Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/5529
Karar No: 2016/768
Karar Tarihi: 08.02.2016

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2015/5529 Esas 2016/768 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı iş sahibi ile yüklenici arasında yapılan araç kumlama işlemleri sözleşmesinde, işin tamamlanmasına rağmen kalan ücretin ödenmediğini iddia ederek yapılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmiştir. Mahkeme, yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkâr tazminatının tahsiline karar vermiştir. Ancak, karar temyiz edildiğinde yalnızca alacağın likid olup olmadığı belirlenirken her alacak ve borçlu birlikte değerlendirilmeli ve borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerektiği belirlenmiştir. Bu nedenle, likid bir alacak bulunmadığından icra inkâr tazminatına hükmedilmesi doğru olmamıştır ve kararın düzeltilerek onanması gerekmektedir. Kararda, İcra ve İflas Kanunu'nun 67/2. maddesi ve HGK'nın 07.06.2006 tarihli kararı açıklayıcı bir şekilde yer almıştır.
15. Hukuk Dairesi         2015/5529 E.  ,  2016/768 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
    - K A R A R -

    Dava, sözleşmeden doğan alacağın tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin davanın asıl alacak yönünden kabulüne işlemiş faiz talebinin reddine dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Dava TBK"nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden doğan alacağa ilişkin yapılan takibe itiraz nedeniyle 2004 sayılı İİK 67. maddeye dayalı açılmış itirazın iptâli davasıdır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
    Davacı, taraflar arasında davalıya ait dört aracın kumlama işlemlerinin yapılması hususunda sözleşme olduğunu, işin eksiksiz biçimde tamamlanıp teslim edildiği halde kalan iş bedelinin ödenmediğini, ... İcra Müdürlüğü"nün 2013/8970 sayılı dosyasında yapılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazının iptâli ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiş, davalı ise ayıplı ifa bulunduğunu, yapılan bildirime rağmen ayıbın giderilmediğini, ayıbın giderilmesi için gereken sürede tanker kiralamak zorunda kalındığını, iş bedelinin istenemeyeceğini belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiş, mahkemece iş bedeli olarak kesilen faturalara süresinde itiraz edilmediği, usulüne uygun ayıp ihbarı bulunmadığı kabul edilerek 18.998,00 TL asıl alacağa davalının yapmış olduğu itirazının iptâline, işlemiş faiz yönünden talebin reddine, kabul edilen miktara takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, 3.799,60 TL inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu"nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
    Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK"nın 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
    Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı ayıplı ifa bulunduğunu bu nedenle takibe konu iş bedeline ilişkin alacağın istenemeyeceğini savunmuş, mahkemece toplanan deliller değerlendirilmiş ve usulüne uygun ayıp ihbarı bulunmadığı da gerekçe gösterilerek kalan iş bedelinin istenebileceği kabul edilmiş olup bu durumda alacağın varlığı ve miktarı yargılama ile belirlendiğinden likid bir alacak bulunduğundan söz edilemeyeceği halde mahkemece icra inkâr tazminatına hükmedilmesi doğru olmamıştır.
    Kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de; yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken mülga 1086 sayılı HUMK"nın 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca diğer temyiz itirazlarının kabulü ile gerekçeli kararın hüküm fıkrasının ikinci paragrafında yer alan "kabul edilen miktarın %20"si olan 3.799,60 TL inkâr tazminatının davalıdan alınmasına," cümlesinin karar metninden çıkarılarak, yerine ""şartları oluşmadığından davacının icra inkâr tazminatı isteminin reddine"" cümlesinin yazılmasına, kararın değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 08.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi