Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/13418
Karar No: 2013/1199

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2012/13418 Esas 2013/1199 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2012/13418 E.  ,  2013/1199 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi


    Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirlerde daha sonra meydana gelen artışların 506 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece, 26.12.2001 tarih 2001/554-568 karar sayılı ilamla davanın istek gibi kabulüne karar verilmiştir.
    Davalıya çıkarılan dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğine ilişkin tebligat, tanınmadığı gerekçesiyle bila tebliğ iade edilmiş, buna rağmen yargılama yokluğunda yapılıp gıyabi karar da tebliğe çıkarılmamıştır. Hüküm sadece Kurum tarafından temyiz edilmiş ise de, daha sonra sarfı nazar etmesi nedeniyle temyiz talebi ek kararla reddedilmiş, Kurum, usulen tebliğ edilen ret kararını temyiz etmediğinden hüküm kesinleşmiştir.
    1-Davalı, avukatı aracılığıyla verdiği 14.02.2011 tarihli temyiz dilekçesinde; davadan ve karardan, ... 2. İcra Müdürlüğünün 2011/3 ve 4 esas sayılı icra dosyalarından gönderilen “yenileme emri”nin 03.02.2011 tarihinde tebliği üzerine yapılan araştırma sonucu 09.02.2011 tarihinde haberdar olduğunu öne sürerek, HUMK’un 166 ve devamı maddeleri gereğince temyiz yoluyla davanın “hali sabıka irca” edilmesini talep etmiştir. Gerçekten, anılan yenileme emrinin 03.02.2011 tarihinde tebliğ edildiği hususu dosya içinde bulunan ... 2. İcra Dairesinin 2011/4 takip no’lu dosya içeriği ile sabittir. Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 166. maddesi, “Bu kanunun veya hakimin tayin ettiği kati müddetin müruriyle sukut etmiş olan hakkın hali sabıka ircaı aşağıda beyan olunan hallerde talep ve hükmolunabilir.” hükmünü içermekte; anılan Yasanın 167 ve 168. maddelerinde ise eski hale getirme isteminde bulunabilmeyi; sürenin arzu ve ihtiyar dışında kaçırılmış olması; yeniden süre elde edebilmek için kanun yollarına başvurmanın olanaksız bulunması; eski hale getirme talebinin HUMK 168. maddede öngörülen sürede dile getirilmesi koşullarına bağlamıştır. Somut olayda, davalıya, hakkında açılan davaya ilişkin olarak gerek dava dilekçesi gerekse gıyabi karar tebliğ edilmediğine göre temyiz süresinin geçtiğinden söz edilemez, bu nedenle de HUMK’un 166 ve devamı maddelerinin olaya uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Ancak, davalı, karara 09.02.2011 tarihinde muttali olduğunu beyan ettiğine göre, 14.02.2011 tarihli temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve ... İş Mahkemesinin 26.12.2001 tarih 2001/554-568 sayılı hükmünün bozulmasına karar verildi.
    2-Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 26.maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmiştir.
    Anayasa’nın 153. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının, Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ve giderek elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu olması; iptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı 21.03.2007 gününden sonra Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76. maddesi uyarınca yürürlükteki yasaları tatbik etmekle yükümlü bulunan mahkemelerin ve Yargıtay’ın yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulünün doğal bulunması; 26. maddedeki anılan cümlenin iptali ile Kurumun rücu hakkının, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, ilk peşin değerli gelirlerin; tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı şekilde hüküm kurulması gereklidir.
    Bu bağlamda hemen belirtmek gerekir ki; 506 sayılı Yasa uyarınca açılan rücuan tazminat davalarına ilişkin olarak süregelen uygulamada olduğu gibi, maddi zarar (Tavan) hesabı yapılması gerekmediği gibi; tazmin sorumlusunun sigortalıya veya hak sahiplerine yapmış olduğu her türlü ödemenin Kurumun rücu alacağından düşülmesine imkân bulunmadığı da göz önünde tutulmalıdır. Zira bu tür rücu davaları Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce halefiyet esasına göre açılmakta iken, iptal kararından sonra kanundan doğan bağımsız rücu alacağına dönüşmüş olup, yasa maddesi bu haliyle yorumlandığında peşin sermaye değerli gelirlerde oluşan artışların istenilemeyeceği sonucuna ulaşılacağında kuşku ve duraksamaya yer yoktur.
    Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile ortaya çıkan bu maddi ve hukuki olgular gözetilerek, iş kazası sonucu sigortalıya bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değerinin açıklanan ilkeler doğrultusunda tazminine olanak bulunan kısmının tespiti ile sonucuna göre karar verilmesinde yasal zorunluluk bulunduğundan, mahkemece esasa girilerek, davalının savunma ve delilleri toplanıp yukarıdaki ilke ve esaslar çerçevesinde bir karar verilmelidir.
    O halde; davalı avukatının, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 05.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi