15. Hukuk Dairesi 2015/5062 E. , 2016/766 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinin feshi nedeniyle yapılan hafriyat malzeme, işçilik ve sair şantiye giderleri ve mahrum kalınan kar karşılığı maddi tazminat ve feshin haksız olması sebebiyle manevi tazminat alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davalı şirketin davacıyla yaptığı sözleşmeyi feshetmesi ve başka şirkete yaptırmasının ticaret etiğine aykırı olduğu kabul edilmekle birlikte davanın haksız fiilden kaynaklanan tazminat niteliğinde olup eylem ve zarar arasında illiyet bağının kanıtlanamaması sebebiyle maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine dair verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davalının fesih iradesi ve bu iradesinin açıklandığı ihtarnamede kullandığı ifadeler kişilik haklarının ihlali sonucunu doğuracak ağırlıkta olmayıp manevi tazminat isteme koşullarının oluşmadığının anlaşılmasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Yanlar arasında imzalanan “...” 05.12.2011 tarihlidir. Davalı iş sahibi 19.01.2012 tarihinde davacının elemanlarını işin yapılacağı şantiyeye sokmamak suretiyle ve ayrıca Ankara 24. Noterliği"nden keşide ettiği 27.01.2012 gün, 2653 yevmiye nolu cevabi ihtarnameyle sözleşmeyi feshetmiştir. Gerek sözleşme ve gerekse fesih işlemi 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun yürürlükte olduğu dönemde gerçekleştiğinden uyuşmazlığın çözümünde 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümleri göz önünde tutulmalıdır.
Davacı, dava dilekçesinde maddi tazminatın yapılan hafriyat, malzeme, işçilik, sair şantiye giderleri ve mahrum kaldığı kârdan ibaret olduğunu bildirmiştir. Sözleşme fesih ile sonuçlanmış olduğundan feshin haklı bir sebebe dayanmakta olup olmadığına bakılmaksızın yüklenici gerçekleştirdiği imalât ve şantiyede kalan malzeme bedellerini, imalât bedeline katılacak işçilik ve şantiye giderlerini iş sahibinin yararına olması koşuluyla ondan talep edebilir.
Davalı iş sahibince, 19.01.2012 tarihinde davacı yüklenicinin işçilerinin şantiyeye girişi engellenmek ve davacının ihtarına karşı verdiği 27.01.2012 tarihli ihtarnameyle fesih iradesi açıklanıp davacıya bildirilmek suretiyle sözleşme feshedilmiştir. Dosya kapsamına uygun olarak mahkemece davalı iş sahibinin sözleşmeyi feshetmesi ve başka şirkete
yaptırmasının ticaret etiğine aykırı olduğu kabul edilmiş olduğundan mahkemenin gerekçesindeki bu ifadeler sözleşmenin feshinde davalı işsahibinin kusurlu olduğunun kabulü anlamındadır. Davalı iş sahibince de, mahkemenin gerekçedeki bu kabulüne karşı temyiz yoluna başvurulmadığından fesihte davalı iş sahibinin kusurlu olduğunun kabulü gerekir.
Davalı iş sahibi fesih ihtarında sebep gösterdiği ve fesihte kusurlu olduğundan davacı yüklenici kâr kaybı da istemekte haklıdır. Bunun miktarının da sözleşme ve fesih tarihinde yürürlükte olup olayda uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 356. maddesi yollamasıyla 325. maddesinde gösterilen kesinti yöntemi esas alınarak hesaplanması gerekir.
Kesinti yöntemine göre yüklenicinin fesih sebebiyle yapamadığı sözleşme konusu işlerin geri kalan kısmından dolayı mahrum kaldığı kâr kaybının, öncelikle yapılmayan işin sözleşmenin feshi tarihindeki bedelinin (eser tamamlanmış, borç ifa edilmiş olsaydı yüklenicinin eline geçecek bedel ile sözleşmesine göre yapılan imalât sebebiyle yükleniciye ödenen ya da ödenecek bedel farkı) tespit edilmesi, bulunacak bu bedelden yüklenicinin işi fesih sonucu tamamlamaması sebebiyle sağladığı tasarruf (malzeme, işçilik, sigorta, vergi vs. masraflar) ile bu süre içinde başka bir iş yapıp çalışmışsa ya da başka bir iş yapmaktan kaçınmışsa kazanabileceği miktarlar belirlenip bulunacak bu miktarların ilk olarak bulunan yapılmayan iş bedelinden çıkartılarak hesaplanması gerekir. Mahkemece hükme esas alınmamakla birlikte düzenlenen bilirkişi raporunda yapılan hesaplama az yukarıda açıklanan ilke ve yönteme uygun değildir.
Bu durumda mahkemece öncelikle davacı vekiline dava dilekçesinde talep ettiği 25.000,00 TL maddi tazminat talebinde istediği hafriyat, malzeme ve işçilik, şantiye giderleri ve mahrum kaldığı kârla ilgili alacak miktarları açıklattırılıp dosyadaki mevcut delil, belge ve tutanaklar ile davacıya 2011, 2012 ve 2013 yılı ticari defter, kayıt ve belgeleri de ibraz ettirilerek 10.03.2014 tarihli raporu düzenleyen bilirkişi kurulundan alınacak ek raporla, fesih tarihine kadar davacı yüklenicinin gerçekleştirip iş sahibine yararı olan hafriyat, malzeme, işçilik ve sair şantiye giderlerinden gerçekleştirilen imalâta isabet eden kısmının sözleşme fiyatlarıyla, kâr kaybınında da önceki paragrafta açıklandığı üzere 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 356. maddesi delaletiyle 325. maddesine göre hesaplattırılarak bulunacak toplam maddi tazminat miktarından davalı iş sahibince yapıldığı kanıtlanan ödemeler düşüldükten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile maddi tazminat talebinin tümden reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 09.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.