2. Ceza Dairesi 2018/6686 E. , 2019/3 K.
"İçtihat Metni"
Elektrik hırsızlığı suçundan sanık ...’in, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 491/1, 522/1 ve 59/2 maddeleri ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 4/1. maddesi uyarınca 237.276.000 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına dair ....3. Sulh Ceza Mahkemesinin 24/10/2002 tarihli 2002/4 esas, 2002/1020 sayılı kararının infazı sırasında, 05/07/2012 tarihine yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun"un geçici 2. maddesi gereğince sanığın hukukî durumunun yeniden değerlendirilmesi amacıyla başlatılan uyarlama yargılaması neticesinde sanığa isnad edilen eylem için öngörülen zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle kamu davasının ortadan kaldırılmasına ilişkin ....24. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/04/2013 tarihli ve 2012/1920 esas, 2013/393 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 25/10/2018 gün ve 8009-2018 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/11/2018 gün ve 2018/89195 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre,
1- 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un “Lehe hükümlerin uygulanmasında usul” kenar başlıklı 9. maddesinin 4. fıkrasında yer alan; “Kesin hükümle sonuçlanmış olan davalarda, sonradan yürürlüğe giren bir kanunla ilgili olarak lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla yapılan yargılama bakımından dava zamanaşımına ilişkin hükümler uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme karşısında; mahkemece lehe kanun hükümlerinin değerlendirilmesi sırasında, kesinleşmiş mahkûmiyet kararına ilişkin davanın, dava zamanaşımı sebebiyle düşürülmesine karar verilemeyeceği gözetilmeksizin, yazılı biçimde karar verilmesinde,
2- 05/07/2012 tarihli ve 28344 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun"un 82. maddesi ile elektrik hırsızlığını düzenleyen 5237 sayılı Kanunun 142/1-f bendi yürürlükten kaldırıldığı, aynı Kanun’un 83. maddesi ile 5237 sayılı Kanunun 163 üncü maddesine eklenen 3. fıkra ile elektrik hırsızlığı suçunun karşılıksız yararlanma suçu olarak düzenlendiği, dolayısıyla 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme karşısında, önceki ve sonraki temel ceza kanunlarının ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesinde, isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
....3. Sulh Ceza Mahkemesinin, sanığın yokluğunda verdiği 24/10/2002 tarih ve 2002/4 Esas, 2002/1020 Karar sayılı mahkumiyet kararının, sanığın “Sanatoryum Caddesi No:116/2 Keçiören/Ankara” adresine tebliğe çıkartılması üzerine anılan gerekçeli karar tebliğine ilişkin tebligatın "muhatabın taşındığı" gerekçesiyle iade edilmesinden sonra gerekçeli kararın ancak daha önce usulüne uygun tebligat yapılması şartı ile 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre eski adrese tebliğ işlemi yapılması gerekirken ve daha önce usulüne uygun tebligat yapılmış eski adres de bulunmaması durumunda, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 28. maddesinde ve Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik"in 48. maddesinde belirtilen yöntem izlenmek suretiyle ilanen tebligat yapılması gerekirken, daha önce usulüne uygun herhangi bir tebliğ yapılmamış olan ve sanığın duruşmada bildirdiği adresi olan .... adresine 35. maddeye göre 13.01.2003 tarihinde tebliğ edildiği, ancak bu yapılan tebliğ işlemi geçersiz olduğundan hükmün usulüne uygun kesinleşmediği ve sonraki tüm işlemlerin hukuken geçersiz olduğu belirlenmekle, kesinleşmemiş kararlara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağından, öncelikle 24.10.2002 tarihli mahkumiyet kararının sanığa tebliğ edilip, usulüne uygun olarak kesinleştirildikten sonra yeniden kanun yararına bozma isteminde bulunulması mümkün olup (ANKARA) 24. Asliye Ceza Mahkemesinin, 01.04.2013 gün ve 2012/1920 Esas 2013/383 Karar sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 07/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.