11. Hukuk Dairesi 2018/3289 E. , 2019/4750 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 30.01.2018 tarih ve 2017/1155-2018/107 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, otobüs almak için davalı bankadan 200.000,00 TL kredi kullandığını, ödeme planına uygun şekilde 07.05.2012 tarihinden başlayarak 05.12.2012 tarihine kadar tüm ödemeleri yerine getirdiğini, bu tarihten sonra müvekkilinin kredinin tamamını kapatma isteğini bankaya bildirdiğini ancak davalı banka tarafından, kredinin tamamının kapatılması halinde erken kapatma komisyonu olarak 17.012,29 TL"nin kendisinden tahsil edileceğinin bildirildiğini, müvekkilinin böyle bir ödemeyi yapmak istememesine rağmen aracını satmak için rehni kaldırması gerektiğinden mecburen ödemeyi yaptığını, müvekkilinin imzalamış olduğu kredi sözleşmelerinde bu konuya ilişkin bir düzenleme bulunmadığını, erken kapatma tutarının alınabileceğine dair bir düzenleme olsa bile uygulanacak oranın belirlenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin dava ve alacak hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşme uyarınca davacının kredisini erken kapatmak istemesi halinde, bu durumun bankanın onayına tabi kılındığını ve kabulü halinde alınacak faiz/komisyon tutarlarını ödemek zorunda olduğunu, bu durumun bankacılık mevzuatına ve teamüllere aykırı olmadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak ve tüm dosya kapsamına göre yapılan yargılama sonucunda; tarafların tacir olup tüm iş ve işlemlerinde basiretli davranması gerektiği, yapılan genel kredi sözleşmesinin tarafları bağladığı, bu sözleşmenin 15.6. maddesine göre borcun vadesinden önce erken kapanmasının davalı bankanın kabulüne bağlı olduğu ve bankanın kabulü halinde erken ödemenin, bankanın belirleyeceği miktarda bir erken kapatma ücreti ve mali yükümlülüklerin ödenmesi ile mümkün olduğunun düzenlendiği, bu itibarla davalı bankanın komisyon ücreti olarak tahsil ettiği %8 oranının 60 ay vadeli kredi sözleşmesinde 8. aydan sonra kredinin kapatılması ve bankacılık piyasasına göre uygun bir oran olduğuna dair bilirkişi heyet raporuna itibar edilerek, sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacı tarafından davalı bankadan kullanılan ticari taşıt kredisinin erken kapatılması nedeniyle ödenen komisyon bedelinin iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kâr ve Zarara Katılma Oranları İle Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında 2006/1 sayılı Tebliğ’in 6. maddesi, “Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar.” şeklinde değiştirilmiştir. Bu durumda ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken öncelikle anılan yasal düzenleme gereğince ilan ve yayım yapılmışsa, bankaların bu oranlar üzerinden masraf ve benzeri kesintiler yapabileceğinin kabulü ile hüküm kurulması, şayet gerekli ilan ve yayımlar yapılmamış ise emsal banka uygulamalarının araştırılması ve alınan masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığının değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 24/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.