Esas No: 2021/10797
Karar No: 2022/114
Karar Tarihi: 20.01.2022
Danıştay 2. Daire 2021/10797 Esas 2022/114 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 2. Daire Başkanlığı 2021/10797 E. , 2022/114 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/10797
Karar No : 2022/114
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Müdürlüğü
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesince, Danıştay Beşinci Dairesinin 29/12/2016 günlü, E:2016/23616, K:2016/13973 sayılı bozma kararına uyarak verilen ... günlü, E:..., K:... sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapan davacının, "Yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" fiilini işlediğinden bahisle, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 8/7 maddesi uyarınca "meslekten çıkarma" cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin ... günlü, ... sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada, "davanın reddi" yolunda verilen ve tüm kanun yollarından geçerek kesinleşen ... İdare Mahkemesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararının, "yargılamanın yenilenmesi" suretiyle kaldırılarak, dava konusu işlemin iptali ile yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : ... İdare Mahkemesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararıyla; soruşturma dosyasındaki fiziki ve teknik takip dökümanlarının incelenmesinden, davacının "yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" fiilini işlediği sabit olduğundan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Anılan karar; davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Danıştay Onikinci Dairesinin 10/04/2013 günlü, E:2012/13242, K:2013/2553 sayılı kararıyla onanmış, aynı Dairenin 30/10/2014 günlü, E:2013/7911, K:2014/6879 sayılı kararıyla karar düzeltme istemi reddedilmiş ve karar kesinleşmiştir.
Bu kez, davacının, adli yargıda görülen davada beraat ettiğinden bahisle yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunması üzerine, ... İdare Mahkemesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararıyla, beraat kararının davacının meslekten çıkarma cezasının gerekçesi ile örtüşmediği gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar verilmiş, bu karar temyiz incelemesi sonucunda, Danıştay Beşinci Dairesinin 29/12/2016 günlü, E:2016/23616, K:2016/13973 sayılı kararıyla, "davacının işleme esas alınan fiziki takip evraklarının ve tape kayıtlarının sahte olduğu, kendisiyle ilgili olmadığı yolundaki iddialarının araştırılarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla ortaya konulması gerektiğinden yargılanması talebinin reddine dair kararda hukuki isabet bulunmadığı" gerekçesiyle bozulmuş, davalı idarenin karar düzeltme istemi ise aynı Dairenin 27/06/2018 günlü, E:2017/15789, K:2018/15240 sayılı kararıyla reddedilmiştir.
... İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; Mahkemelerince yapılan 09/10/2018 ve 03/01/2019 tarihli ara kararlarıyla ilgili yerlerden talep edilmesine karşın, dosyaya sunulan belgelerden, davacı hakkında düzenlenmiş bir fiziki takip evrakı bulunmadığının ve yargılandığı ceza davasında beraat ettiğinin anlaşılması nedeniyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 53. maddesinde öngörülen yargılamanın yenilenmesi koşullarının oluştuğu sonucuna varıldığı, bu itibarla; davacının yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü gerektiği, uyuşmazlıkta; davacıya isnat edilen “yetkisini veya nüfusunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak,” fiilinin dayanağını, aynı fiil kapsamında yargılandığı "rüşvet almak" suçunun oluşturduğu, mülga Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 8/7. maddesinde “yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak” fiilinin meslekten çıkarmayı gerektiren fiil ve haller arasında sayıldığı, anılan suçun Türk Ceza Kanununda açıkça tanımlanmış olması nedeniyle, davacının bu suçları işleyip işlemediğinin ancak ceza mahkemesince verilecek karar sonucunda belirlenebileceği, olayda; davacı hakkında, disiplin cezasına konu fiili nedeniyle; Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesinde "rüşvet almak" suçundan kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda beraati yönünde verilen kararın temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay ... Dairesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile "zarar gören İçişleri Bakanlığı'nın davaya katılması gerektiği" gerekçesiyle anılan kararın bozulduğu, bu bozma kararı üzerine verilen Bakırköy ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; "rüşvet almak" suçunu işlediğine dair mahkumiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, yüklenen suçu işlediğinin sabit olmadığı gerekçesiyle, isnat edilen "rüşvet almak" suçundan dolayı davacının beraatine karar verildiği ve anılan kararın halen Yargıtay'da temyiz aşamasında bulunduğunun anlaşıldığı, bu durumda; "rüşvet almak" suçlamasıyla yapılan ceza yargılamasında beraat eden davacının, aynı suç kapsamında kendisine isnat edilen “Yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak” fiili sübuta ermediğinden, mülga Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/7. maddesi gereğince "meslekten çıkarma" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmediği, öte yandan; Anayasanın 125. maddesinin son fıkrası gereğince hukuka aykırılığı saptanan dava konusu işlem sebebiyle davacının yoksun kaldığı terfilerinin yapılması, parasal, özlük ve sosyal haklarının dava tarihinden (26/12/2011) itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece tazmini gerektiği gerekçesiyle, yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne, dava konusu işlemin iptaline, davacının yoksun kaldığı terfilerinin yapılması, parasal, özlük ve sosyal haklarının dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; İstanbul Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü bünyesinde görevli bir kısım polis amiri ve polis memurlarının servis şirketleri ile hafriyat şirketi sahiplerinden sistematik bir şekilde rüşvet aldıkları iddiaları üzerine, 30/07/2010 tarihinde gerçekleştirilen operasyon sonrasında, Polis Başmüfettişleri tarafından hazırlanan soruşturma dosyası ile; davacının, İstanbu! Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü A Bölgesinde (Bakırköy) görevli bulunduğu dönemde, bölge amir vekili olan polis memuru ...'nin yönlendirmesiyle, bazı firmaların araçlarına cezai müeyyide uygulamadığı, Boğaziçi Beton şirketi çalışanı ...'nin kullandığı araca tonaj uygulaması yapmadığı, davacının sözkonusu davranışıyla “yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak” suçunu işlediğinin sübuta erdiği, Ceza Kanununun suç saydığı bir eylem ya da davranışta bulunan memur hakkında ceza kovuşturması yapılması veya yapılmamasının disiplin soruşturması yapılmasına engel teşkil etmediği, davacının ceza yargılamasına konu suçunun “rüşvet almak” olduğu, her iki suçun unsurlarının tamamen birbirinden farklılık gösterdiği, davacının üzerine atılı disiplin suçunun, rüşvet suçundan çok daha geniş kapsamlı olduğu, olağanüstü bir kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin 2577 sayılı Kanunun 53. maddesinde belirtildiği, uyuşmazlık konusu olayda yargılamanın yenilenmesini gerektiren sebeplerin mevcut olmadığı, öte yandan, 14/04/2010 tarihli fiziki takip evrakının davacıya ait olduğu değerlendirmesiyle işlem tesis edildiği yönündeki iddia yersiz olup, disiplin kurulu kararında davacının eylemleri ile ilgili olarak yapılan incelemede 14/04/2010 tarihli bir dökümana yer verilmediği ve gerekçenin bu tarihli bir evrak üzerine bina edilmediği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN CEVABI : Süresinde cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Danıştay Beşinci Dairesi tarafından, Danıştay Başkanlık Kurulunun 18/12/2020 günlü, K:2020/62 sayılı kararının "Ortak Hükümler" kısmının 6. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen dosyada, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin, gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
İstanbul Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapan davacının, "Yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" fiilini işlediğinden bahisle, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 8/7 maddesi uyarınca "meslekten çıkarma" cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin ... günlü, ... sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada, "davanın reddi" yolunda verilen ve tüm kanun yollarından geçerek kesinleşen ... İdare Mahkemesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararının, "yargılamanın yenilenmesi" suretiyle kaldırılarak, dava konusu işlemin iptali ile yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen işbu dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/7. maddesinde; "Yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak,
" fiili, meslekten çıkarma cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışlar arasında sayılmış, aynı Tüzük'ün 15. maddesinde ise, "Kararın verildiği güne kadar geçmiş hizmetleri olumlu ve sicilleri iyi olan memurlara Tüzükte gösterilen cezanın bir derece aşağısı uygulanabilir." kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Kamu görevlilerince gerçekleştirilen eylemlerin hem ceza hem de disiplin hukukuna konu edilebileceği açıktır. Burada dikkat edilmesi gereken, her iki alanda da tipiklik unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğidir. Ceza hukukunda suç olarak nitelenen bir eylemin disiplin hukukunda aynı isim altında disiplin cezasına konu edilebildiği durumlar olduğu gibi, farklı adlar altında tanımlandığı veya ceza hukuku anlamında suç olarak tanımlanmayan bir fiilin disiplin hukukunda ceza verilmesini gerektiren fiiller içinde yer aldığı da görülmektedir. Ayrıca, kamu görevlilerince gerçekleştirilen fiillerin, hem ceza hem disiplin hukuku anlamında birden fazla suça konu olabileceği açık olduğundan, ceza yargılamasında verilen kararların, her durumda disiplin soruşturması sonucunda verilecek kararlar açısından bağlayıcı olduğu da düşünülemez.
Davacının disiplin soruşturmasına da konu edilen eylemleri ceza yargılamasında "rüşvet almak ve vermek” suçu olarak nitelendirilmiş ve bu suçtan beraatine karar verilmiş ise de, davacının eylemlerinin disiplin hukuku anlamında disiplin cezasına konu olabileceği açıktır.
Somut uyuşmazlıkta; Bakırköy ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin ... tarih ve E:... K:... sayılı kararıyla, davacı hakkında, "rüşvet almak" suçunu işlediğine dair, mahkumiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, yüklenen suçu işlediğinin sabit olmadığı" gerekçesiyle, isnat edilen "rüşvet almak" suçundan dolayı davacının beraatine karar verilmiş ise de, bu yargılamada, davacıya isnat edilen suçun, Türk Ceza Kanunu'nda tanımlanan "rüşvet almak ve vermek" suçu olduğu, davacının beraat ya da mahkumiyetine yönelik değerlendirmenin de bu suçun oluşup oluşmadığı yönünden yapıldığı, "rüşvet almak" suçu ile "yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" fiillerinin farklı unsurlardan oluştukları ve farklı hukuki tanımlara sahip oldukları, diğer taraftan; anılan ceza mahkemesi kararında, davacının, "meslekten çıkarma kararına esas alınan fiziki takip evraklarının ve tape kayıtlarının sahte olduğu, kendisiyle ilgili olmadığı" yolundaki iddialarına ilişkin olarak, bu iddiaları kanıtlar nitelikte, fiziki takip evrakları ve tape kayıtlarının sahte olduğu yönünde bir değerlendirmenin de yapılmadığı, dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının 27/03/2010 tarihinde gündüz 07:30-19:30 saatleri arasında 55 32 nolu trafik ekibinde görevli olduğu, davacı hakkında doğrudan iletişimin dinlenilmesi ve kayıt altına alınması tedbirinin uygulanmadığı, ... Cumhuriyet Başsavcılığının ... sayılı soruşturması kapsamında 2010/CR-68 sayılı tahkikat evrakı ile işlem yapıldığı, 27/03/2010 tarihinde amir vekili ...'nin davacıyı aradığı, yine 21/04/2010 tarihinde saat 16:34'te ...'nin ... ve davacı ile görüştüğü, aralarında geçen konuşma kayıtlarında, kantar ölçümü yapılan araçlarla ilgili olarak işlem yapılmaması konusunda mutabakat sağladıkları tespit edilmiş olup, her ne kadar ceza yargılamasında "rüşvet almak" suçu yönünden unsurları oluşmayan suçtan dolayı beraat kararı verilmiş olsa dahi, yukarıda belirtilen fiiller yönünden disiplin hukuku açısından yapılan değerlendirme sonucunda "yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" fiilini işlediği sübuta eren davacının, meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, "rüşvet almak" suçlamasıyla yapılan ceza yargılamasında beraat eden davacının, aynı suç kapsamında kendisine isnat edilen “yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak,” fiili sübuta ermediğinden bahisle dava konusu işlemin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı terfilerinin yapılması, parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE,
2. ... İdare Mahkemesince verilen ... günlü, E:..., K:... sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun temyize konu kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
3. Aynı Kanun maddesinin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası uyarınca, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen İdare Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Yasa'nın (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde Danıştay'da karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/01/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve onanması gerektiği oyuyla, aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.