Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/661
Karar No: 2013/1193

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2013/661 Esas 2013/1193 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2013/661 E.  ,  2013/1193 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi


    Davacı, davalı ... nezdinde kır bekçisi olarak 01.10.1988-01.11.2008 tarihleri arasında aralıksız çalıştığını iddia ile davalı tarafından bu sürede kuruma bildirilmeyen sürelerinin sigortalı çalışma olarak tespitini istemiştir.
    Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, davacının 10/12/1994 - 18/10/2008 tarihleri arasında ... Mallarını Koruma Bekçisi olarak hizmet akdi ile çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı ve davalı kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
    506 sayılı Yasanın 2’nci maddesinde genel bir tanım yapılarak, bir hizmet aktine (iş sözleşmesine) dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre “sigortalı” belirtildikten sonra, 3’ncü maddesinde, bu kanun uygulamasında sigortalı sayılmayacak kimseler ile, bazı sigorta kollarının uygulanmayacağı kimseler açıklanmış, 4’ncü maddesinde, bu kanunun uygulanmasında 2’nci maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler “işveren” olarak tarif edilmiş, 6.maddede de, çalışanların işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olacakları hüküm altına alınmıştır.Anılan kanun kapsamında sigortalı sayılmanın koşulları; iş sözleşmesine göre çalışma, sözleşmede öngörülen edimin (hizmetin) işverene ait işyerinde veya işyerinden sayılan yerlerde görülmesi, 3’ncü maddede belirtilen “sigortalı sayılmayan” kişilerden olunmamasıdır.
    506 sayılı Kanunun 4.maddesinde ise; "sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler" işveren olarak tanımlanmıştır. "Çalıştıran" olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen "işvereni" ifade etmektedir. Anılan Yasanın 79/10. maddesine göre, bu tür tespit davalarının sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltmesi gerekir.
    Eldeki davada, davacının dilekçesinde davalı muhtarlıkta kır bekçisi olarak görev yaptığını iddia ettiği anlaşılmakla birlikte, dava dosyasına sunduğu ve olay mahallinde tutulan ÇMK tutanakları dikkate alındığında, davacının Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı nezdinde 4081 sayılı Yasa hükümlerine göre çalıştırılan bekçi mi, yoksa davalı köy muhtarlığı nezdinde çalıştırılan kır bekçisi mi olduğu hususundaki belirsizliğin, bu konuda herhangi bir araştırma yapılmaksızın veya davacının isticvabı suretiyle giderilmeksizin karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olup, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekeceği yönündeki ilke gereğince; davacının isticvabı suretiyle kendisini işe kimin aldığı sorulmalı, emir ve talimatları kimden aldığı, davacıyı işten kimin çıkardığı araştırılarak, işveren sıfatının kime ait olduğunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Özellikle, dava konusu dönemde köy muhtar ve azalarının ve bu dönemde Çiftçi Malları Koruma Başkanlığının olup olmadığı ve davacının hangisinin bünyesinde çalıştığı tam olarak ortaya çıkartıldıktan sonra Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı bünyesinde çalışma iddiası var ise, Çiftçi Malları Koruma Başkanlığına da husumet yöneltilerek buradan da toplanacak delillere göre bir karara varılmalıdır.
    İşin esası bakımından ise; Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme yetersiz görülmüştür. Bu tür davalarda Mahkemece davacının kesintisiz olduğunu iddia ettiği çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; çalışmaları ile ilgili tüm belgelerin aslının davalı kurumdan ve davacının iddiasına göre işveren olduğu tespit edilecek Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı veya Köy Muhtarlığından getirtilmesi, Koruma Başkanlığı Karar defterlerinin incelenerek bu konuda davacıya yapılan kayıtlı ödemelerin olup olmadığının araştırılması, iş bu belgelerden davacının imzasını içerenler yönünden imzanın aidiyeti davacı tarafından kabul edilenler ile inkâr edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan, yine davacı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delillerinin sorulması, koruma bekçisi olduğu iddiası karşısında, davacıya silah ve mermi verilip verilmediğinin İlçe Jandarma Komutanlığı ve Kaymakamlıktan sorulması, bu kapsamda bekçilik kayıtlarının Köy tüzel kişiliğinde ve muhtarlıkta bulunup bulunmadığının araştırılması, dava konusu dönemde davacı ile birlikte, köyde başka çalışan kayıtlı kişiler ile köy imamları ve köyde görev yapan öğretmenler ve ihtiyar heyeti üyelerinin saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulması, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, çelişkileri olursa, usulünce giderilmesi, böylece, bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak, uyuşmazlık konusu hususun, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    2-Kabule göre de, Davada, kısmen kabule karar verildiğine göre, 6100 Sayılı HMK."nun 312 ve 323. maddelerine uygun şekilde, tarafların haklı çıktıkları oranda yargılama giderlerinin paylaştırılarak karar verilmesi gerekirken mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu yargılama giderlerinin tamamının davalılara yükletilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı ve davalı kurum avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek hâlinde davacıya iadesine, 04.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi