7. Hukuk Dairesi 2015/953 E. , 2015/8187 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Manavgat İş Mahkemesi
Tarihi : 15/04/2014
Numarası : 2013/500-2014/177
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı vekili davacının davalıya ait hastanede 16/04/2008 tarihinde çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı olarak çalışmaya başladığını, son aylık net ücretinin 8.000,00 TL olduğunu, ayrıca işveren tarafından prim ödendiğini ve yemek yardımında bulunulduğunu, çalışmaya başladığı ilk tarihten çıkış tarihine kadar haftanın 7 günü 12 saat fazla çalıştığını, icap nöbetleri tuttuğunu, ancak fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ücretleri ile 2009 yılı Haziran ayı sonuna kadar ki toplam 14.000,00 TL"lik ücret alacağının ve 2008 yılından 45.000,00 TL, 2009 yılından 7.160,00 TL tutarındaki hak ediş ve prim alacaklarının ödenmediğini, 2008 yılı prim ve hak ediş alacaklarına istinaden 20/08/2009 tarihinde 10.537,00, 25/09/2012 tarihinde 10.537,00 TL, 15/10/2009 tarihinde 10.537,00 TL, 15/11/2012 tarihinde 10.537,00 TL olmak üzere 4 adet senet keşide ettiğini ancak bunların ödenmesi yönünde yasal girişimde bulunulmadığını, müvekkilinin hak etmiş olduğu ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle İzmir 27. Noterliğinden keşide ettiği 15399 sayılı ihtarname ile iş akdini 30/06/2009 tarihi itibari ile feshettiğini, yıllık ücretli izin hakkının kullandırılmadığını beyanla kıdem tazminatı, ücret alacağı, ödenmeyen prim ve hak ediş alacağı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının sebepsiz olarak iş akdini feshettiğini, ödenmeyen ücret alacağı bulunmadığını, prim ve hak ediş adı altında bir alacağı olmadığını ve taraflar arasında akdedilen sözleşme de böylesi bir ödemeden bahsedilmediğini, doktor olan davacının etik değerler gereği fazla mesai ücreti talep edemeyeceğini, bayram ve tatillerde çalışmış ise bu günlere ait ücretlerin ödendiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece verilen hüküm Dairemizce bozulmuş, mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.
Günlük çalışma süresinin 11 saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağını ve zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanunu’nun 41. maddesinde yazılı olan fazla çalışma süresinin toplamı bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir. Dairemizin kökleşmiş uygulaması bu yöndedir
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanununun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır Ancak, fazla çalışmanın taktiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
Somut olayda davacı ücretinin net 8000,00 TL olduğunu ayrıca işverence prim de ödendiğini belirtmiş, davalı işveren davacının fazla çalışma alacağı olmadığını savunmuştur.
Dosyaya sunulan CD"de, 529 sayfa halinde, davacının tetkik tedavi ve muayene etmiş olduğu hastaların isimleri ile bu hastalar için yapılan işlemin nevi, işlem tutarı davacının hak kazandığı prim oranı ile hak kazandığı prim tutarı belirtilmiş olduğu "Detaylı Beklenen Doktor Hak Ediş Raporu’’ isimli çizelgeler bulunmaktadır.
Dosya kapsamından davacının çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı olarak çalıştığı taraflar arasında akdedilen 16.04.2008 tarihli hizmet sözleşmesinde, ücret dışındaki ikramiye, prim. görev tazminatı vb diğer ücret eklerinin tahsisi ve ödenmesinin işverenin takdir yetkisinde olduğu belirtilmişse de davacı tarafından dosyaya ibraz edilen Detaylı Beklenen Doktor Hak Ediş Raporları ile tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde davalı işyerinde pratisyen ve uzman hekimlere tedavi tetkik ve muayene ettikleri hastalar için belirli kıstaslar dâhilinde prim ödemesi yapıldığı görülmüştür Nitekim dinlenen davalı tanıkları dahi davalı işyerinde böylesi bir prim ödeme sisteminin var olduğunu ifade etmişlerdir. Dolayısıyla davalı işyerinde tetkik, tedavi ve muayene edilen hastalar sebebiyle işlemi yapan doktora prim ödemesinde bulunulmasının işyeri uygulaması haline geldiği anlaşılmıştır.
Belli hedeflerin gerçekleşmesine bağlı olarak prim karşılığı çalışan ve somut olayda olduğu gibi ücreti yüksek olan işçiler yönünden prim ödemelerinin fazla çalışmayı karşılayıp karşılamadığı araştırılmalıdır. İşçiye ödenen primin fazla çalışmaların karşılığında ödenmesi gereken ücretleri tam olarak karşılamaması halinde aradaki farkın işçiye ödenmesi gerekir.
Mahkemece bu hususlar üzerinde durularak, gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak, sonucuna göre fazla mesai ücreti talebinin değerlendirilmesi ve prim ödemeleri fazla çalışmayı karşılıyorsa fazla çalışma alacağı talebinin reddine karar vermesi, şayet davacıya ödenen primler fazla mesai ücretini tam olarak karşılamıyorsa bakiye fazla çalışma ücreti talebinin de kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 06.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.