Abaküs Yazılım
18. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/1848
Karar No: 2019/10879
Karar Tarihi: 19.06.2019

Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2019/1848 Esas 2019/10879 Karar Sayılı İlamı

18. Ceza Dairesi         2019/1848 E.  ,  2019/10879 K.

    "İçtihat Metni"


    KARAR
    Bir kimseyi fuhuşa teşvik etmek veya yaptırmak veya aracılık etmek veya yer temin etmek suçundan sanık ..."in 227/2 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl hapis ve 180 gün karşılığı adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Bursa 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/11/2017 tarihli ve 2016/404 esas, 2017/586 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre,
    1- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/10-108 esas, 2007/152 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, kanun koyucunun ayrıca adlî para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adlî para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, alt sınırdan uzaklaşmanın gerekçelerinin gösterilmesi, dayanılan gerekçelerin de yasal olması ve dosya içeriğiyle örtüşmesi gerektiği halde; sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 227/2. maddesi uyarınca hüküm kurulurken, hapis cezasının alt sınırı olan 2 yıl hapis cezasına hükmedildiği halde adlî para cezasının belirlenmesi sırasında alt sınır olan 5 gün yerine 180 gün adlî para cezasına hükmolunması suretiyle fazla ceza tayininde,
    2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 52/4. maddesinde yer alan “Hakim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adli para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.” şeklindeki amir hüküm karşısında, sanık aleyhine olacak şekilde para cezasının takside bağlanmamış olması, bağlanmaması halinde ise bunun gerekçesi ve adlî para cezasının ödenmemesi halinde karşılaşabileceği muhtemel durumun sanığa ihtar edilmemiş olmasında isabet görülmemiştir..” denilmektedir.
    Hukuksal Değerlendirme:
    1- "1" numaralı istem açısından yapılan değerlendirmede;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/04/2012 gün ve 10/438-141 sayılı kararında belirtildiği üzere, öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “Kanun Yararına Bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
    5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
    Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu"nun 14/11/1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulu"nun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
    Ceza Genel Kurulu"nun 25/10/1993 gün ve 260/281 sayılı kararında ise, olaya ilişkin tüm deliller toplanıp, değerlendirilip suçun oluştuğu kabul edilerek mahkumiyet hükmü kurulduğuna göre, delil takdiri yapılarak verilen karar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden ve suçun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle, kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağı belirtilmiştir.
    Hakimin kanaat ve takdirine ait fiili sorunlardan dolayı olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceği, tebliğnamede ileri sürülen hususun da bu kapsamda olduğu anlaşılmıştır.
    Bu itibarla, kanun yararına bozma kurumunun kesinleşmiş hükümlere karşı istisnai durumlarda başvurulabilen kanun yolu olması, temyiz incelemesi sırasında bozma nedeni yapılabilen her türlü nedenin bu yolla denetlenememesi ve mahkemelerin delil takdiri yaparak suçun oluştuğuna dair kanaatlerini ortaya koydukları kararlarında, açık bir hukuka aykırılık bulunmadığı sürece, bu hususlar kanun yararına bozma konusu yapılamayacaktır. Öte yandan mahkemece adli para cezasında yapılan teşdit için kanuni gerekçe gösterildiğinden ve bu hususun takdire müteallik olduğu anlaşıldığından talebin reddine karar verilmiştir.
    2- "2" numaralı istem açısından yapılan değerlendirmede;
    5237 sayılı TCK"nın 50. maddesinde, “(1) Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre;
    a) Adlî para cezasına,............çevrilebilir.
    (5) Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.” hükümlerine yer verilmiş,
    Aynı Kanun"un 52/4. maddesinde ise, “Hâkim, ekonomik ve şahsî hâllerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler hâlinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi hâlinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.” hükmü düzenlenmiştir.
    5739 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesinde doğrudan verilen adli para cezalarının infazı ile kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak hükmedilen adli para cezalarının infazı farklı düzenlenmişken, 5739 sayılı Kanunun 5. maddesi ile yapılan değişiklikle 5237 sayılı TCK’nın 50/6. madde ve fıkrasında yer alan "yaptırım" ibaresinin "tedbir" olarak değiştirilip, 5275 sayılı Kanunun 106. maddesinin 4. ve 9. fıkralarının yeniden düzenlenip, 10. fıkrasının da yürürlükten kaldırılmasıyla, adli para cezalarının infaz rejimlerindeki farklılıklar ortadan kaldırılmıştır. Yapılan bu değişiklikle kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, TCK"nın 50/6. maddesi uygulanamayacaktır.
    Bununla birlikte, ister doğrudan, ister kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak hükmedilsin, hâkim, sanığın ekonomik ve şahsî hâllerini göz önünde bulundurarak, TCK"nın 52/4. maddesi uyarınca, adli para cezasının belirli taksitler halinde ödenmesine karar verebilecektir.
    Bu itibarla, yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler ve açıklamalara göre, kısa süreli hapis cezası yerine hükmolunan adli para cezasında, TCK"nın 52/4. maddesi uyarınca taksitlendirme yapılması mümkün olmasına karşın, Yerel Mahkemece bu hususta karar verilmemesi madde kapsamına göre hakimin takdir yetkisi kapsamında bulunduğundan hukuka aykırı görülmemiştir.
    Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden,
    1 ve 2 numaralı istemler açısından ;
    Hakimin kanaat ve takdirine ait fiili sorunlardan dolayı olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceği, tebliğnamede ileri sürülen hususların da bu kapsamda olduğunun anlaşılması karşısında;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce bu itibarla yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 19/06/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi