hizmet ilişkisini bilebilecek konumdaki komşu işyeri işveren ya da çalışanları ile davalı işverenin iş ilişkisi içinde olduğu kişilerin beyanları ile sonuca gidilebilir.
Davacının 24.04.1977 tarihinde işe girdiğine ilişkin işe giriş bildirgesinin 30.04.1977 tarihinde tanzim edilerek işe girişten yaklaşık bir ay sonra 14.05.1977 tarihinde davalı Kurum kayıtlarına intikal ettiği, sigorta sicil numarasının da anılan bildirge ile verilerek sonraki sigorta işlemlerinde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Davanın reddine ilişkin ilk kararın bozulmasına dair Dairemizin 01.12.2008 gün 15534 / 15599 sayılı ilamında; “...işyerinde çok sayıda çalışan bulunması nedeniyle, işyeri kapasitesine göre farklı birimlerde çalışma gerekiyorsa davacının çalıştığı birim yönünden tanıklık yapabilecek tanıklar belirlenip bu konuda ifadelerine başvurulması...” gereğine işaret edilmiş, Mahkemece bozma ilamına uyularak iki
tanık dinlenmiştir. Dinlenen tanıklardan biri davacıyı tanımadığını beyan ederken diğeri ise davaya konu dönemde yaşı küçük olduğundan isim karışıklığı olduğu ve bilgisi olmadığını beyan etmiştir. Mahkemece anılan beyanlar esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki; işyerinde davaya konu dönemde çalışmış çok fazla sayıda işçi bulunmaktadır. Bu nedenle; farklı birimlerde çalışılmış olabileceği nazara alınarak davacının çalıştığı birime ilişkin beyanı alınarak bu birimde çalışıp davacıyı tanıyor olabilecek bordro tanıkları Mahkemece re’sen saptanıp tanık olarak beyanlarına başvurulmalı, aynı çevrede iş yapan başka işverenler veya bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler ya da davalı işverenle yapılan işin niteliğine göre iş ilişkisi içinde olanlar re’sen saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, tanıkların verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları taraflar ile ilişkileri itibariyle beyanlarının doğruluğu sorgulanmalı, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, uyulan bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeden yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 08.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.