10. Hukuk Dairesi 2011/16834 E. , 2013/1417 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre; davalı vekilinin tüm, davacı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) 5510 sayılı Yasanın 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 10. ve 26. maddeleridir. Dosya kapsamından, davacı Kurum talebinin 39.732,33 TL, Kurumun % 80 kusur karşılığı talep edebileceği toplam zararının ise 38.853,83 TL olduğu anlaşılmakla; Kurum alacağının 38.853,83 TL TL olarak belirlenmesi gerekirken, Mahkemece, 21.07.2011 tarihli hatalı hesap bilirkişisi raporu esas alınmak suretiyle, 24.283,64 TL olarak belirlenmiş olması,
3-) Davanın yasal dayanaklarından, 506 sayılı Yasanın 26. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “...sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere...” ibaresi, Anayasa Mahkemesi’nin 23.11.2006 gün ve 2003/10 Esas ve 2006/106 sayılı kararıyla, Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş; Anayasa’nın 152 ve 153. maddelerinde öngörülen düzenleme uyarınca, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu olması karşısında, iptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı 21.03.2007 tarihinden sonra, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 33. maddesi (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 76. maddesi) uyarınca, yürürlükteki yasaları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın, iptal kararı ile yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkisi bulunmadığından; dava tarihindeki mevzuat ve içtihatlara uygun olarak açılan davanın, anılan iptal hükmü nedeniyle oluşan hukuksal durum gereğince, gelir artışlarına ilişkin kısmına yönelik red kararı verilmesinde, tarafların sorumluluğu bulunmadığı halde; davacı Kurumun davada haksız çıkan taraf olarak nitelenip vekalet ücretiyle sorumluluğuna hükmedilmiş olması, yargılama giderlerinin kabul-ret oranına göre paylaştırılmış olması,
4-) Gerekçeli karar başlığının, HMK ‘nın 297. maddesinin b bendinde (Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 388. maddesinde) tanımlanan unsurları taşıması ve “tarafların ve davaya katılanların kimlikleri" ni kapsaması gerektiği yönündeki hükmünün, kararın yazımında dikkate alınmayarak, davada taraf olmayan sigortalı ..."in karar başlığında, "ilişkili kişi" olarak gösterilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde; davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.