11. Hukuk Dairesi 2018/5093 E. , 2019/4723 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Tüketici Mahkemesince verilen 10/05/2018 tarih ve 2014/306-2018/355 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı ve davalı ... vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı ... arasında 20.11.1998 tarihinde tüketici kredisi sözleşmesi imzalandığını, diğer davalıların ise sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, davalıların kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçlarını ödememeleri üzerine hesabın kat edilerek hesap kat ihtarnamesinin davalılara tebliğ edildiğini ancak borcun ödenmediğini ileri sürerek asıl alacak ve fer"ileri olmak üzere toplam 120.270,48 TL alacağın davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar, davacı bankadan kredi kullanmadıklarını, sözleşmede yer alan imzaların kendilerine ait olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalıların huzurda verdikleri beyanla kredi kullanmadıklarını beyan ettikleri, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/320 Esas – 2009/201 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda, banka çalışanlarıyla dava dışı Hacı Ramazan Demir"ce, çalışanların kimlik bilgileri kullanılarak firmalara finans temini için tüketici kredisi işlemleri yapıldığının tespit edildiği, toplanan delillerin davalıların kredi kullandığını ispata yeter olmadığı, benzer dosyalarda benimsenen gerekçelerle davanın reddine dair verilen kararların Yargıtay incelemesinden geçmek suretiyle kesinleştiği, davalılar kredi kullanmadığı için davalılara husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle, davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı ve davalı ... vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece, davacı banka personelinin yargılandığı ceza davası neticesinde, davaya konu kredinin davalılarca kullanılmadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak mahkemece, davanın reddine gerekçe olarak gösterilen ceza mahkemesi dosyası getirtilmemiş ve kredi dosyasındaki imzaların davalılara ait olup olmadığı incelenmemiştir. İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/320 Esas- 2009/201 Karar sayılı ilamının gerekçesi incelendiğinde, davacı banka personeli ile dava dışı bir şirketin yöneticileri arasında suç işleme hususunda anlaşmaya varıldığı, bu kapsamda, banka personelince, kredi alma yeterliliği bulunmayan dava dışı şirkete, çalışanları üzerinden kredi tahsisi yapıldığı, kredi sözleşmelerinde imzası bulunan şirket çalışanlarının ise kredi kullanma iradelerinin bulunmadığına dair saptamalara yer verildiği görülmektedir. Ancak gerekçede, somut olarak, davalılarca kullanıldığı iddia edilen krediye ilişkin bir değerlendirme bulunmadığı gibi, yine gerekçe içerisinde yer alan açıklamalardan da, davalıların, üzerlerinden dava dışı şirkete kredi tahsisi yapılan şirket çalışanlarından olup olmadıkları da anlaşılamamaktadır. Bu nedenle, salt, anılan kararda tespit edilen kesinleşmiş maddi olguların somut uyuşmazlığı aydınlığa kavuşturmak için yeterli olduğundan söz edilemez. Bu durumda, mahkemece, zikredilen ceza dosyası getirtilip, hükme esas alınan bilirkişi raporu ve diğer deliller birlikte incelenerek, davaya konu kredinin davalılarca kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi, zikredilen ceza dosyası muhteviyatından bu hususun anlaşılamaması halinde ise, kredi sözleşmesi ile kredi sözleşmesine konu tutarın davalılara ödendiğini gösterir dekonttaki imzaların davalılara ait olup olmadığı incelenmek suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı ... vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davacı ve davalı ..."e iadesine, 24/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.