Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2019/20542
Karar No: 2022/508
Karar Tarihi: 20.01.2022

Danıştay 6. Daire 2019/20542 Esas 2022/508 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2019/20542 E.  ,  2022/508 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2019/20542
    Karar No : 2022/508

    TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- (DAVACI) …
    VEKİLİ : Av. …
    2- (DAVALI) … Bakanlığı - …
    VEKİLİ : Av. …
    3- (HASIM MEVKİİNDEN ÇIKARTILAN) … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. Ali …

    DİĞER (HASIM MEVKİİNDEN ÇIKARTILAN): … Belediye Başkanlığı - …
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF : 1- … Bakanlığı
    2- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
    3- … Belediye Başkanlığı
    4- …

    İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ:
    Dava konusu istem: Bursa İli, Nilüfer İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında "ortaöğretim tesis alanı" olarak ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufunun hukuken kısıtlandığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 10.000,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile toplam:3.857.016,78-TL) maddi zararın yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na 6745 sayılı Yasa ile eklenen Ek Madde 1'in 1. fıkrası uyarınca "taşınmazın kamulaştırılmasından sorumlu idare" Milli Eğitim Bakanlığı olduğundan, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Nilüfer Belediye Başkanlığı hasım mevkiinden çıkartılmak suretiyle davanın kabulüne, 3.857.016,78 TL nin davalı idarece davacıya ödenmesine, faiz isteminin ise incelenmeksizin reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 31/10/2016 tarih ve E:2016/4668, K:2016/6226 sayılı kararıyla bozulması üzerine bozma kararına uyularak, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 10/10/2018 tarih ve E:2018/2431, K:2018/7664 sayılı kararıyla yeniden bozulması üzerine, bozma kararına uyularak, davanın kabulüne, 3.857.016,78-TL'nin davalı idarece davacıya ödenmesine, faiz isteminin ise incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : 1- Davacı vekili tarafından, bedelin düşük olduğu, faiz isteminin asıl alacağa bağlı fer'i nitelikte bir alacak olduğundan alacağın tamamına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
    2- Davalı … Bakanlığı vekili tarafından, sorumluluğun imar planlarını hazırlayan ilçe belediyesi ve Büyükşehir Belediyesinde olduğu, sorumluluklarının bulunmadığı ileri sürülmektedir.
    3- Davalı … Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından, yaptıkları yargılama giderlerinin idareleri üzerinde bırakıldığı, sorumluluklarının bulunmadığı, müvekkil idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Taraflarca savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ…'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 17/2. maddesi uyarınca duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY : Bursa İli, Nilüfer İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufunun hukuken kısıtlandığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın tazmini istemiyle adli yargıda dava dışı Nilüfer Belediye Başkanlığı ile Bursa İl Özel İdaresi aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi yolundaki Asliye Hukuk Mahkemesi kararının, Yargıtay tarafından kamulaştırmadan sorumlu idarenin Milli Eğitim Bakanlığı olduğundan, bu idarenin davaya dahil edilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine, Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyulmak suretiyle Milli Eğitim Bakanlığına davanın ihbarı sonrasında 16/09/2013 tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesinde yeniden açılan davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
    Anılan davanın görev yönünden reddine karar verilmesi üzerine yasal süresi içinde 19/01/2015 tarihinde bakılan dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
    İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
    2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde; 15. madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği belirtilmektedir.
    Aynı Kanunun 15. maddesinde; "Bu Kanun uyarınca mahkemelerce görevlendirilen bilirkişiler bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilirler ve bunlar hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri uygulanır. Kamulaştırmaya konu olan yerin cins ve, niteliğine göre en az üç kişilik bilirkişi kurulunun oluşturulması zorunludur. Bilirkişilerden birinin taşınmaz geliştirme konusunda yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar ya da 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre yetkilendirilen gayrimenkul değerleme uzmanları arasından seçilmesi zorunludur..." hükmüne, Ek Madde 1'de; "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır." hükmüne yer verilmiştir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Temyize konu İdare Mahkemesi kararının, (husumetten Çıkartılan) Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmı yönünden:
    Temyiz edilen İdare Mahkemesi kararında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
    Temyize konu İdare Mahkemesi kararının, esas yönünden davanın kabulüne ilişkin kısmı ile faiz istemi yönünden davanın incelenmeksizin reddine ilişkin kısmına gelince;
    Dosyanın incelenmesinden: Bursa İli, Nilüfer İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı uyuşmazlık konusu taşınmazda davacının hissedar olduğu, söz konusu taşınmazın uygulama imar planında eğitim tesis alanı olarak belirlendiği ve aradan uzunca bir süre geçmesine karşın kamulaştırma yapılmayarak hukuken el atıldığından bahisle taşınmazın bedeli olan zararın tazmini istemiyle bakılmakta olan iş bu davanın açıldığı, İdare Mahkemesince taşınmaz üzerinde fiili ve/veya hukuki el atma olup olmadığının ve taşınmaz bedelinin tespiti için mahallinde yapılan keşif neticesinde düzenlenen 23.12.2015 havale tarihli raporda, taşınmaza hukuken el atıldığı ve taşınmaz bedelinin dava tarihi 19.01.2015 tarihi itibarıyla 3.857.016,78-TL olduğunun belirlendiği ve söz konusu bilirkişi raporu hükme esas alınarak tazminat istemi yönünden davanın kabulüne, faiz istemi yönünden ise, davanın incelenmeksizin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlıkta, İdare Mahkemesince, davanın önceki aşamalarında dosya kapsamında yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan 23/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda, somut emsal olarak belirlenen 2008 yılına ait satış işlemi üzerinden, yapılan kıyas ve hesaplama neticesinde bulunan değerin dava tarihine ( 19.01.2015 tarihi alınarak) uyarlanmak suretiyle taşınmazın bedelinin belirlendiği, İdare Mahkemesince, anılan bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Nilüfer Belediye Başkanlığının hasım mevkiinden çıkartılmasına ve kamulaştırmadan sorumlu idare Milli Eğitim Bakanlığı olarak belirlenip davalı Bakanlık aleyhine tazminat isteminin kabulü yolunda karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla; uyuşmazlık konusu taşınmaz bedelinin tespiti için emsal taşınmaz belirlenirken öncelikle, taşınmazın dava tarihindeki (bakılan davada idari yargıda açılan dava adli yargıdaki davanın devamı niteliğinde olduğundan adli yargıdaki dava tarihi: 16/09/2013) değerinin hesaplatılması veya gerekiyorsa aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu bir bilirkişi kurulunca, dava konusu taşınmazın çevresinin imar durumu özellikleri dikkate alınarak, dava konusu taşınmaza yakın mesafede, aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan, mümkün olduğunca dava tarihine en yakın tarihli satışı gerçekleşmiş ve satış bedeli belirli olan taşınmazların seçilmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
    Öte yandan, temyize konu kararda, dava dilekçesinde faiz istemine yer verilmeksizin ıslah dilekçesiyle birlikte uğranılan zarara faiz işletilmesi talebinde bulunulmuş ise de; davanın açılış aşamasında talep edilmeyen faiz talebinin sonradan istenildiği, davanın açılış aşamasından sonra dile getirilen söz konusu talebin, davanın genişletilmesi yasağı uyarınca karşılanmasının olanaklı olmadığı İdare Mahkemesince belirtildikten sonra, faiz istemi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu kısım yönünden davanın incelenmeksizin reddine karar verildiği görüldüğünden, Mahkeme kararının bu kısmında da hukuka uyarlık görülmemiştir.
    Bu itibarla, tazminat isteminin kısmen kabulü, kısmen davanın incelenmeksizin reddine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
    Ayrıca; İdare Mahkemesince bozma kararına uyulması halinde yeniden yapılacak yargılama sırasında, davaya konu taşınmaza ilişkin güncel mülkiyet durumu ile yine taşınmazın yürürlükte olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ve 1/5000 ölçekli nazım imar planında hangi kullanım alanında kaldığı imar planı değişikliği varsa, değişikliğe dava açılıp açılmadığı, açılmış ise sonuçlanıp sonuçlanmadığı, uygulama işlemi yapılıp yapılmadığı araştırılarak, taşınmaz üzerindeki kısıtlılık durumunun devam edip etmediği tespit edildikten sonra, elde edilen sonuca göre karar verilmesi gerektiği de açıktır.
    Diğer yandan, İdare Mahkemesi kararı yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden de temyiz edilmiş ise de, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararda bu hususlar hakkında yeniden değerlendirme yapılacağı tabiidir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1.Davacı ve davalı … Bakanlığının temyiz istemlerinin kabulüne, … Büyükşehir Belediye Başkanlığının temyiz isteminin reddine,
    2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen kabulüne, kısmen incelenmeksizin reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının esas yönünden davanın kabulüne, faiz istemi yönünden incelenmeksizin reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA, (husumetten çıkartılan) Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmının ONANMASINA,
    3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 20/01/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY (X):
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları; İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar da, tam yargı davaları olarak sayılmıştır.
    İlgili idarelerin hareketsiz kalarak İmar Kanununda öngörülen sürede kamulaştırma yoluna gitmemek suretiyle taşınmaz sahibinin mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir şekilde kısıtlanması idari işlem ve eylem niteliğinde olup bu işlemin iptali ve bu işlem ve eylemden doğan zararın tazmini idari yargıda açılacak iptal ve tazminat davasının konusunu oluşturur. Bir başka ifade ile, hukuki el koyma kavramı yerine, daha doğru bir tanımlama ile "taşınmazın kamulaştırılmaması" suretiyle tasarruf hakkının kısıtlanmasına ilişkin davalar, idari yargıda açılacak iptal ve tam yargı davasının konusudur. İmar Kanununun 10. maddesinde öngörülen 5 yıllık sürenin sonunda kamulaştırmama işlemi iptal davasının; idarenin hareketsiz kalması nedeniyle 5 yıllık sürenin bitiminden kamulaştırma tarihine ya da mülkiyetin idareye geçtiği tarihe kadar varsa uğranılan zararın tazmini ise idari yargıda açılan tazminat davasının konusudur. Ancak burada söz konusu olan, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan sınırlama şeklindeki idarenin işlem ve eyleminden doğan zararın tazmini olup mülkiyetin bedele çevrilmesi ise idari yargıda açılan tazminat davasının değil, adli yargıda açılacak bedel tespiti ve tescil davasının konusuna girer.
    Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez.
    El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır. İdarenin hukuka aykırı işleminin iptal edilmesi sonucunda kamulaştırma işlemi gerçekleştirileceğinden, kamulaştırma yükümü altında olan idare tarafından bedel tespiti ve tescil için açılacak dava ise iptal davasının dolayısı ile kamulaştırma işleminin sonucu ve tamamlayıcısıdır.
    Buna göre, imar planında kamu alanında kalan taşınmazlar için süresinde kamulaştırma yapılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanmış olduğu, bu nedenle mülkiyetin bedele dönüştürülmesi suretiyle tazminat verilmesi istemiyle açılan davalar, esasen idarenin kamulaştırmama ya da parselasyon yapmama yolundaki olumsuz idari işleminin iptali yoluyla taşınmaz bedelinin ödenmesine ilişkin davalardır. İdarenin taşınmazı kamulaştırmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanması durumunda, kişinin bu işlem nedeniyle taşınmazının değerini talep edebilmesi için öncelikle kamulaştırmama işleminin iptalini sağlaması, bunun yasal sonucu olarak da mülkiyetin bedele çevrilmesini talep etmesi gerekmektedir. Zira, imar planının uygulanması nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı, idarenin imar kanunundaki hükümlere uygun hareket edip etmediği ve kamulaştırma kanunu hükümleri uyarınca kamulaştırma işleminin tesisinin zorunlu olup olmadığı ve bu işlemin hangi idare yada idarelerce gerçekleştirileceğinin tespiti ancak bu konuda açılacak iptal davası ile açıklığa kavuşturulabilecektir. Bedel tespiti ve tescili ise ancak kamulaştırma işleminin gerekliliği ve kamulaştırmayı yapacak idarenin tespitinden sonra kamulaştırma sürecinin bir parçası, tamamlayıcısı niteliğindedir. Nitekim, Kamulaştırma Kanunundaki düzenleme de bu şekilde olup kamulaştırma işleminin uygulanması, gerçekleştirilmesi amacıyla açılan bedel tespit ve tescil davası idarenin taşınmaz mülkiyetini üzerine almasını temine yöneliktir.
    3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuat yönünden yapılacak değerlendirme sonrasında, tasarruf hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle idarenin kamulaştırmama işleminin iptaline karar verilmesi halinde, iptal hükmü gereği taşınmazın değerinin belirlenmesi ve taşınmaz malikine ödenmesi için kamulaştırma kanunundaki sürecin işletilerek idarenin işlem yapması, bu kapsamda asliye hukuk mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması sonucunu da doğuracağından, iptal kararından sonra mülkiyetin bedele dönüştürülmesine ilişkin tazminat istemi hakkında ayrıca inceleme yapılarak karar verilmesine gerek yoktur. Bir başka ifade ile, iptal kararının uygulanması bağlamında idarece kamulaştırma kanununa göre gerekli işlemler başlatılacak olup, ihtiyaç duyulması halinde taşınmazın aynına ilişkin ve tescil sonucunu doğuracak olan bedele ilişkin uyuşmazlık iptal kararının sonucu olarak adli yargı yerinde çözümlenecektir.
    Bu durumda taşınmazdaki mülkiyet hakkının imar planı nedeniyle süresi belirsiz zaman diliminde kısıtlanması halinde idari yargıda sadece kamulaştırmama işleminin hukuka uygunluğu incelenerek kısıtlılık durumunun mevcut olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılarak, kamulaştırma yapılmaması yolundaki olumsuz idari işlem hakkında karar verilmesi; mülkiyetin bedele dönüştürülmesi istemiyle tescil sonucunu doğuracak tazminat taleplerine yönelik ise, ortada idari yargı yetkisi kapsamında incelenecek bir tazminat davasının bulunmaması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, İdare Mahkemesi kararının yukarıda belirttiğimiz gerekçeyle bozulması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına katılmıyoruz.


    KARŞI OY (XX):
    Uyuşmazlıkta, temyize konu İdare Mahkemesi kararıyla husumetten çıkartılan Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanlığının bu aşamadan itibaren bakılan dava dosyasında taraf olmadığı, dolayısıyla, bu aşamadan sonra taraf sıfatını yitiren Bursa Büyükşehir Belediyesinin, taraf olmadığı dava dosyası kapsamında temyiz kanun yoluna başvurması hukuken mümkün olmadığından, anılan idarenin temyiz isteminin incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği oyuyla, çoğunluğun kararının sadece bu kısmına katılmıyorum.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi