Esas No: 2020/965
Karar No: 2022/18
Karar Tarihi: 19.01.2022
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2020/965 Esas 2022/18 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2020/965 E. , 2022/18 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/965
Karar No : 2022/18
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı - ...
(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, faiz karşılığında ödünç para vermek suretiyle gelir elde ettiğinden bahisle düzenlenen vergi tekniği raporuna istinaden tesis edilen vergi mükellefiyetinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı:
Davacı hakkında düzenlenen ... tarih ve ... sayılı vergi tekniği raporunda aşağıdaki tespitlere yer verilmiştir:
i. 08/04/2010 tarihinde ... isimli şahsın evinde ve üzerinde yapılan arama neticesinde ele geçirilen ve üzerinde ..., ..., ... ve Av. ... isimleri ile imzalar bulunan 15/07/2009 tarihli sözleşme ile ilgili olarak ... 'ın faaliyetleri borç para verme hususunda incelenmiştir.
ii. Sözleşmenin 3. maddesinde ...'a, borçlusu ... Nakliyat Limited Şirketi olan 20/02/2009 tarihli, 16.100,00 TL bedelli çeke istinaden 16.100,00 TL, düzenleme ve ödeme günü olmayan, borçlusu ..., alacaklısı ... olan 50.000,00 TL bedelli bonoya istinaden 50.000,00 TL, düzenleme tarihi 03/03/2009, ödeme günü olmayan 40.000,00 TL bedelli, borçlusu ..., alacaklısı ... olan bonoya istinaden 50.000,00 TL ve sözleşmeden doğan tahsilat halinde 106.100,00 TL alacağının ödeneceği belirtilmiştir.
iii. Borçlu ...'nın ifadesi şu şekildedir: "Emekli öğretmenim. Aynı zamanda ... Nakliyat İnşaat Taahhüt Ticaret Limited Şirketi'nin ortağı ve şirket müdürü idim. ...'ı tanıyorum, aramızda yakın akrabalık ve ticari bir ilişki bulunmamaktadır. Şirketin nakde ihtiyacı olması sebebi ile 2009 yılı Ocak ayında, 16.100,00 TL borç para aldım. Aldığım borç para karşılığında kendisine 2009 Şubat ayı ödeme tarihli 1 adet 16.100,00 TL bedelli çek verdim. Yaptığım inşaatı satamadığım için aldığım borcu ödeyemedim ve kendisinden 2009 yılı Şubat ayında tekrar 40.000.00 TL borç aldım. Karşılığında Mart 2009 tarihinde ödemeli 40.000,00 TL bedelli bono verdim. Bu parayı da ödeyemedim. Verdiğimiz çeklerin arkasında ... isimli tanıdığımın da cirosu bulunmakta olup borcumu ödeyemediğimden ...'e ... ve diğer kişilerden aldığım borç paralar için teminat olarak 300.000,00 TL bedelli bono verdim. Borçlar ödenemeyince 2009 Aralık ayında icraya verildim. Diğer kişilere de borçlu olduğum için bu kişiye sıra gelmedi ve alacağını alamadı. Kendisi ile aramızda faiz konuşmadık. Bu konuda başkaca söyleyeceğim herhangi bir şey yoktur."
iv. Aynı şahsın ikinci defa alınan ifadesindeki beyanları ise şu şekildedir: "... ile aramızda olan akrabalık ilişkisi kendisi eşim ...'nın teyze çocuğu olması nedeni iledir. ... ise ...'ın kardeşidir. ..., ... ve ... imzalı Avukat ... tarafından düzenlenen 15/07/2009 tarihli sözleşmede belirtilen çek ve senetlerden 3.1 ve 3.3. sırada yazılı olan 56.100,00 TL tutarlı çek ve senet ...'tan alınan borçlarla ilgilidir. Diğer 50.000,00 TL bedelli bono ...'tan alınan borçla ilgilidir. Sözleşmede tüm tutarlar ... olarak yazılmıştır. Sözleşmenin ne olduğunu bilmemekteyim, kendi aralarında yapmışlar, ancak sözleşmede adı geçen ... ve diğer kişilerden aldığım borç paralar karşılığında benim kefilim olarak ...'e 300.000,00 TL bedelli bono verilmiş, sözleşmedeki çek ve senetler ödenmediğinden gayrimenkullerime ve diğer varlıklarıma ...'e verdiğim 300.000,00 TL bedelli senet dolayısı ile icra işlemi uygulanmış, gayrimenkullerimin üzerinde ipotek olması, bankalara da borçlarım olması nedeniyle icraya verilen 300.000,00 TL'lik senetten hiç tahsilat yapılamamıştır. İcra yoluyla yapılan satışa rağmen sözleşmedeki alacaklılara sıra gelmediğinden çek ve senet karşılıkları ödenememiştir. ...'a olan borcum 56.100,00 TL'dir. Düzenleme ve ödeme günü olmayan 50.000,00 TL bedelli borçlusu ..., alacaklısı ... olan bono, ...'tan alınan borç ile ilgilidir. Bu çek ve senetlerin hiçbiri icraya verilmemiş, durumum uygun olmadığından henüz borç da ödenmemiştir. Konuyla ilgili olarak aramızda faizle borç para alma verme işi bulunmamaktadır. Kendisi akrabamız olup borç miktarları yüksek gibi olmasına rağmen bizim aramızda bu miktar tutarlar günün şartlarına göre yüksek sayılmaz, benim ve eşimin gayrimenkulleri vardı, benim üzerimde 3 dükkan 8 daire vardı, eşimin de 3 dairesi vardı, gayrimenkullerimi satar size öderim veya gayrimenkullerimi size veririm dedim ancak bankalara da olan borçlarım nedeni ile gayrimenkullerim de bankalarca satıldı ve borcumu ödeyemedim. Bu kişileri de zor durumda bıraktım."
Vergi inceleme elemanınca, aralarında yakın akrabalık bağı ya da sıkı iş ilişkisi olmayan kişiler arasında önemli miktardaki paraların günün ekonomik koşullarında karşılıksız alınıp verilemeyeceği belirtilerek davacı tarafından ...'ya faiz karşılığı borç para verildiği kabul edilmiştir.
Vergi yükümlüsüyle ticari ilişki içinde bulunan ve aralarında niza olmayan kişilerin verdiği bilgilerin maddi delil olarak kabulü gerekmektedir. Özellikle tefecilik faaliyetinde, borç alan kişilerin olayla ilgileri tabii ve açık olduğundan, bunların beyanlarının da maddi delil niteliğinde olduğunun kabulü zorunludur.
Bu durumda, borçlunun, para alışverişinde herhangi bir faiz belirlenmediği, alacaklı ile aralarında akrabalık ilişkisi bulunduğu ve alınan borçların kendileri için önemli tutarlar olmadığına ilişkin beyanının davacı lehine maddi delil olarak kabul edilmesi gerekmekte olup aralarında yakın akrabalık ya da sıkı iş ilişkisi olmayan kişiler arasında önemli miktardaki paraların günün ekonomik koşullarında karşılıksız alınıp verilemeyeceğine ilişkin yorum, borçlu ile alacaklının para alışverişinde belirlenen faize ilişkin ifadelerinin çelişkili olması durumunda başvurulacak bir yorum yöntemidir. Dolayısıyla vergi tekniği raporunda, davacının faizle borç para verdiği hususunun somut bir şekilde ortaya konulamadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla davacı adına, 2009 yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi sonucunda düzenlenen vergi tekniği raporu uyarınca re'sen tesis edilen vergi mükellefiyetinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Vergi Mahkemesi, bu gerekçeyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesinin 14/03/2019 tarih ve E:2015/4216, K:2019/1739 sayılı kararı:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinin (B) işaretli bendinde yazılı kural, davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporundaki saptamaların maddi delil olarak kabulünü gerektirmekle birlikte bu tespitler, davacı tarafından 2009 yılı içinde faiz karşılığında birden fazla borç para verildiğini ortaya koyacak mahiyettedir. Bu durumun aksi de hukuken kabul edilebilir bilgi ve belgelerle kanıtlanamadığından, davacı adına anılan faaliyet nedeniyle tesis edilen gerçek usulde gelir vergisi mükellefiyetinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.
... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararı:
Vergi Mahkemesi, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Aralarında yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişilerin herhangi bir karşılık olmadan birbirlerine borç para vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacı ile borç para verdiği şahıs arasında da bu yönde bir bağın veya ilişkinin bulunmadığı, verdiği borç para karşılığında davacının faiz geliri elde ettiği, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek aksi yöndeki gerekçeyle verilen ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'NİN DÜŞÜNCESİ: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda davacının, 2009 yılının Ocak ilâ Haziran dönemlerinde faiz karşılığında ödünç para vermek suretiyle gelir elde ettiği, bu nedenle anılan dönemler için davacı adına gelir vergisi, geçici vergi ve banka ve sigorta muameleleri vergisi yönünden mükellefiyet tesis edilmesi gerektiğinin belirtilmesi üzerine dava konusu işlem tesis edilmiştir.
Diğer taraftan, bu işleme istinaden davacı adına gelir vergisi, geçici vergi ve banka ve sigorta muameleleri vergisi yönünden cezalı tarhiyatlar yapılmış, bu tarhiyatların kaldırılması istemiyle ... Vergi Mahkemesinin E:..., ..., ... sayılı dosyalarında açılan davaların kabulüne ilişkin kararlar kanun yollarından geçmek suretiyle kesinleşmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlıkta, 2009 yılının Ocak ilâ Haziran dönemleri ile sınırlı olarak tesis edilen vergi mükellefiyetine istinaden davacı adına re'sen tarh edilen gelir vergisi, geçici vergi ve banka ve sigorta muameleleri vergisinin kaldırılmasına ilişkin Vergi Mahkemesi kararlarının kanun yollarından geçmek suretiyle kesinleştiği dikkate alındığında dava konusu mükellefiyet tesisine ilişkin işlemin kaldırılmasına dair ısrar kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının, ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararına yönelik temyiz isteminin REDDİNE,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/01/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY:
Dava konusu mükellefiyet tesisi işlemine istinaden davacı adına re'sen tarh edilen vergilerin mahkeme kararıyla kaldırılmış olması sırf bu nedenle vergi mükellefiyetinin de kaldırılması gerektiği sonucunu doğurmayacağından, temyiz isteminin esası hakkında karar verilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.