Hukuk Genel Kurulu 2014/901 E. , 2016/229 K.
"İçtihat Metni"ESAS NO : 2014/18-901
KARAR NO : 2016/229
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/18-901
KARAR NO : 2016/229 Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ......Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/01/2014
NUMARASI : 2014/2-2014/11
DAVACI : .....vekili Av. .....
DAVALI :....vekili Av. ....
Taraflar arasındaki “eski hale getirme ve tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ....Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 11.04.2013 gün ve 2011/151 E., 2013/37 K. sayılı kararın incelenmesi davalı belediye vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay .....Hukuk Dairesinin 30/10/2013 gün ve 2013/9256 E.-2013/14129 K. sayılı ilamı ile;
(...Dava dilekçesinde, kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı olarak taşınmaza vaki el atmanın önlenmesi ve eski hale getirme bedeli talep edilmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, taşınmaza davalı idare tarafından hiç bir kamulaştırma işlemi yapılmaksızın yol inşaa edilmek ve parke taşı döşenmek suretiyle el atıldığını belirterek, dilekçenin sonuç kısmında taşınmazın eski hale iadesi ile uğramış olduğu ve zeminde döşeli parke taşlarının sökülmesi sebebiyle uğrayacağı zararların fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tazminini talep etmiş, verdiği ıslah dilekçesinde ise herhangi bir talep değişikliğinden bahsedilmeyerek dava değerinin artırıldığı anlaşıldığından, mahkemece taleple bağlı kalınarak eski hale getirme bedeline hükmedilmesi gerekirken, talep aşılmak suretiyle kamulaştırmasız el atılan kısmın zemin bedeline hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...)
gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN:Davalı belediye vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın eski hale getirilmesi ve zeminde bulunan parke taşlarının sökülmesi nedeniyle uğranılacak zararın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkile ait 399 parsel sayılı iki katlı kargir ev ve ahır vasfındaki taşınmaza davalı kurum tarafından yol inşası yapılmak ve parke taşı döşemek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığını belirterek, taşınmazın eski hale getirilmesi ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla bilirkişi incelemesi sonucu ortaya çıkacak zararın davalı belediyeden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 06.02.2013 harç tarihli ıslah dilekçesi ile ise bilirkişi raporunda belirtilen 16.778.50 TL bedelin tahsilini istemiştir.
Davalı belediye vekili ıslah dilekçesine karşı verdiği cevap dilekçesinde; davacının talebinin taşınmazın eski haline iadesi ve zeminde bulunan parke taşlarının sökülmesi nedeniyle uğranılacak zararın tazmini istemine ilişkin olduğunu, zarar bedelinin ilk bilirkişi raporunda gösterildiğini, bahsi geçen raporda yazılı miktarın ıslahı gerektiren bir konu olmadığını, zira eldeki davanın, kamulaştırma bedelinin tespiti davası niteliğinde bulunmadığını, böyle bir davanın olması için davalı belediyenin uzlaşmaya çağırılmasının gerekeceğini, dava tarihi itibariyle herhangi bir kamulaştırma işlemi hazırlığının yapılmadığını, davacı tarafın dava konusunu değiştirmek eylemine muvafakatlerinin olmadığını, ilk rapordaki değer üzerinden eski hale iadeye karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davalı idarenin, dava konusu taşınmaza parke taşı döşemek ve taşınmazın bir kısmını yola çevirmek suretiyle kamulaştırmasız el attığı, davalı Belediye Başkanlığının 07.03.2012 tarihli yazısından da anlaşılacağı üzere, davanın açılmasından sonra dava konusu taşınmaz için kamulaştırma kararının alındığı, ancak karar tarihi itibari ile açılmış bir kamulaştırma davasının bulunmadığı, her ne kadar dava dilekçesinde taşınmazın eski hale getirilmesi talep edilmiş ise de, sonrasında davanın ıslah edildiği ve kamulaştırmasız el atma bedelinin tahsilinin istendiği, Yargıtay.....Hukuk Dairesi"nin 27.04.2006 gün ve 2006/4463 E.,2006/5242 sayılı ilamından da anlaşılacağı üzere, önceden el atmanın önlenmesi davası açan taşınmaz malikinin, sonradan bu talebini bedele dönüştürmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı belediye vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece davanın kamulaştırmaz el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin olduğu, davacı vekilinin el atmanın önlenmesini ve davalı belediye tarafından yol yapılmak için dava konusu taşınmaza döşenen parke taşlarının sökülmesini talep ettiği davada, 04.02.2013 günlü ıslah dilekçesi ile davayı bedele dönüştürdüğü, 16.05.1956 gün ve 1-6 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca el atmanın önlenmesine ilişkin dava açan taşınmaz malikinin daha sonradan istemini bedele dönüştürmesinin mümkün olduğu, ıslah dilekçesindeki beyanın da bu doğrultuda bulunduğu, adli yargı uygulamasına göre bilirkişi raporu ile taşınmazın değerinin, dava dilekçesinde gösterilen değerden yüksek olduğunun anlaşılması halinde, ilk celsede belirlenen değer üzerinden eksik harcın tamamlanması için ara kararın kurulduğu, eldeki davanın devam ettiği sırada davalı belediyenin, dava konusu taşınmaza ilişkin kamulaştırma kararı aldığı dikkate alındığında davacı vekilinin, davayı bedele dönüştürmek istemesinin doğal olduğu, yaklaşık üç yıldır davacıya ait taşınmazın ilçe halkı tarafından yol olarak kullanılması nedeniyle sadece parke taşlarının sökülmesinin kamulaştırmasız el atma olgusunu sonlandırmayacağı, o bölgede yaşayan halkın gerek araç ile gerekse de yaya olarak taşınmazı yol olarak kullanmaya devam edeceği, yine kamu hizmetinde aksama olmaması amacıyla İlçe Jandarma Komutanlığı personel ve araçlarının da aynı şekilde yol haline gelmiş taşınmazı kullanacağı, bu durumda davacının sadece çıplak mülkiyet hakkının kalacağı, ıslah dilekçesindeki ifadeden de anlaşılacağı üzere, davacının irade beyanının dava değerini arttırmak olarak yorumlanması halinde, davacının mülkiyet hakkının kısıtlanmış olacağı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davalı belediye vekili temyiz etmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın eski hale getirilmesi ve zemine döşenen taşların sökülmesi nedeniyle uğranılacak zararın tahsili istemiyle açılan davada, davacı vekilinin, “davanın ıslahı ile miktarın 16.778.50 TL olarak kabulü” şeklindeki 04.02.2013 tarihli dilekçesinin, talep değişikliği niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre de eldeki davada eski hale getirme bedeli yerine kamulaştırmasız el atma tazminatına hükmedilip hükmedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun “Kapsamı ve sayısı” başlıklı 176.maddesi;
“(1) Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.
(2) Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.”
Hükmünü içermektedir.
6100 sayılı HMK’nın 176. maddesinin gerekçesi ise;
Taraflar, daha önce olduğu gibi, ıslah yolu ile iddialarını ve savunmalarını genişletip değistirebileceklerdir. Buna göre, davacı dava dilekçesinde belirttiği dava sebebini değistirebileceği gibi, örneğin; daha önce belirttiği ödünç sözleşmesi sebebini değiştirip, sebepsiz zenginlesme sebebine dayanabilecektir. Keza, davacı dava dilekçesinde belirttiği vakıaları eksik belirtmisse, onları ıslah yolu ile tamamlayabilecektir. Ayrıca, davacının dava dilekçesinde belirttiği talebini ıslah yolu ile artırması, örneğin daha önce istediği ellibin Türk Lirasını yüzbin Türk Lirasına çıkarması mümkün olduğu gibi, talebini değiştirmesi de mümkündür, aynen talep ettiği otomobilden vazgeçip, ıslah yolu ile değerini isteyebileceği gibi, otomobilden tümüyle vazgeçip, ıslah yolu ile bilgisayar istemesi de mümkündür.
Buna göre, kamulaştırmasız olarak taşınmazına el konulan şahıs, ilgili kamu tüzel kişisi aleyhine el koymanın önlenmesi davası açabileceği gibi, bu eylemli duruma razı olduğu taktirde taşınmazın değerinin tahsili davası açabilir, taşınmaz maliki bu haklardan birini kullanmak üzere zorlanamaz. Ayrıca önceden el atmanın önlenmesi davası açan taşınmaz maliki daha sonradan bu istemini bedele ilişkin olarak değiştirebilir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 16.05.21956 gün ve 1-6 sayılı kararında da bu ilkeler aynen benimsenmiştir.
Somut olayın incelenmesinde, dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın eski hale getirilmesi ve zeminde bulunan parke taşlarının sökülmesi nedeniyle uğranılacak zararın tahsilinin istenildiği, ancak yargılamanın devamı sırasında ibraz edilen 04.02.2013 havale tarihli ıslah dilekçesiyle dava konusu taşınmazın durumunun tespiti için yapılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda belirlenen ve fiilen kamulaştırılan alanın değeri olan 16.778.50 TL’nin talep edildiği, bu yönüyle kamulaştırmasız olarak taşınmazına el konulan davacının, belediye aleyhine açtığı eski hale getirme davasını, daha sonradan bedele ilişkin olarak değiştirdiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, davacı vekilinin ıslah dilekçesindeki iradesinin, davayı bedele dönüştürmek olduğu ve davanın kamulaştırmasız el atma bedelinin tahsili istemi olarak yorumlanması gerektiğine ilişkin direnme kararı yerindedir.
Ne var ki, bozma nedenine göre işin esası Özel Dairece incelenmediğinden, davalı belediye vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ:Yukarda açıklanan nedenlerle direnme uygun olup davalı belediye vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın .....HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 02.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.