10. Hukuk Dairesi 2011/17533 E. , 2013/1233 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 5510 sayılı Yasanın 43. maddesi dikkate alınarak,davacının yaşlılık aylığının tespiti ile 01.10.2008 tarihinden itibaren fark aylıkların faiziyle tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Kısa karar 26.5.2010 tarihinde davacı vekilinin yüzüne karşı tefhim edilmiş olup 16.12.2011 günlü temyiz dilekçesi;temyize cevap niteliğinde olup, İş Mahkemelerinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 433. maddesindeki cevap dilekçesiyle temyize paralel bir hüküm bulunmadığından davacı vekilinin temyiz isteminin reddine,
2-Davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Davacının, davacının TBMM başkanlığı görevi nedeniyle 5434 sayılı Yasa uyarınca emeklilik aylığı almakta olduğu taraflar arasında çekişmesizdir.
Davacı tarafından, emeklilik aylığının tespitinde esas alınması istenen, 5510 sayılı Yasanın “CUMHURBAŞKANLIĞI, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI VE BAŞBAKANLIK GÖREVİNDE BULUNANLARIN AYLIKLARI” başlıklı 43. maddesinin üç ve dördüncü fıkraları, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan iken bu görevinden herhangi bir nedenle ayrılanlara, istekleri üzerine, müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren, istek tarihindeki Cumhurbaşkanına ödenmekte olan aylık ödeneğin % 40"ı esas alınarak Cumhurbaşkanına bağlanacak yaşlılık aylığının % 75"i oranında yaşlılık aylığı bağlanır.
Ancak herhangi bir nedenle görevden ayrılan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan, 28 inci maddeye göre yaşlılık aylığına hak kazanıyorsa, 29 uncu maddeye göre yaşlılık aylığı ayrıca hesaplanır ve aylıklardan yüksek olanı yaşlılık aylığı olarak bağlanır. 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanılamıyorsa üçüncü fıkraya göre bağlanan aylığın tümü, 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanılıyor ve 29 uncu maddeye göre hesaplanan aylık, üçüncü fıkraya göre bağlanan aylıktan düşükse aradaki fark Hazineden tahsil edilir.” düzenlemesini içermektedir.
“Kanunların geriye yürümesi veya yürümemesi konusunda mevzuatımızda genel bir hüküm yoktur. Ancak, toplum barışının temel dayanağı olan hukuka ve özellikle kanunlara karşı güveni sağlamak ve hatta, kanun koyucunun keyfi hareketlerine engel olmak için, öğretide kanunların geriye yürümemesi esası kabul edilmiştir. Buna göre, gerek Özel Hukuk ve gerekse Kamu Hukuku alanında, kural olarak her Kanun, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır; o tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Hukuk güvenliği bunu gerektirir.
Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnalarından birini, beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar oluşturmaktadır. Kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin kurallar yönünden de kanunların geriye yürümesi söz konusudur. Yargılama hukukunu düzenleyen kanunlar da, ilke olarak geçmişe etkilidir (Prof. Dr. Necip Bilge, Hukuk Başlangıcı, 14. Bası, Turhan Kitabevi, ..., 2000, sh: 193-194; Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük, Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, 18.Bası, Turhan Kitabevi, ... 2003, sh: 73).” (HGK 13.10.2004 t., 2004/10-528 E., 2004/533 K.)
5510 sayılı Yasa, Yasanın yürürlük tarihi öncesinde emekli olanların aylıklarının 5510 sayılı Yasanın 43. maddesindeki düzenleme uyarınca yeniden tespitine olanak veren bir hüküm içermediği gibi; 5510 sayılı Yasanın Geçici 4. Maddesinin bir, iki ve beşinci fıkralarında yer alan, “Bu Yasanın yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Yasaya göre; aylık, tazminat, harp malûllüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 08/02/2006 tarihli ve 5454 sayılı Yasanın 1 inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Yasayla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Yasada kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ilâ 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Yasanın 32 nci, 34 üncü ve 37 nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir.
Bu Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçiliği sona erenlerden tahsis talebinde bulunacaklar ile bu Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Yasa hükümlerine göre tahsis talebinde bulunanlardan işlemleri devam edenler hakkında, bu Yasayla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Yasa hükümlerine göre işlem yapılır.Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Yasayla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Yasa hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Yasa hükümleri ayrıca dikkate alınır…” içerikli düzenleme de, 5510 sayılı Yasanın yürürlük tarihi öncesinde 5434 sayılı Yasa uyarınca emekli olanlar yönünden uygulanacak mevzuatı açıkça ortaya koymuştur.
5510 sayılı Yasanın Geçici 4. maddesinin dokuzuncu fıkrasında yer alan, “5434 sayılı Yasaya göre ödenen aylıklar ile bu madde kapsamında bağlanacak aylıklar, memur maaş katsayılarındaki artışlara göre yükseltilir. Ayrıca 5434 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra barem, teşkilat, kadro ve sair kanunlar ile aynı rütbe, kadro ve sair kanunlarda yapılacak değişiklikler sonucunda aylık tutarlarında meydana gelecek yükselmeler, aynı rütbe, kadro unvanı ve dereceden bağlanmış bulunan emeklilik, malûllük ve vazife malûllüğü aylıkları ile dul ve yetim aylıkları hakkında da uygulanır.” düzenlemesi de, barem, teşkilat, kadro ve sair kanunlarda yapılan değişiklik sonucunda, sigortalının emekliliği öncesi dönemde bulunduğu rütbe, kadro ve sair konumlara ilişkin değişikliklerin, emeklilere de yansıtılması olanağını öngörmekte olup; aktif çalışanlara yönelik bir hüküm içermeyip, münhasıran emeklilik aylıklarının bağlanması ve hesabı konusunda düzenleme getiren 5510 sayılı Yasanın 43. maddesinin, barem, teşkilat, kadro ve sair kanun değişikliği olarak nitelenmesi olanağı bulunmamaktadır.
Kaldı ki, 26.01.2012 gün ve 28185 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak, 1/1/2012 tarihinden geçerli olmak üzere 1/3/2012 tarihinde yürürlüğe giren, 6270 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 38. maddede, maddenin yürürlük tarihinden önce bu Kanunun 43 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında sayılan görevlerde bulunmuş olanlardan herhangi bir sebeple bu görevleri sona erenler ile Büyük Millet Meclisi, Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosu, Temsilciler Meclisi ve Danışma Meclisi Başkanları da bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren bu Kanunun 43 üncü maddesi hükmünden yararlanacağı düzenlenmiş olup, son fıkrasında, bu madde esas alınarak geriye dönük herhangi bir ödeme yapılmayacağı ve geriye dönük hak talep edilemeyeceği vurgulanmıştır.
Sıralanan maddi ve hukuki olgular ışığında yapılan değerlendirme uyarınca, 5434 sayılı Yasa iştirakçisi olarak emekli konumunda bulunan davacı yönünden, 5510 sayılı Yasanın 43. maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı yönü gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle kabul kararı verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.