Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13736
Karar No: 2019/6739
Karar Tarihi: 19.12.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/13736 Esas 2019/6739 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/13736 E.  ,  2019/6739 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT

    Taraflar arasında görülen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.12.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacı ... vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat isteğine ilişkindir.
    Davacı, davalı ile ortak mirasbırakanı (halası) ...’nun, dava konusu 32 ada 8 parsel sayılı taşınmazda bulunan 13 no’lu meskeni kendisinden mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak 1993 yılında davalıya satış yoluyla temlik ettiğini, davalının da taşınmazı 2004 yılında dava dışı kişiye devrettiğini ileri sürerek 1/2 miras payı oranında tazminatın tahsilini istemiştir.
    Davalı, dava konusu taşınmazı ... 6. Noterliğinin 23.02.1993 tarih 12038 yevmiye no’lu Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi Sözleşmesi ile 40.000 TL bedelle satın aldığını ve bu sözleşmede davacının da tanık olduğunu, taşınmazın rayiç değerini ödediğini, mirasbırakanın ölümünden 3-4 ay sonra taşınmazı adına kaydettirip 2009 yılında sattığını, alım gücü bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuş; 07.11.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle, zamanaşımı süresinin geçtiğini beyan etmiştir.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazın davalıya temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının miras payına isabet eden 115.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1333 doğumlu mirasbırakan ...’nun 05.01.2004 tarihinde ölümü üzerine davacı ve davalı yeğenlerinin mirasçı kaldıkları, mirasbırakanın dava konusu 32 ada 8 parsel sayılı taşınmazda bulunan 13 no’lu meskeni intifa hakkını üzerinde bırakarak 07.04.1993 tarihinde satış yolu ile davalı yeğeni...’a temlik ettiği, taşınmaz üzerindeki intifa hakkının 30.04.2004 tarihinde terkin edildiği ve davalının bu taşınmazı 04.11.2010 tarihinde dava dışı 3. kişiye satış yolu ile temlik ettiği, eldeki davada davacı vekilinin 21.02.2013 tarihli duruşmada tanık deliline dayanmadığını, bedeller arasında fahiş fark olduğunu, 12.11.2013 tarihli duruşmada ...17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/5 Esas 2013/109 Karar sayılı dosyasına delil olarak dayandığını beyan ettiği, eldeki davada kesinleşmesi beklenilen ...17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/5 Esas 2013/109 Karar sayılı 21.03.2013 tarihli kararının incelenmesinde, tarafların aynı olup dava konusunun ise tarafların bir başka halası olan Azade Nevin Alpagut’un başka bir taşınmazla ilgili olarak 23.12.1993 tarihinde davalıya yaptığı satış işlemi nedeniyle tazminat isteğine ilişkin olduğu ve davanın kabulüne dair verilen kararın derecattan geçerek 06.10.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun(HMK) 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun(TMK) 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." şeklinde yer alan hükümlerle, açılmış bir davada ispat yükünün kural olarak davacıya yüklendiği tartışmasızdır.
    Somut olaya gelince, davacı tanık deliline dayanmamıştır. Davacı tarafça delil olarak dayanılan ve mahkemece güçlü delil kabul edilen ...17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/5 Esas 2013/109 Karar sayılı dosyasında mirasbırakan ve çekişmeli taşınmazın farklı olup eldeki dava açısından güçlü delil teşkil etmeyeceği, öte yandan bedeller arasındaki farkın da tek başına muvazaanın kanıtı olamayacağı, toplanan deliller yukardaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde HMK 190. ve TMK 6. maddeleri gereğince davacı tarafça muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı açıktır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19/12/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    -KARŞI OY-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, daha önce tarafları aynı, ancak mirasbırakanları ile taşınmazları farklı olan davalarda verilen kabul kararlarının kuvvetli delil mahiyetinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davacı, delil listesinde tanık bildirmemiş ancak cevaba cevap dilekçesinde açılan diğer davalara da dayanmıştır.
    Taraflar, bekar ve çocuksuz ölen 3 halanın da mirasçılarıdır. Muris ...44 parseldeki 1 nolu bağımsız bölümü, yine muris ... 5 nolu bağımsız bölümü 1993 yılında, öncesinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yaparak davalıya devretmişlerdir. Eldeki davada da muris ... dava konusu 13 nolu bağımsız bölümü 1993 yılında satış suretiyle davalıya temlik etmiştir. Kabulle sonuçlanan kararlarda murislerin davacıdan mal kaçırmak için davalı lehine kazandırmalarda bulunduğu tespit edilmiştir.
    Somut olaya gelince; murisin asıl irade ve amacı ortaya çıkarılmalıdır. Ancak, delillerin toplanması kadar değerlendirilmesi de önemlidir. Sadece tanık delili ile sonuca ulaşılamaz. Ülke gelenek görenekleri, toplumsal eğiliimler, olayların olağan akışı, murisin taşınmaz satmayı gerektirir haklı ve makul nedeninin olup olmadığı, davalının alım gücü, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer farkı tarafların murisle beşeri ilişkileri kül halinde incelenmelidir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; bekar ve çocuksuz ölen her üç halanın da davalıya aynı yıl içinde ayrı ayrı yaptıkları her üç temlikin muvazaalı olduğu, emekli olan murisin mal satmayı gerektirir makul ve haklı gerekçesinin olmadığı, davalının alım gücünün bulunmadığı, bedeller arasında açık fark olduğu anlaşılmakla mahkamce verilen kabul kararı doğrudur. Onanmalıdır. Çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi