Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/16464
Karar No: 2019/7229
Karar Tarihi: 31.10.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/16464 Esas 2019/7229 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir davada, taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti istemiyle açılmış bir dava reddedilmiş, ancak Yargıtay tarafından bozulmuştur. Davacı, taşınmaz üzerindeki ev, garaj ve samanlığın kendisi tarafından yapıldığını ve kendisine ait olduğunu iddia etmiştir. Mahkemece yapılan keşif sırasında dinlenilen bilirkişi ve tanıklar davacının iddialarını doğrulamıştır. Hukuki yarar dava koşulu olup hukuki yarar bulunmaması halinde, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiği belirtilmiştir. Kararda, Tapu Kütüğü beyan hanesine muhdesatla ilgili şerh verilebilmesi için Medeni Kanun veya ilgili özel yasalarda bir düzenlemenin bulunması gerektiği açıklanmıştır. Bu yasal düzenleme olmadan muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılamayacağı ifade edilmiştir. Kararda, TMK'nın 684/1. maddesi ile bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olacağı belirtilmiştir. Ayrıca, TMK'nin 722, 724, 729 maddeleri ile muhdesatın sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamayacağı ifade edilmiştir. Ancak, malikin rızasıyla, kamu hukukund
14. Hukuk Dairesi         2016/16464 E.  ,  2019/7229 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili ile birleştirilen dava davacısı tarafından, davalılar aleyhine 11/03/2013 ve 25/03/2013 gününde verilen dilekçeler ile tapu iptali ve tescil (ıslah ile muhdesatın aidiyetinin tespiti olmazsa bedel) talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl ve birleştirilen davanın reddine dair verilen 04/02/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili ile davacı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Asıl ve birleştirilen dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.
    Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, asıl davanın davacı vekili ve birleştirilen davanın davacı vekili temyiz etmiştir.
    1)Birleştirilen dava yönünden;
    Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan birleştirilen davanın davacı vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.
    2)Asıl dava yönünden;
    Bilindiği üzere TMK’nun 684/1. maddesi uyarınca kural olarak, bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı üzere; Eşya Hukukunda, muhdesatdan, bir arazi üzerinde arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729). Ne var ki; TMK’nin 1012 maddesi hükmüne göre; malikin rızasıyla, kamu hukukundan kaynaklanan kısıtlamalar, Tapu Sicil Tüzüğü’nün belirlediği ayrık durumlar ve özel kanun hükümlerinde saklı hallerde tapu kütüğünün beyanlar hanesine muhdesatla ilgili şerh verilebilir. Başka bir anlatımla, tapu kütüğünün beyanlar hanesine “Beyanda” bulunulabilmesi için Medeni Kanun veya ilgili özel yasalarda bir düzenlemenin bulunması gerekir.
    Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının hukuki yarar bulunması koşuluyla açılabileceği doktrinde ve Yargıtay uygulamasında kabul edilmektedir. Taraflar arasında görülmekte olan bir ortaklığın giderilmesi davasının varlığı ya da taşınmazın veya üzerinde bulunan muhdesatın kamulaştırma işlemine tabi tutulması halinde taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlar hakkında aidiyetin tespiti davası açılmasında hukuki yarar bulunduğu benimsenmektedir. Hukuki yarar dava koşulu olup hukuki yarar bulunmaması halinde, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiği kuşkusuzdur.
    Somut olaya gelince; davacı, 170 ada 3 parsel sayılı taşınmazın üzerinde fen bilirkişisi raporu ve krokisinde 3/1, 3/2 ve 3/3 numaralarıyla gösterilen ev, garaj, kiler ve samanlığın kendisi tarafından yaptırıldığını ve kendisine ait olduğunu, murisleri ve davalılarının muhtesatlarla ilgilerinin bulunmadığını öne sürmüş, bir kısım davalılar ise muhtesatların murisleri Ahmet Pehlivan ve ... tarafından yaptırıldığını savunmuştur. Mahkemece, mahallinde yapılan keşif sırasında dinlenilen mahalli bilirkişi Kasım Bakır ile davacı tanıkları Mustafa Kılınç, Ali Yıldız ve Kemal Özkan davacı tarafın iddialarını doğrulamış; inşaat bilirkişi raporuna göre, taşınmaz üzerindeki ev, garaj ve samanlığın 35- 40 yıllık olduğu, dosya içerisindeki mirasçılık belgelerinden muris Ahmet Pehlivan’ın 10.06.1937 tarihinde, Muris ...’ın da 28.12.1959 tarihinde öldüğü gözönünde bulundurulduğunda davalıların savunmasının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken asıl davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleştirilen davanın davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile birleştirilen dava yönünden hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davanın davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile asıl dava yönünden hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.10.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi