7. Hukuk Dairesi 2014/16276 E. , 2015/8263 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İnegöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Tarihi : 01/07/2014
Numarası : 2013/501-2014/518
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, mobilya ustası olarak çalıştığını, iş akdini fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil ücretlerinin ödenmemesi ile gerçek ücretinin bordrolarda gösterilmemesi nedeniyle feshettiğini beyanla kıdem tazminatı ile diğer işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ise davacının ücretinin bordrolarda gösterildiği gibi asgari ücret olduğunu, davacının hiçbir alacağının bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının almış olduğu ücret konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323. maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından özellikle ilgili meslek odasından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde mobilya ustası olduğunu, aylık net 1.300,00 TL ücret aldığını, ayrıca yemek ve servis hizmeti olduğunu iddia etmiştir. Davalı ise cevap dilekçesinde davacının mobilya ustası olduğuna dair bir iddiaya açıkça itiraz etmemekle birlikte davacının asgari ücretle çalıştığını savunmuştur. Dinlenen davacı tanıkları İ.. A.., davacının en son 1.250,00 TL ücret aldığını beyan etmiş, tanık E.. G.. de 1.200,00-1.300,00 TL arası ücret aldığını, net olarak ne kadar ücret aldığını bilmediğini beyan etmiştir. Ayrıca her iki tanık da davacının usta olup olmadığı konusunda bir beyanda bulunmamışlar, “kesim toplama vb. işleri” yaptığını söylemişlerdir. Öncelikle tanıklar yeniden dinlenerek davacının yaptığı iş tam aydınlatılmalı, daha sonra ilgili meslek odasından davacı işçinin alabileceği ücret araştırılmalı, taleple bağlı kalınarak ve özellikle tanık beyanlarındaki miktara da dikkat edilerek davacının ücreti belirlenmelidir. Emsal ücret araştırması yapılmadan ve tanık beyanlarını da aşar şekilde davacı iddiası gibi hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulmuş olması hatalıdır.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 07.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.