23. Ceza Dairesi 2015/3169 E. , 2015/4218 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın öz kardeşinin olmadığı, fakat annesinin evlilik dışı ilişkisinden ... ve ... isimli iki üvey kardeşinin bulunduğu, annesi ...’un 14/06/1992 tarihinde ölmesi üzerine, sanığın 05/12/2003 tarihinde Sulh Hukuk Mahkemesine müracaat ederek veraset ilamı çıkartılması için talepte bulunduğu, sanığın mahkemeye sunduğu dilekçede üvey kardeşlerinden hiç bahsetmediği gibi gerek bu dilekçede, gerekse de mahkemede alınan ifadesinde annesinin tek mirasçısının kendisi olduğunu ileri sürdüğü, bunun üzerine Sulh Hukuk Mahkemesinin 10/12/2003 tarih ve 2003/745 Esas, 2003/800 Karar sayılı ilamı ile sanığın murisin tek mirasçısı olduğuna ilişkin veraset ilamı tanzim edildiği, sanığın bu şekilde içeriği itibariyle sahte olarak oluşturulmasını sağladığı veraset ilamı ile 10/05/2009 tarihinde Tapu Müdürlüğüne müracaat ederek tapuda annesi adına kayıtlı olan ... ili, İlçesi, ... Köyü, ... Mevkii 1079 ve 866 parsellerde bulunan taşınmazların kendi adına kayıt edilmesini ve buna ilişkin iki adet tapu senedinin çıkartılarak kendisine verilmesini temin ettiği, böylelikle sanığın kamu kurumu niteliğindeki Tapu Müdürlüğünü aracı kılmak suretiyle üvey kardeşleri olan katılanlar ... ve ...’ın zararına olacak şekilde haksız menfaat temin ettiği ve üzerine atılı resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediğinin iddia edildiği somut olayda;
1-Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık savunmasına, katılanların beyanlarına, Sulh Hukuk Mahkemesinin 10/12/2003 tarihli kararına, suça konu taşınmazlara ilişkin tapu kayıtlarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın kasıtlı hareketlerle sahte olarak oluşturulmasına sebebiyet verdiği veraset ilamını kullanmak suretiyle mevzuat gereği kendisine ve üvey kardeşleri olan katılanlara elbirliği şeklinde mülkiyet hükümlerine göre intikal etmesi gereken taşınmazları tapuda kendi adına kayıt ettirmek suretiyle üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği anlaşıldığından sanığın bu suçtan mahkumiyetine yönelik kabulde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazının reddine, ancak;
5237 sayılı TCK"nın 61/8 maddesi hükmü karşısında, adli para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik arttırma ve indirimlerin gün üzerinden yapılması ve sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması sonucu cezanın belirlenmesi gerektiği halde, mahkemece gün olarak belirlenen adli para cezasından 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesinde karşılığını bulan zincirleme suç hükümlerine göre artırım yapıldıktan sonra ortaya çıkan gün para cezasının cezaların bireyselleştirilmesine ilişkin diğer hükümler uygulanmadan doğrudan adli para cezasına çevrilmesi ve bu şekilde 5237 sayılı TCK’nın 167/2. maddesinde düzenlenen cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebeplere ilişkin indirim ile 5237 sayılı TCK’nın 62. maddesinde öngörülen takdiri indirimin bu miktar üzerinden yapılması suretiyle sonuç olarak 5.240 TL adli para cezası yerine 5.250 TL adli para cezasına hükmedilerek fazla ceza tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün nitelikli dolandırıcılık suçunda adli para cezasının uygulanmasına ilişkin bölümünün hüküm fıkrasından çıkartılarak yerlerine sırasıyla, "Sanığın 5237 sayılı TCK"nın 158/1-d-son maddesi uyarınca 504 tam gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, verilen cezanın 5237 sayılı TCK"nın 43.maddesi gereğince 1/4 oranında artırılarak 630 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, verilen cezadan 5237 sayılı TCK"nın 167/2 maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim yapılarak 315 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, yine verilen cezadan 5237 sayılı TCK"nın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın 262 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, sonuç olarak sanığın 5237 sayılı TCK"nın 50 ve 52 maddeleri uyarınca 1 gün 20 TL hesabı ile 5.240 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına" ibarelerinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazının reddine, ancak;
Uyap sisteminden temin edilen nüfus kayıt örneğine göre; suç tarihi itibariyle 65 yaşını doldurduğu tespit edilen sanık hakkında, TCK"nın 51/1-2. cümlesi uyarınca hapis cezası erteleme üst sınırının üç yıl olması, buna göre sanığın cezasının ertelenmesinin mümkün olması ve sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün de sanığın tekrar suç işlemeyeceği yönünde oluşan kanaate istinaden ertelendiğinin anlaşılmış olması karşısında, sanığa resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hapis cezasının bu cezanın süresi gerekçe gösterilerek ertelenmesine yer olmadığına dair karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17/09/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.