10. Hukuk Dairesi 2019/3797 E. , 2020/3311 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2012/644-2014/884
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan ... Ambalaj San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı Kurum, 15.05.2008 tarihli iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan masraflardan oluşan Kurum zararının davalılardan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, davalılara ayrı ayrı %45, sigortalıya %10 kusur veren rapora itibar edilerek açılan davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Uyuşmazlık konusu olayın meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanunun 2"inci maddesinin birinci fıkrasına göre; hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar sigortalı sayılırlar ve anılan Kanun kapsamında sigortalı sayılmanın koşulları; hizmet akdine göre çalışma, sözleşmede öngörülen edimin (hizmetin) işverene ait iş yerinde veya iş yerinden sayılan yerlerde görülmesi, kanunda açıkça belirtilen sigortalı sayılmayacak kişilerden olunmamasıdır. 506 sayılı kanunda “hizmet akdi” tarifine yer verilmemiş, yalnızca Borçlar Kanununda tanımlanan hizmet akdi ve iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesine atıfla yetinilmiştir. 506 sayılı Kanunun 4.üncü maddesinde işveren de aynı Kanunun 2"inci maddesinin kapsamında sigortalı sayılan kimseleri çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler olarak tanımlanmıştır.
4857 sayılı İş Kanununun 8’inci maddesinde iş sözleşmesi, bir tarafın(işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın(işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşme olarak tanımlanmış, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 313. maddesinde ise hizmet akdi, "Hizmet akdi bir mukaveledir ki, onunla işçi muayyen ve gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder" şeklinde tarif edilmiştir. 818 sayılı kanuna göre hizmet akdinden söz edebilmek için belirli bir işin, işverene bağımlı olarak çalışma karşılığında bir ücret mukabili yapılması gerekmektedir.
Borçlar Kanunu"nun 355 ve 356. maddelerinde düzenlenen istisna akdinde ise "belirli bir işin belirlenen bedel mukabilinde işverenin mesai kısıtlamasına tabi olmadan yapılıp veya başkalarına yaptırılıp teslim edilmesi" söz konusudur.
Hizmet akdinde sürdürülen ve devam eden hizmet, istisna akdinde ise, işten hâsıl olacak sonuç önemlidir.
Eser sözleşmesinde iş sahibi ve yüklenicinin yükümlülükleri ve eser sözleşmesinin yasal dayanağı ile ilkeleri, hizmet sözleşmesinden de haksız eyleme dayalı tazminat taleplerinde uygulanacak ilkelerden de farklılık göstermektedir.
Hizmet akdi çoğu kez 818 sayılı Borçlar Kanununun 355. maddesinde tanımlanan istisna akdi (eser sözleşmesi) ile karıştırılabilmekte, ikisinin ayırt edilebilmesi bazı durumlarda güçleşmektedir. Çalışan, iş gücünü belirli veya belirsiz bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulundurmakla yükümlü olmayarak, işveren buyruğuna bağlı olmadan sözleşmedeki amaçları gerçekleştirecek biçimde edimini görüyorsa, sözleşmenin amacı bir eser meydana getirmekse, çalışma ilişkisi istisna akdine dayanıyor demektir. Hizmet akdinde ise, çalışan, emeğini iş sahibinin emrine hazır bulundurmaktadır ve ücret, faaliyetin meydana gelmesinin sonucu için değil, bizzat yapılan faaliyetin karşılığı olarak ödenmektedir. Öte yandan; 313. madde hükmünün açıklığı gereği, çalışanın kendi aletleri ile çalışması veya götürü hizmet sözleşmelerinde ücretin, yapılacak işe göre toptan kararlaştırılması olanaklı bulunduğundan, tarafların belli bir fiyat üzerinden anlaşmaları istisna akdinin varlığını göstermediği gibi, götürü sözleşmelerde, bir süre için hizmet etme borcunun mu yoksa, önceden belirlenmiş bir sonucun meydana getirilmesi borcunun mu yüklenildiğinin şüpheli bulunduğu durumlarda, araştırma yapılarak tarafların amacı, durumu ve yaşam deneyimleri gözetilip hukuki ilişki saptanmalıdır.
Eldeki dosyada, iş kazasına konu edilen olayın iş yerinde yapılabilecek rutin bakım işleri sırasında mı olduğu yoksa işinde uzman bir şirket tarafından mı yapımı gerektirecek bakım işleri mi olduğu araştırılmalı, ... Ambalaj San. ve Tic. A.Ş. yetkili çalışanının işin başında olmasının tek başına işverenlik için yeterli olmadığı hususu gözetilmeli, davalılar arasında imzalanan sözleşme, olayın oluş şekli, ve tüm dosya kapsamına göre çalışmanın hizmet akdi kapsamında mı, yoksa istisna akdi kapsamında mı olduğu, işveren sıfatının kime/kimlere ait olduğunun tespiti yapılmalı, buna göre yeniden alanında uzman bilirkişilerden oluşan heyet raporu alınıp, varsa çelişki de giderilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, bu maddi ve hukuki olguları gözetmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar vermiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılardan ... Ambalaj San. ve Tic. A.Ş. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... Ambalaj San. ve Tic. A.Ş."ye iadesine, 16/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.